“Kaş kopabilir.” Dedi.
“Alttan beton direklerle sağlam bir zemin elde edilebilir. Parası ve kime yaptıracağım.” Dedi. İç muhasebesini halledemedi, içi içini yiyordu. Yüzünden düşen bin parçaydı. Haşarı bir çocuk gibi evine koştu. Merdivenleri çıktı ve gözden kayboldu. Ne yaptığını bilmeyen, kindar bir adam olduğu davranışlarından belliydi.
Kapıya vurdu, açan olmadı. Kesmek için aletlerini alamadı. Bugün de çam ağacı çeşmeyi gölgelemeye devam etsin, diye düşündü. Bahçe kenarındaki kütüğün üzerine oturdu. Yoldan geçenlerin seslerine dikkat kesildi. Bir grup okul çocuğu yaygara koparıyordu. Birbirleriyle sesli konuşmaları için “Ne zevk” Dedi. Kalktı ve dallar arasından onları görmeye çalıştı.
Tabakasını çıkardı ve bir sigara sardı. Yarın sabah erkenden ağacı kütük hâline getirir ve öğleye kadar satarım, diye düşündü. Çam kütüklerinden çok güzel pencere çerçevesi oluyordu. Su yanındaki çam ağacını kesmek, doğaya zarar vermekti. Fakat kaşın kopması da yolun kapanmasına neden olacaktı. Bu durum yol için uygun değildi.
Çeşmeyi koruyan, gölgelik yapan çam ağacını kesmek için kendi kendine türlü bahaneler arıyordu. Kara gözlüklerini taktı ve tüm sinirli hâliyle çarşının yolunu tuttu. Her adımında hilekâr bir tutum sergiliyordu. Ekşimiş bir surat ve stresli bir atmosferde yürüyordu. Gece korkunç rüya görmüştü. Çam ağacı devrilmiş ve kaştan aşağıya dereye uçmuştu. Sürüklenince kurtuluş ümidini kaybetti ve ter içinde uyandı. Rüyaya da takılmıştı. Dışarıdan gören adamın iç dünyasının problemli olduğunu anlardı.
Yolda mor ve kırmızı renkleri severim. Kendi kendine “Moral” dedi. Çocuğunun çalışmamasına kızdı. “Gözünden okunuyor tembel tilki.” Dedi. Gazetesini masanın üzerine açtı. Ülkenin genelinde yağışlar ekinlere zarar veriyordu. Sahilde toprak kayması yaşanmıştı. “Park ve bahçeler yasası şehrin parklarını halka açıyordu. Yaz geceleri parkta serin serin oturulur.” Dedi.
Kahvenin kapısında konuştuğu köylülerinden hiç kimseye suyun yanındaki çam ağacını keseceğini söylemedi. Kalktı diş doktoruna gitti. Diş etlerini, taşlarını temizlemek ve dolgu yapılacaksa zamanı belirlemeliyim. Çünkü önümüzdeki hafta yaylaya gidebilirim. Gergin yapısını doktorda da sürdürdü. Hatta doktor ona rahatsız mısın? Diye sordu.
Geçen yılki gibi bir fırtına çıksa çam ağacı kopsa mutlu olacaktı. Kopması için dua etti. Dere kaşındaki ağaçların devrilmesini aklına getirdi. Kopan ağaçların yerine de başka ağaç büyütmezdi. Çünkü bahçe ve fındıklık gölgede kalıyor, diye düşündü.
“Ağacı kesip kütükleri sattıktan sonra araziyi eştireceğim. Sebze ve fidanlık yapacağım.” Dedi. İşine geldiği gibi konuşuyor ve kimseye de tanışmıyordu. Çünkü su yanı köyün vakıf malıydı. İnsanın duyguları bu kadar mı körelirdi. Komşun da mı yok. Konuş bakalım ne diyecekti.
Su yanı köyün ana yolu üzerinde yapılmış çeşme ve dinlenme yerinden oluşuyordu. Dinlenme yerinde namaz da kılınabiliyordu. Yanına da çam ağacı dikilmiş ve çeşmeyi de gölgelendirmişti. Su yanı yoldan geçen yabancıların da uğrak yeriydi. Böyle bir güzelliği yok edemezdi. Çünkü su yanı dedesi tarafından vakfedilmişti. Bu olayı çok iyi bildiği hâlde gizli saklı ne yapmak istiyordu. Köylü ona kesinlikle razı olmazdı. Yabancı bir ülkeden emekli olduktan sonra dünyayı yutmak ister hâle gelmişti.
Yaz mevsiminin birinci ayı çıkmak üzereydi. Havalar sıcak gidiyordu. Meyveler olgunlaşmak üzereydi. O gün sabah erkenden çam ağacını toprakla bir kesti. Kütük hâline getirdi ve çarşıya gitti. Öğleye doğru marangozun arabasıyla tomrukları almaya geldi.
Karşılaştığı manzara düşündürücüydü. Dallarda başlayan yanma, kütüklerin kül olmasıyla sonuçlanmıştı. Bu yangından çeşme de zarar görmüştü.
Dünyayı yutmak isteyen adam ne yapacağını şaşırmıştı.
“Eden bulur. Dili yok diye yeşile acımayanın her şeyinden şüphe edilir.”
Derler ya her kuş inciri bütün yutamaz. Önünü görmeden adımını atarsan böyle olur.
Ağaçları kes, yeşili yok et ve her yeri betonlaştır, nereye kadar. Dünyayı besleyen, oksijen sağlayan ve değeri biçilmeyen canlıları yok saymak, insanlık adına ayıptır. Maneviyatı eksik veya yok olanların davranışı böyledir. İstediğin dili kullan, olduğundan başka bir şey söyleyemezsin.
Köylü bir olup çeşmeyi daha büyük yaptırdı. Çevresine en güzel çam ağaçlarını belediyeye diktirdi. Çevre araziyi de satın aldı.
Köy, su yanına yeniden kavuştu. Su yanı törenle açıldı.
Hasan TANRIVERDİ