Sayın Veysel Eroğlu’nun, İSKİ Genel Müdürlüğü’nden beri tanırım. İstanbul’da, çok başarılı hizmetleri olmuştur. Türkiye’de, su konusunu en iyi bilen, az sayıda kişiden biri olduğu da ifade edilir.
Ancak; son dönemde, üzülerek görüyorum ki, kendisinin de performansı çok düşmüştür. AKP iktidarı, herkesi olduğu gibi, Sn. Eroğlu’nu da erozyona uğratmıştır; Asli görevlerini ihmal etmeye başlamış, değişmez genel başkana övgü yarışına katılır olmuştur. İçine düştüğümüz vahim tablodan etkilenmez tavırlar sergilemeye başlamıştır;
1)Ülkemizde; son 20 yıl içinde, kişi başına düşen su miktarı, 4000 metreküpten 1500. metreküpe düşmüştür. Yani, “Su azlığı yaşayan ülkeler” sınıfına inmiştir.
Nüfus artışı; su israfları, kirletilen su kaynakları; mevcut olmayan, su politikaları, yüzünden 10/15 yıl içinde, “Su kıtlığı yaşanan ülkeler” kategorisine düşmemiz, kaçınılmaz görülmektedir.
2)Yurdun her tarafında, çok ciddi, tehlike çanları çalmaktadır;
a)İç Anadolu Bölgesi (başta Konya ve çevresi olmak üzere), hatalı/ Bölge iklimine uygun olmayan tarım faaliyetleri yüzünden, her yıl bir buçuk milyar metreküp, yeraltı rezervini kaybetmektedir.
b)Ülkemizin kıt su kaynakları, hem israf edilmekte, hem de sorumsuzca ve şuursuzca kirletilmektedir.
Göller bölgesinde (Denizli- Burdur- Isparta- Konya- Antalya) yanlış tüketim yüzünden, çok sayıda göl ve sazlık kurumuştur. Birçok Kuş Cenneti yok olmuştur. Kuyucak Kuş Cenneti- Akşehir Gölü- Tuz Gölü-(her biri tabiat harikası) Meke, Suğla, Seyfe, Kovada gölleri kurumuştur. Burdur- Gölhisar ve Eğirdir gölleri hızla küçülmektedir.
c)Su özellikleri açısından, Dünya’nın nadir göllerinden olan, Sapanca Gölü; kontrolsüz su çekimleri yüzünden, rezervlerinin büyük bölümünü kaybetmiştir. Gölün özelliklerini koruması açısından gerekli olan, kritik eşik aşılmıştır.
d)Uluabat- Bafa- Manyas gölleri de, sanayi ve evsel atıkların tehdidi altındadırlar. Hızla kirlenmekte, zehir saçar hale gelmektedirler.
e)Akarsularımızın durumu da, aynıdır. Ergene ve Meriç nehirleri, çevrelerine bereket yerine zehir saçmaktadırlar.
Sakarya- Gediz- Büyük Menderes, Asi- Seyhan nehirleri de, ciddi ölçüde kirlenmişlerdir.
Neticede; hem nehirlerin çevresi, hem de deltalarındaki doğal hayat, ölüme sürüklenmektedir. Cenab-ı Hak; halkımızın ve yetkililerin, sorumsuz-şuursuz davranışlarını cezalandırmaktadır. (Elbette, bu ihanet ve nankörlüğün hesabı, Ebedi Âlem’de de sorulacaktır.)
3)Peki; su ile ilgili politikaları üretmek, uygulamak/ su kaynaklarını korumak ve değerlendirmek sorumluluğu taşıyan, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, özellikle de D.S.İ ne yapmaktadır? Yan gelip yatmakta, kaynakları israf etmektedir.
a)Kurumun, içme suyu temini ve enerji konusundaki görevleri, (büyük oranda) sona ermiştir. Sadece, tarımsal sulama ve koruma kalmıştır.
b)Şu an, kadrosunda, 560 adet jeoloji ve jeofizik/523 Makina/ 700 Ziraat/ 85 Maden/ 1600 İnşaat Mühendis bulunmaktadır. Ama her türlü plan ve proje, dışarıdan satın alınmaktadır. Zira su ve su kaynakları konusunda, doktora düzeyinde eğitimli 86 personeli bile yoktur.
c)Ama, bu Kurumun, yurdun her tarafına yayılmış, 86 misafirhanesi mevcuttur. (250 personele, bir misafirhane düşmektedir.)
Ayrıca; 45 lokal, 13 kamp ile birlikte 144 sosyal tesisin yanı sıra; 3805 adet de lojmanı bulunmaktadır. (Bkz. 2013 Yılı Strateji Raporu)
Her tesiste ortalama 15 kişi çalışsa, 2000 kişi eder. Yani, garson sayısı, su konusuna kafa yoranlardan fazladır.
d)1200 işçiye ve çok sayıda iş makinası operatörünü mukabil; on yaşın altındaki, dozer, yükleyici, ekskavatör ve greyder sayısı, sadece 126’dır. 20 yaşın altındakiler de ilave edilirse, sayı 332 olmaktadır.
e)Kurumun, İstanbul’da, su ile ilgili, hiçbir yatırımı yoktur. Ancak 4 yıldızlı otel düzeyinde misafirhanesi, lokali, lojmanları, sadece 9 iş makinasına mukabil (226’sı işçi) 422 personelin iş yaptığı, kampüsü bulunmaktadır.
14. Bölge Müdürlüğü’nün bütçesinin tamamına yakın ücret-maaş vb. dir. Yatırım yoktur.
f)Bu verimsiz, israf tablosuna rağmen; kurum, 2013 yılında, (400’ü memur olmak üzere) 2400 kişiyi işe alarak, tüy dikmiştir. Bunların içinde, su konusunda uzmanlığı olan, teknik bilgi sahibi, kimse yoktur.
g)Kurumun 2013 yılı faaliyet raporunda da; kuruyan göller, sazlıklar ve kirlenen su kaynakları ile ilgili bir bilgi; yatırım ve çalışma konuları, yoktur. Sadece, bürokratik yapılanma oluşturması ile ilgili bilgiler vardır. Neymiş? Su Yönetimi Koordinasyon Kurulu- Havza Su Yönetim Kurulu- İl, Su Yönetimi Koordinasyon Kurulları kurulacakmış.
Yani; yeni binlerce atama, lüks makam odaları, makam araçları, sekreterler, odacılar, tümü verimsiz harcamalar.
Geldim diyen felaketleri, kirlenen ve israf edilen su kaynaklarını, kuruyan gölleri, sazlıkları, kaybedilen kuş cennetlerini, düşünen kim?
Rabbim(CC); insaf-basiret- feraset- vatan sevgisi- sorumluluk duygusu, versin…