İnsanların canı, malı, namusu, şeref ve haysiyeti kutsaldır.
Bu değerler bağlı olduğu devletin garanti ve güvenliği altındadır.
Can güvenliğini, mal güvenliğini ve namus güvenliğini her türlü şartta sağlamak ve korumak devletin birinci decede görevidir.
Bizi yaratan Yüce Allah da bu emanetlere saygı göstermemizi emrediyor.
Yaratılanların en şereflisi olan insana Cenab-ı Hak akıl ve iman lütfedip irade vermiş ve sorumluluk yüklemiştir.
Yani insan başı boş yaratılmış bir varlık değildir. İnsan sorumluluk sahibidir.
İyiyi ve güzeli seçmenin yanı sıra kötüden, günahlardan ve yasaklardan kaçınması emredilmiştir.
Bunun sonucunda da ilahi adalette hesaba çekileceği- yargılanacağı ifade edilmiştir.
Hak ihlalinin ve kötülüğün karşılığı ceza, iyiliğin ve sevabın karşılığı da mükafat olarak kişiye geri dönecektir.
Yüce Yaratan’nın bu konu ile ilgili olarak Kur’an-ı Kerim’in de ifade ettiği hükümler inanan Mümin ve Müslümanlar İçin ilahi hüküm niteliğindedir. İman edip tasdik ederiz.
Bunun yanı sıra bir de zamanın şartları üzerine devletlerin belirlediği cezalar vardır.
İşlenen suçun karşılığı olan kanun ve yasalara göre mahkemelerce kesilen cezalar. Bu cezaların adil ve eşit olmasının yanı sıra caydırıcı olmasını da bekler, arzu ederiz…
İdam tartışmalarının yapıldığı günümüzde cezaların caydırıcı olmaktan uzak olduğuna şahit oluyoruz. Ne garip ki tüm dünyada insan hakları çiğneniyor, gasp ve soygun çoğalıyor, hırsızlık olayları artıyor.
Daha kötüsü adam öldürme, yaralama ve gasp olayları tavan yapıyor. Verilen cezalar ise caydırıcı ve suçu engelleyici olamıyor.
Özellikle kadın cinayetleri, adam öldürmeler, tecavüzler ve fuhuş olayları tırmanışa geçti.
Günümüz dünyasında insanların Can ve mal güvenliği tehlike altında!
Alkol ve uyuşturucuyu sokak ortasında pazarlayanlar bir nesli mahvediyorlar!
Bu suçlara verilen cezalar ise maalesef caydırıcı olmaktan çok uzak. Peki suçu ve suç işleyenleri nasıl durduracağız?
Suçlularla birlikte insan hak hakları ihlalleri de artıyor, verilen cezalar da caydırıcı olamıyor. İdam getirsek mi acaba diye tartışıyoruz. İdam yeterli olabilir mi bilmem ama, her suçluyu idam edemeyeceğimize göre daha farklı tedbirler almak zorunda olduğumuzu düşünüyorum.
Suçları önlemek ve caydırıcı olmak İçin ne yapılabilir?
Bunu tartışıp bize göre, bizim toplumumuza Özgül tedbirleri düşünüp uygulamak zorunda olduğumuzu ifade etmek isteriz.
Tabii ki ben bir hukuk insanı değilim. Haddime de düşmez! Alınacak tedbirler olmalı diyorum.
Bunun içinde evet mahkumiyet cezaları var, eğitim var ve sosyo psikolojik tedbirler var!
Neden suç işliyorlar? Niçin vazgeçmiyorlar?
Bunları suç işlemekten vazgeçirmek için neler yapılabilir?
Bütün bunlar adaletin ve hukuk insanlarının işidir. Psikologlar, sosyologlar ve eğitimcilerde dahil edilerek masaya yatırılması gereken bir konu diyorum.
Benim tenkidim şu noktadadır: Suçlar birbirine benziyor, birbirine örneklik teşkil ediyor. Örneğin TV dizilerindeki olaylar, bu konudaki haberlerin gösterimi, sanal alemdeki oyunlar ve suçluların ıslah edilememiş olması suçları artırıyor. Elbette:
Suç işleyenin yaptığı yanına kar kalmamalı!…
Suç ve suç oranları tesbit edildikten sonra acil ve ciddi tesbit yapılarak yeni bir kanuni düzenlemenin yapılması mı gerekiyor?…Yoksa başka tedbirler mi devreye sokulmalı?… Bilmem ki siz ne dersiniz?