Su testisi elinden düşmezdi. Suyu testiden içerdi. Arkadaşları gülmese okula da testiyle gidecekti. Testinin ahım şahım güzelliği yoktu ama, yürümeye başladığından beri suyumu ondan içiyorum, derdi.
Testiyi doğduğu gün, babası ustaya, “Yeğenin dünyaya geldi.” Dedi. Usta da vitrinindeki testiyi paket yapıp hediye olarak gönderdi. O gün bugün, testi evin baş köşesinde yerini aldı. “Su testisi su yolunda kırılır.” Denir ama kullanılmadığı için, tarihi eser gibi korundu.
Babası yıllarını toprağa vermişti. Düzenli bir hayatı vardı. “Güneş altında ayağım toprağa değdiğinde sağlık buluyorum.” Diyordu. Mevsimler onun için önemli değildi. Her mevsimin özelliğine göre, toprağında çalışacak sebzesi ve çiçekleri buluyordu.
Eve geldiğinde, Mehmet ile kaynak suya gider, testiyi doldurur gelirlerdi. Dört yaşında testiden su içiyordu. Bu yaşta testiyi tanıyıp başka yerden su içmemek farklı bir duyguydu.
Testiyi görmeden yattı. Yapamadı, annesine testiyi görmek istediğini söyledi. Annesi kızdı, “Kalkma yarın görürsün.” Dedi. Acaba annesi testiyi bahçede unuttuğunu hatırlamış mıydı?
Okula gittiğinde testi aklına geldi. “Erken çıkacağız, doğrudan bahçeye geçerim.” Dedi. Eve geldi ve yemekten önce bahçeye gitti. Testiye rastlamadı. Annesine koştu, testiyi bulamadığını söyledi. Annesi ile bahçeyi, evi ve bırakılma ihtimali olan her yeri aradılar testi uçmuştu. O arada babası da çarşıdan gelmişti.
Ev yıkılıyordu. Mehmet’i eğleyemiyorlardı. Nasıl kaybolmuştu, kim bırakmıştı, bahçede bırakılır mıydı? Çocuk sararıp soluyordu. Anne, “Akşama daha var. Gidelim vitrinlere bakalım beğendiğimiz varsa satın alalım.” Dedi. İlk karşılaştıkları vitrinden beğendikleri testiyi satın aldılar. Usta zayıf ufak tefek bir adamdı. “Yavrum beğenmezsen, geri getir yenisiyle değiştiririm.” Dedi. Mehmet evde inceler beğenmezse geri getirirdi.
Dükkândan çıktılar ve sokağa doğru yürürken, başka bir dükkânın vitrininde güzel bir testi gördüler. Mehmet annesine ona da bakalım.” Dedi. İçeri girmeden vitrinde testiye alıcı gözle baktılar. Testi Mehmet’in çok hoşuna gitti. Annesine bunu da alacağız dedi. İçeri girdiler. Ustaya durumu anlattılar ve bu testiyi bizim testimize benzettik alacağız dediler.
Usta, Mehmet’e baktı ve güldü. Bu testiyi bir çocuk bıraktı. Köye gitmeye parası olmadığı için, yol parası aldı ve dönüşte parayı verip testiyi alacağını söyledi. Mehmet havalara uçuyordu. Testi bulunmuştu. Annesi de çok sevindi. Parayı ödeyip eve geldiler. Babasına, bil bakalım ne bulduk dediler. Baba, yeni ve daha güzel bir testi mi buldunuz dedi. Anne yeni testi aldık fakat eski testiyi de bulduk ve de aldık. Dedi.
Güneş yeni batmaya başlamıştı, ufuk çizgisi net görülüyordu. Mehmet anlattıklarını tekrarlıyordu. Zamanın nasıl geçtiğini anlamadılar. Baba, arada üzüleceksin ki, sevicin kıymetini bilesin. Dedi.
Mehmet kabına sığmıyordu. İçindeki enerjiyi harcamak istiyordu. Yetenekli bir çocuktu. Başarılı olacağını öğretmenleri söylüyordu. Annesi ineklerin sağımına geç başladı. Hemen eve gelemedi. Eve geldikten sonra yemekte yeni alınan testinin süslemesini konuştular. Yeni alınan testiyi, annesi süsledi ve Mehmet’in odasına yerleştirdiler. Testinin boğaz kısmına takılan boncuklar, testiye farklı bir güzellik katmıştı.
Mehmet farklı öğrenme alışkanlıklarına sahipti. Öğrenmeden geçmezdi. Bahçede babasını yalnız bırakmasa da başarısı çok yüksekti.
Testi ile ilgili efsaneler anlattılar ve uyudular.