Gün/aydın dostlarım…
Yasamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme…
Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben…
Güne uyandıran Rabbime şükürler olsun___
SÖZDE DEĞİL ÖZDE, İNKÂRSIZ SAYGI, SEVGİ
Biz Mevlana’nın torunuyuz; Yaratandan dolayı severiz Yaratılanı…
“Eli görmeyen kişi, yazıyı kalem yazdı sanır. Allah’ın kudretini görmeyen kişi, meyveyi ağaç yaptı sanır.” Demiş Mevlana Hazretleri.
İşte bu düsturla yol alan biz de deriz ki her dem; var olan sesin hükmüyle yazar elimizde ki kalem. Ve yazılan her yazının/şiirin ilk cümleleri Rabbimize aittir. O verir ilhamı usa, us ise ardı sıra gelenleri yazdırır Rabbin himmetiyle kaleme…
Şu sözleri çok anlam doludur ve doğrudur Hz. Mevlana’nın “Eğriyi kendinde arayan doğruyu kalbinde bulur” der Mevlana ve şöyle devam eder bize bıraktığı miras sözlere: “Gönül hissetmezse kulak duymuş neylesin, kalp sevmedikçe el dokunmuş neylesin.”
İşte bizde gönül gözüyle görür, duyar ve dilimizle değil kalbimizle severiz Yaratılanı Yaratandan dolayı… Çünkü biliriz ki Rabbim yaratırken kullarını hamuruna bir cimdik sevgi katıp gönderir yaşama. Ve der ki çoğalt bu duyguların en yücesi sevgiyi ve dağıt diğer kullarıma her nefeste…
Kur’an-ı Kerim ve Sünnette sevginin önemine dikkat çekilmiş, farklı vesileler ve araçlarla sevgiye çağrıda bulunulmuştur. Hatta İslam’da sevginin yer almadığı bir ibadet türü göremeyiz.
Çünkü sevgisiz ne iman ne de amel düşünülebilir.
Varlık sebebimiz, her şeyden önce Hakkı tanımak, O’na tabi olmak ve yaratılış amacımıza uygun bir hayat sürmektir…
Ben ki; “meleklerin diliyle konuşsam, ama sevgim olmasa, ses çıkaran bakırdan ya da çınlayan zilden farkım kalmaz. Peygamberlikte bulunabilsem, bütün sırları bilsem, her bilgiye sahip olsam, dağları yerinden oynatacak kadar büyük imanım olsa, ama sevgim olmasa, bir hiçim. Varımı yoğumu sadaka olarak dağıtsam, bedenimi yakılmak üzere teslim etsem, ama sevgim olmasa, bunun bana hiçbir yararı olmaz.” Der kutsal kitaplarda… devam eder; insanda kalıcı olan üç şey vardır: “İMAN, UMUT, SEVGİ” der…
Ve biline ki dostlar bunların en üstünü de ‘SEVGİ’DİR.
Dal kırıldığı yerden, insan kırıldığı gönülden kopar… demişler.
O nedenle dalları da gönülleri de kırmayalım. Sevelim Yaratandan dolayı yaratılanları…
Çünkü ince bir iştir sevmek… Ve sevgiye kaynak arama; o senin yüreğinde…
“Kalp herkeste var, yürek ise başka bir şey” diyen Mevlana’nın bu sözünü unutmamak gerek tabi ki.
Evet unutmayalım ve umut etmekten de vazgeçmeyelim…
Unutmayalım ki umut ekersek gökyüzüne, ışıl ışıl göz kırpar yaşam ufuk çizgisinden yeni doğacak her güne. Hayat gülmeyi bilene güler, sevmeyi bileni sever, her şey seninle başlar ve seninle biter…
‘Dün çok çabuk geçti, bugün de farksız. Sanırım yarın da böyle olacak. Umudu kaybetmemek lazım… Ne olursa olsun yarınlar hep güzel olacak…’
O nedenle gökyüzüne ektiğinin umudu her sabah uyanınca uyandıran Rabbime şükürler olsun deyip hasat etmelisin…
Ve güne coşkulu bir sevgiyle Ya Allah Ya Bismillah deyip başlamalısın…
Der ki yürek insanoğluna; ‘ben merhametli insan severim, halden anlayanı, söylemeden yapanı,
Karanlıkta hapşırırken bile ağzını kapatanı severim…
Yol yordam bileni, sözünü tartıp diyeni, samimî olan tatlı dili, toprağa basarken karıncayı düşüneni severim… Her canlıya hürmet edeni, iki dinleyip, bir söyleyeni, gönülleri hoş edeni,
Ve yüzü her daim gülümseyeni severim…’
Çiçeğe, böceğe, kediye, köpeğe, eşe, dosta, sevgiliye. Velhasıl kelam Yaratanın yarattığı her şeye… Neye istersen, kime istersen ver. Çoğalarak dönecektir inan ki geriye…
Kimsenin hayatında hiç kimsenin yeri garanti değildir…
Gün gelir rüzgâr tersine eser, Allah için sevilmenin değerini bilmeyeni, yalnızlık terbiye eder…
Bu nedenle dilimize dikkat edelim onu sevgiyle kullanalım. İyilikten geri durmayalım…
Ağzımızdan çıkanı kul bilir, kalbimizden geçeni Allah…
Severek yapılan iyilik her zaman kazanır. Haydi o zaman iyiliğin kalbinde beraber yürüyelim dostlar…
Nietzsche’nin dediği gibi: Sevmesini bilirsek, başkalarına acı vermeyi unuturuz..
Galiba insanın yakışıklı ve güzel bir kalbi olmalı bunun için önce.
Bakın Hz. Mevlana ne demiş:
“Tertemiz duygularla sevin…
Çocuklar gibi sevin..
Melekler gibi sevin..
Kar taneleri gibi sevin..
Benim gördüğüm yerlere,
Bir tek sevenler gidiyor…”
Her şey vaktinde güzel demiş eskiler…
‘Su akarken testi dolar, buğday varken ekmek çıkar. Kalbi kırdıktan sonra özür işe yarar. Dişin varken yenir her şey. Dökülünce süt bile sert gelir…
Dizlerinde fer varsa yokuşlar düz gelir, ferin bitince düz yol bile eziyet olur…
Gençlik koşarak coşarak geçer bir çırpıda, yorgunluğun adı yaşlılık olur…
Kapı pencere gözleyerek dinlenir kalan ömür…
Bir cam kenarında oturup çiçekle böcekle konuşmayı öğretir hayat insana..
Giden yıllar gençlik desen, kuş misali bir kere uçtu mu bir daha getiremez kimse geri…’
Her yokuşun bir inişi, her inişin bir yokuşu vardır…
Her ağacın meyvesi olmaz derler…
Nice babayiğitler, gürbüz kimseler vardır, hiçbir işe yaramazlar. Bu, her insanın nitelikli olmamasından ileri gelir. İnsanı insan yapan görünüşü değil, taşıdığı meziyetlerdir. Bundan dolayı dıştan verimli gibi görünen herkes verimli olmaz…
O nedenle ki; geçmişi getirip tertemiz bir halde, senin avuçlarına bırakanı, onun geçmişte ne güzellikler yaptığını inkâr etme. Bana kirli verildi deme, kirliyse teslim alamasaydın demezler mi insana… Kıymet biline ki… Yaşasın geçmiş… Kurumadan yananın dumanı boğar. Yanmak için önce kurumak gerek…
“Ayakta durmak istiyorsan, senin için döşenen taşın altındaki harcı kazıma, kazıma ki; Taş yerinden oynamasın.”
Şair’ in dediği gibi:
“Kıymet bilen insanlara zaafım var onlar incili kaftan. Gerisi ise yamalı fistan…”
“Ne mutlu eğri zamanda doğru yerde durabilene” demiş Pir Sultan Abdal.
İçimizi ısıtan, güldüklerinde dünyamızı aydınlatan, bize iyi gelen, güzel bakan, güzel gören, renklendiren, gönlü güzel insanlar hayatımızdan hiç eksik olmasın…
Eskiler birini özleyince;
“Tek canı sağ olsun da, yel essin kokusu gelsin” diye ne güzel söylemiş.
Haydi YEL ESSİN de dostların, sevdiklerimizin, sevenlerimizin kardeşlerimizin, arkadaşlarımızın, eşin dostun, hısımın akrabanın kokusu gelsin sevgi dolu…
Sevin hayat sevince güzel ve diyelim her bir cümleye; bu ülkenin sahipleri yalnızca bu ülkeyi karşılıksız seve bilenlerdir…
Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbet, gecenizden doğan sabahınıza selam olsun güzel, sağlıklı, umutlu, mutlu ve sevgi dolu bir Pazar günü dilerim, yüreğinde inkâr değil sevgi taşıyanlara… Hoş kalın, hoşça kalın ama hep dostça kalın… Bir gün, bir yerlerde görüşmek ümidiyle…
#öskurşun#