Milletle yüzleşmeye yüzü olmayan “korkaklar, fasıklar, münafıklar ve yalancılar” durumuna düşmek ne kötü!.. Srebrenitsa‘da Katliam ve Soykırım, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı
Süleyman DEMİREL ile Başbakan Tansu ÇİLLER’in gözünün içine baka, baka “Türkiye’den ve Türklerden İntikam” çığlıkları atılarak yapıldı.
TÜRKİYE HÜKÜMETLERİ İÇİN BÜYÜK UTANÇ VE YÜZ KARASI!..
Srebrenitsa soykırımı 21’inci yılında “insanlık adına” büyük bir utanç, acı, elem ve ıstırapla anılıyor. Sözde “medeni dünya ve demokratik hukuk devletlerinin” gözü önünde vuku bulan, alçakça bir katliam ve insanlık suçu soykırımda yakınlarını kaybedenler yıllar geçmesine rağmen acılarının halâ taze, elem ve ıstıraplarının aynen katliam günündeki gibi olduğunu söylüyorlar.
Avrupa’da, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından en büyük insanlık trajedisi olarak kabul edilen ve 8 binden fazla, 10 bine yakın; Masum, müsemma, suçsuz, silâhsız, çaresiz ve korumasız Boşnak (Türk) Müslüman’ın katledildiği Srebrenitsa’daki vahşi soykırımın izleri, aradan geçen 21 yıla rağmen hala belirgin. 21 yıl geçmesine rağmen toplu mezarlardan hala kemikler çıkarılıyor. 2016’da bulunan insan kemikleri yapılan DNA testlerinden sonra 127 kişiye ait olduğu belirlendi. Kimlik tespiti yapılan cenazeler bugün Potoçari Anıt Mezarlığı’nda toprağa verilecek. 127 kişinin ardından kimliği belirlenen soykırım kurbanlarının sayısı 6 bin 504’e yükseldi. Yakınlarının kemiklerinin içinde olduğu tabutlara sarılan aileler acıyı ilk günkü tazeliğiyle yeniden yaşadı.
PEKİ SREBRENİTSA’DA NELER YAŞANDI?
“Çocukları Küçük Kurşunla Öldürürler Değil mi Anne!..”
Fikret Bila bir köşe yazısında şu şekilde bahsetmiştir: “Sırbistan sınırına 10 km uzaklıkta bir Boşnak (Türk) şehri olan Srebrenica’da yaşayan, adını bilmediğimiz, acı, korku ve çaresizlik içinde, panikle kıvranan masum ve günahsız, saf ve korumasız bir çocuk sormuş bu soruyu annesine. Ardından da, ne yazık ki, 11 Temmuz 1995 tarihinde yapılan alçakça, kalleşçe, kahpece, acımasız, merhametsiz ve olabildiğince korkunç katliamda henüz 4 yaşındayken kancıkça öldürülmüş.” Bir çocuk tarafından söylenmiş bu söz, bu lânetli domuzlar tarafından yapılmış kalleşçe katliamın acısının boyutunu ortaya çıkarıyor değil mi? Onlar için Türkiye, Türk uçakları ve Türk Askeri, sonuna kadar ümitle bekledikleri ve asla ümitlerini kesmedikleri “mutlaka gelip kendilerini kurtaracağından emin oldukları” bir efsane, fazilet abidesi, iyilik ve adalet timsali idi!.. Ama olmadı ve o masumlar inançlarının, ümitlerinin ve tertemiz hayallerinin kurbanı oldular; İlgisiz, alâkasız ve lâkayt kalan Türkiye’nin zaaf ve ataletle, nisyan ile malul dönem yöneticileri yüzünden… 14 YAŞ ÜSTÜ 8372 (gerçek rakam 10.000 civarındadır) BOSNA’LI ERKEK ORMANDA TOPLU OLARAK KATLEDİLDİ Birleşmiş Milletler’in güvenli bölge ilan ettiği Srebrenitsa’yı 11 Temmuz 1995’te işgal eden savaş dönemindeki Bosnalı Sırpların askeri lideri Ratko Mladiç komutasındaki birlikler, BM bünyesinde görev yapan Hollandalı birliklere sığınan 14 yaş üstü Boşnak erkekleri, götürdükleri ormanlık alanlarda katlederek Avrupa’nın 2. Dünya Savaşı’ndan sonra yaşadığı en büyük soykırımı gerçekleştirmişti. (Son yılların TÜRK DÜŞMANLIĞI kaynaklı ve ÖÇ ALMA; İNTİKAM VE KATLİAM dayanaklı kalkışması esnasında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı: (1993 – 2000) Süleyman DEMİREL., Başbakanı ise: (25 Haziran 1993 – 06 Mart 1996) Tansu ÇİLLER’dir. Bütün çağrılara, bildirim ve yalvarmalara rağmen Süleyman Demirel ve Tansu Çiller ilgisiz, duyarsız ve kayıtsız kaldılar. Oysa BM nezdinde veya doğrudan bir müdahale ile bu soykırım def edilebilirdi…) Toplam 8372 Boşnak erkeğin katledildiği Srebrenitsa’nın acısı aradan 20 yıl geçmesine rağmen dinmedi
SREBRENİTSA’NIN ACISI ARADAN 20 YIL GEÇMESİNE RAĞMEN DİNMEDİ
- Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa’da gerçekleşmiş en büyük toplu insan kıyımı “Srebrenitsa Katliamı”, II. Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa’da gerçekleşmiş en büyük toplu insan kıyımı olarak kayıtlara geçti. 11 Temmuz 1995 günü General Ratko Mladic komutasındaki Sırplar Birleşmiş Milletler’in koruması altındaki kente hiç zorlanmadan girdi. Sırplar, genç yaşlı demeden Boşnak erkekleri yollarda, dağlarda vahşice öldürdü. Sırp askerler cesetlerin kimlikleri tespit edilmesin diye cesetleri parçalayarak toplu mezarlara gömdü. Hayvanların parçaladığı insan vücudundan organlar ormanın her yerine dağılmıştı Bosnalı fotoğrafçı Tarık Samarah Srebrenitsa Katliamı’nda yaşananları fotoğraflarla tekrar insanlığa hatırlatıyor: “1992-1995 savaşını kuşatma altındaki Saraybosna’da geçirdikten sonra Bosna’nın doğusuna gittim. Saraybosna’da her gün masum sivillerin öldürülmesine tanık olsam da, doğu Bosna dağlarında beni bekleyen görüntülere kesinlikle hazırlıklı değildim.” Tarık Samarah, katliamın diğer insanlara anlatılması gerektiğinin farkına varır: “Hayvanların parçaladığı insan vücudundan organlar ormanın her yerine dağılmıştı. O anda sadece gözlemci olmamam gerektiğini zira böyle bir katliama şahit bir kişinin bilgili ve sorumlu tanık olması gerektiğini anladım.”
YORUM VE KATKI:
Ölenler, “diri göründükleri halde, aslında bedenen, asaleten ve ruhen çürümüş, çökmüş, insaf, insanlık, merhamet ve ahde vefa duygularını yitirmiş kadavralar yüzünden” öldü gitti.
Geriye; Sevenlerinin her gün tuttukları yas, ta yüreklerinde hissettikleri elem, ıstırap ve acı kaldı;
Nisyan ile malûl ve lânetli mahluklar elinde mahkûm dünya’ya ise yılda bir yarım yamalak hatırlamak; İnsanlığa da 4 yaşında ölümle kucaklaşan bir yavrunun ölmeden önce annesine sorduğu insan olanların yüreğini parçalaması ve her an hatırlanması gereken şu sözleri kaldı:
“Çocukları küçük kurşunla öldürürler değil mi Anne?”
Can alanların, can yakanların; kişisel hırsları uğruna ölümlere sebep olanların; olanlara üzülmeyenlerin; ders almayanların topunun hak ettikleri sonu bu dünya da yaşamaları dileğiyle.. (Aydoğan Kekevi 12.Temmuz.2016)
***
KATLİAMA GÖZ YUMAN HOLLANDALI ASKERLERE ÖDÜL
(ANKA; 05 Aralık 2006)
Bosna Savaşı’nın en kanlı olayı olan Srebrenica’da 8 bin Boşnak’ın katledilmesine göz yuman Hollandalı askerler (müdahale ederek bu alçaklığı bir şekilde durdurmaları, önlemeleri veya berhava etmeleri mümkün iken; Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet SEZER (16 Mayıs 2000 – 28 Ağustos 2007) ve Başbakan Recep Tayip ERDOĞAN (14 Mart 2003 – 28 Ağustos 2014) bu vahşet, alçaklık ve Vandallık karşısında sessiz, ilgisiz ve kayıtsız kadılar.,) ödüllendirildi. Sivil halkı korumakla görevlendirilen ancak 8 bin sivilin öldürüldüğü olaylara karşı herhangi bir eylemde bulunmayan Hollandalı askerlere “hizmetlerinden” dolayı devlet nişanı verildi. Hollandalı askerlerin ödül töreninde bir konuşma yapan Hollanda Savunma Bakanı Henk Kamp, Hollandalı askerleri suçlamanın doğru olmadığını savundu. Kamp, Hollandalı askerlerin hem yeterince silâh ve ekipmandan yoksun hem de yetkilerinin yetersiz olduğunu öne sürdü.
NE OLMUŞTU
Srebrenica, Yugoslavya’nın dağılışı sırasında başlayan ve üç yıl süren Bosna Savaşı sırasında Birleşmiş Milletler tarafından “Güvenli Bölge” ilan edilmişti. Bunun üzerine binlerce sivil Boşnak BM tarafından korunmak üzere yanlarındaki az sayıdaki silahı da teslim ederek Hollandalı askerlerin kontrolündeki akü fabrikası bölgesine sığınmıştı. Ancak Sırp Komutan Ratko Mladiç’in emrindeki askerler Srebrenica bölgesini kuşatıp Hollandalı askerlerden BM’ye sığınan sivilleri Sırp askerlerine teslim etmelerini istemişti. Hollandalı askerlerin Boşnakları teslim etmesi üzerine erkeklerle kadınları ayıran Sırp birlikleri 8 bin Boşnak sivili katletmişti.
MLADİÇ HOLLANDALI KOMUTANLA DALGA GEÇMİŞTİ
Kuşatma sırasında Mladiç ile Hollandalı komutan arasında yaşanan konuşmanın görüntüleri daha sonra başka Boşnak televizyonları olmak üzere pek çok ülkede yayınlanmıştı. Görüntülerde Mladiç’in, sigara ikram ettiği Hollandalı komutan sigara ikramı karşısında duraksayınca Sırp generalin Hollandalı karşıtıyla, “Korkma bu içtiğin son sigara olmayacak” şeklinde dalga geçtiği görülüyordu. Bir başka sahnede de Mladiç, askerine kendi dilinde bir şeyler söyleyen Hollandalı komutanı azarlayarak, “Burada iki resmi dil var, Sırpça ve İngilizce. Başka bir dilde konuşamazsın” diyordu. Aynı görüntülerde Hollandalı bir askerin, “Ben bağımsız bir Sırp televizyon kanalından geliyorum, burada neler oluyor” diye sorarak kendisine mikrofon uzatan kameramana, “Burada nelerin olduğunu biliyorsun” şeklinde cevap vermesi dikkat çekmişti. Srebrenica soykırımının yaşanmasının 6 yıl ardında, Hollanda Hükümeti, soykırımda kendilerinin de sorumluluğu olduğunu kabul ederek 2001 yılında istifa etmişti. Sırp Komutan Ratko Mladiç ve Bosnalı Sırp yönetici Radovan Karadziç, Srebrenica soykırımda savaş suçu işledikleri gerekçesiyle halen Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi tarafından aranıyor.
TÜRKİYE’DEKİ BALKAN GÖÇMENLERİ DE TEPKİLİ
Hollanda’nın Srebenica’da görev yapan (köpek domuzlarını) askerlerini ödüllendirmesi (İnsanlık düşmanı, dumura uğramış, dejenere ve deforme hayvan altı yaratıklar tarafından değil) Türkiye’de bir takım, insani, tarihi, insani ve milli değerlerini yaşayan halk arasında tepki çekti. Türkiye’deki Balkan Göçmenleri, internet ve e-mail listeleri üzerinde başlattıkları kampanyalarla bütün üyelerini Hollanda’yı protesto etmeye çağırdı. (Haber: Mustafa Nevruz Sınacı – Kaynak: http://ulusalhaber-zekeriyatumer.blogspot.com.tr/2016/07/srebrenitsada-katliam-ve-soykrm-turkiye.html)