Anadolu taşıyla toprağıyla milyonlarca nüfusu besleyebilecek zengin kaynaklara sahip olan bir ülkedir. Türk ve İslam dünyasının da umududur. Aynı zamanda mazlum kardeşlerimizin sığınma limanıdır. Tarihi önemi, yer altı ve yer üstü zenginliği ile Anadolu Hıristiyan dünyasının ilgi alanında yer alıyor, bu nedenle de Haçlı saldırılarına uğradı, uğramaya devam ediyor.
Türk Milletinin 1071 de Anadolu’ya ayak basmasıyla birlikte burası Türk yurdu olmuş ve şehit kanlarıyla sulanmıştır. Bu ülke bize şehitlerin emaneti olup bedelini şehit kamlarıyla ödedik. Bir çok tarihçinin ifadesiyle burası tarih ve turizmin merkezi olup korunması gereken altın bir hazine konumundadır.
Hem tarihi özelliği hem turizm değerleri hem de zengin yer altı ve yer üstü kaynaklarıyla hep gözde olmuş, saldırılara maruz kalmış bir ülkede yaşıyoruz. Sözün özü bu ülke üzerine oynanan oyunlar büyük olmuş! Türklerin buradan atılması İçin tuzak üzerine tuzak kurulmuştur. Rabbimize bin şükür Kahraman Türk Milletinin cesaret ve ferasetiyle bu tuzaklar bozulmuş, bozulmaya da devam ediyor.
Gelelim asıl konuya: Günümüzde bir kısım basit ve asılsız suçlamalarda bulunarak bize ambargo uygulamak, dışlamak ve boyunduruk altına almak isteyen emperyalist ve siyonist güçler; Türk Milletine dayatmada bulunuyorlar; Ekonomik ambargo uygulama kararı alıyorlar. Başta ABD olmak üzere Hıristiyan birliği olan Avrupa Birliği yaptırım uygulama tehditleri ile bizi tehdit edip boyundurukları altına almak istiyorlar. AB’ye İhtiyacımız mı var, asla; AB’nin bize ihtiyacı var!..
Bunlar Türkiye’nin gelişmesine, kalkınmasına ve büyümesine ayak koyma peşindeler. İstiyorlar ki yeniden İMF boyunduruğu altına girelim, bizi istedikleri gibi yönetsinler. Ekonomimizi bağımlı hale getirsinler, her istediklerini yerine getiren siyasi bir iktidar olsun Türkiye de!…Türkler bunların oyuncağı olsun: Ağabeylik peşine düşmesinler, Türk İslam Birliği kurma hayalleri kurmasınlar!
Bu noktada asıl olarak şunu ifade etmek isteriz ki: “Kötü komşu insanı mal sahibi yaparmış” hesabı, elhamdüllah bunlar baskı yaptıkça biz kendimize dönüyor, yerli ve milli hale geliyoruz. Bakın kendi silahımızı yapar hale geldik, kendi helikopterimizi, kendi tankımızı, kendi sihalarımızı kullanır hale geldik. İnşallah yerli ve milli sanayimizi de kurup kendi kendine yeter bir ülke olacağız.
İşte bundan korkuyorlar ama kötü komşu insanı mal sahibi yapar misali bizi özümüze dönmeye zorluyorlar. Bizim için sevindirici bir gelişme… Bu noktada şunu ifade edelim:
Biz Türkiye olarak kendi kendimize yeter miyiz? Her konuda Allah’ın izni ile kendi kendine yeter bir ülkeyiz. Biz arzu edersek önce Türk dünyası ile sonra İslam Ülkeleri ile yeni bir birlik kurup devasa bir birliktelik oluşturabilir miyiz ? Elbette…Avrupa ve diğerleri bundan korkuyorlar mı, kesinlikle… “Evet” İstersek yerli ve milli ekonomi modeli ile büyüyüp gelişir miyiz?
Evet… Yer altı madenlerimize sahip çıkıp zengin kaynaklarımızı devreye sokarsak dünyanın devleri arasına girer miyiz? Hiç şüpheniz olmasın! Türk ve İslam Birliği dünya düzenini değiştirir mi? Bundan da asla şüphe duymuyoruz! İşte bunların korkusu ve telaşı da bu işte: Türk ve İslam dünyasının uyanışını durdurmak istiyorlar. Bunu yapabilecek olan tek ülke de Türkiye! Türkiye niçin hedefte? Bize göz dağı vermek, aba altından sopa göstermek ve bu uyanışı durdurmak İçin, sözün özü işte bu dostlar!..