KÖY ÖĞRETMENİYİM
Cehalet düşmanım, aydınlıktır yolum,
Göğsümde imanım, hedefe koşarım.
Köylümdür efendim, hem de elim kolum,
Öğrencilerimle coştukça coşarım.
Şükran GÜNAY
YOL TÜRKÜLERİ
……….
Arifiye!
Şoför durdu. Enistütü Mektebi, dedi.
Süleyman Edip bey müdürün adı.
Bir yol da burada duralım;
Ellerinde nasır, yüzlerinde nur,
Yarına ümitle yürüyenlere
Bir selâm uçuralım.
………….
Orhan Veli Kanık
“KÖY ENSTİTÜLERİ ÇİÇEK
AÇARKEN BUDANMIŞ
KURUMLARDIR”
Sabahattin Eyuboğlu
GÖNEN KÖY ENSTİTÜSÜ’NÜN İLK ÖĞRETMENLERİNDEN
KOCA ÇINAR MEHMET ALİ TONGAZ DOKSAN YAŞINDA
1.GİRİŞ
Köy Enstitüleri hakkında çok şey okuduk, öğrendik. Köy Enstitülerinden mezun olan öğretmenlerimize ve o sistemi hayata geçiren devlet görevlilerine, yüreğimizde sevgi besledik, saygı duyduk.
Yoksul ve toplumun en ağır yüklerini taşıyan köylünün çocuklarının öğretmen olarak yetişmesini, öğretmen olunca kendi köyüne öğretmen olarak hizmet vermesini ve toplumun topyekün kalkınmasını öngören bir okul sistemi olan Köy Enstitülerinin değerinin bilinmediğini, aydınlanmadan rahatsız olan çıkar grupları tarafından kapatılmak istendiğini ve bunu da başardıklarını çeşitli kaynaklardan okuyabiliyoruz.
Köy Enstitüleri toplam 17342 (1398 kız, 15944 erkek) köy öğretmeni yetiştirdiğini resmi kayıtlarda görüyoruz.
“Aç kaldık da el açmadık,
Devrimlere temel taştık,
Diken söktük, gül diktik,
Yürü goca halkım yürü!”
Anonim
Bu aydınlanma sürecinden rahatsız olanlar şimdi olduğu gibi, o zamanlarda da az değilmiş. Topladığım bilgilere göre:
– Toprak ağalarının,
– Cumhuriyet karşıtlarının,
– Din istismarcılarının çıkarlarıyla çatıştığı için bir iki kişinin hatalarının koskoca bir sisteme yamanmaya çalışıldığını ve başardıklarını görüyoruz.
Çiftçiyi topraklandırma Kanununa karşı çıkarak CHP’den ayrılanlar Demokrat Partiye geçmişler. Demokrat Partinin de bu çevrelere destek ve taviz verdiğini anlıyoruz
CHP’nin içinde kalan diğer toprak ağası olan milletvekillerinin baskısına dayanamayan İsmet İnönü, 1946’da Hasan Ali Yücel’i bakan yapmıyor. İsmail Hakkı Tonguç da başka göreve veriliyor. Böylece bu ikilinin gidişiyle kuleler yıkılıyor. Daha sonra 1947’ de çıkarılan bir yönetmelikle ÜRETİM İÇİNDE DEMOKRATİK EĞİTİME son veriliyor.
Son noktayı Demokrat Parti 1950 yılında iktidara gelir gelmez koyuyor. Karma Eğitime son veriyor. 1954 yılında Köy Enstitülerini tamamen kapatıyor.
O yılları yaşamadım. Çocuktum. Nedenlerini anlayacak yaşta değildim. Bilgiden, okumadan, tarihten, coğrafyadan, toplum bilimlerinden vb. bilim dallarından nasibimi aldıkça o kıymetli öğretmenlere haksızlık yapıldığını öğrendim. O gün bugün yüreğim kanar ve acı çekerim aklıma geldikçe…
Ben de öğretmenim. Beş yıl köy öğretmeni olarak ülkemde çalıştım. İşçi olarak gittiğim Almanya’da Türk öğretmeni olarak göreve başlamam kısmet oldu. Kırk iki yıl sonra emekli olarak ülkeme döndüm.
İçimdeki aşk hiç sönmedi. Bizleri KÖY ÖĞRETMENİ olarak yetiştiren öğretmenlerimize çok şey borçluyuz. İçimize aydınlık fikirleri ektiler. Köy Kalkınması nedir anlattılar. Kasaba çocuğu olarak köy nedir bilmiyordum. Kitapların sayfalarındaki resimlerde görmüştüm; pınarları, yemyeşil dağları, kır çiçekleri ve binbir çeşit meyvesi olan köylerimizi… Köylülerimizi anlatan öyküleri o kitapların sayfalarında okumuştum. Denizli Kız İlköğretmen Okulu öğretmenlerimizin her birinden ayrı ayrı ışıklar aldım. İliklerime nakış nakış işledikleri aydınlanma, köylüye hizmet etme arzusu ve ateşi nedir bilir misiniz? O ateş insanın yüreğini nasıl hoplatır ancak ve ancak yaşayanlar bilir…
Allah’ın hikmetleri bitmez. Bu yaz Nilüfer Tongaz öğretmenimi Süleyman Arslantürk’ün nar bahçesinde tanıdım. Bir iki zaman sonra da MEHMET ALİ TONGAZ babamızın varlığından haberim oldu. Doksan yılı geride bırakmış koca çınar! Halâ gözleri ışıl ışıldı. Öğretmen olmanın sevinci yüreğinden yüreğime akıyordu. Yüreğindeki vatan aşkının, Yaradan sevdasıyla birleşmişleri iyi tanırım…
Bir iki kez buluştuk. Rahmetli babam gibi geldi bana. Kısa yürüyüşlerimizde anılarından bölümleri anlatıyordu. Özellikle istemiştim bunu. Onu dinledikçe meraklandım. Daha çok şeyleri bilmek istedim. Bana ve birçoklarına örnek olacak, gelecek kuşaklara ışık tutacak anıları vardı. En önemlisi de KÖY ENSTİTÜLERİNİN İLK ÖĞRENCİLERİNDENDİ. Gönen öğretmen okulunun okul binasını, diğer bölümleri kendi elleriyle inşa eden öğrencilerden biriydi.
Onun hayatının önemli bölümlerini yazmaya karar verdim. Kızı ve kendisiyle konuştum. İşte bundan sonra okuyacaklarınız Mehmet Ali Tongaz Baba ile ilgili. Her zaman gerçek bilgilere ulaşmak kolay değil. Anılarını kendi sesinden kaydettim, şimdi de sizlere sunuyorum.
Mehmet Ali Tongaz Baba’nın öyküsünü; vatanı, ülkesi, ulusu için kafa yoran herkes okumalı, okutmalı ve genç kuşaklara tanıtılmalıdır. Köylerimizde bugün bile halâ köylülerimiz sömürülüyor, köylümüzün emeği boşa çıkarılıyorsa, köylülerimiz küçümseniyorsa; tek sebebi köylülerimizin aydınlanmasını istemeyen, kendi çıkarlarını korumak isteyen para babası zihniyetlerin karanlık düşünceleridir.
Köy Enstitüleri hangi isimle gelirse gelsin, ama aynı özde ve daha da gelişmiş çağdaş şekliyle tüm köylerimizin hizmetine sunulmalıdır.
Köylerimizde bugün bile ortadan kaldırılamamış karanlığın farkında mıyız?
Köylülerimizi aydınlık yarınlara taşıyacak ruh ve beyin bilincine ihtiyacımız olduğunu biliyor muyuz?
Devletin gücünü elinde bulunduran liderlerimiz gereken desteği vermeye hazırlar mı?
Unutmayalım; köylerimiz gelişmediği sürece aydınlık bir Türkiye asla olamayacaktır!
Mustafa Kemal Atatürk: “Köylü milletin efendisidir.” derken; köylülerimizin, sömürülmeyen, çağdaş yaşamın önünde giden olmalarını istemiş ve o amaçla çalışmalar yapılmasını sağlamıştır.
Mustafa Kemal Atatürk’ü ve Devrimlerini kendilerine engel görenler; Köy Enstitülerini de aynı şekilde tehlike olarak görmüşler; çirkin iftiralar ve koltuk beklentileri ile kaldırmışlardır inancındayım.
Anlarımız aydınlık olsun dileğimle iyi okumalar.
Şükran GÜNAY
Değerli meslektaşım, başarılı çalışmalarından ötürü sizi kutluyorum.