Akşam Gazetesinden Ardan Zentürk, freni boşalmış zamlarla ilgili ilginç bir yazı yazmış. Yazının başlığı “Sayın Erdoğan bu piyasa sizi yer” ifadesini kullanmış.
Yazının ana temasını içeren paragraf şöyle;
“Bayraktar bir-kaç gün önce çok önemli bir açıklama yaptı, gıda enflasyonunda asıl sorumlunun üreticiden 1 TL’ye alınan ürünün tüketiciye en az 5 TL’ye ulaşmasına neden olan aracı ve marketler olduğunu söyledi” hatırlatmasında bulunan Zentürk, “Kimdir bu aracılar? FETÖ bağlantılı mıdırlar? Emperyalizmden aldıkları emirleri mi uygulamaktadırlar? Marketlerin yöneticileri kimlerdir? Bu yöneticiler hakkında Millî İstihbarat Teşkilâtı (MİT) araştırma yapmakta mıdır?” diye sordu.”
Sn. Zentürk, iktidarı ve Erdoğan’ı destekleyen bir gazetecidir. Zentürk yazmamış ve ima etmemiş ama ben bu piyasa sizi yer ifadesini biraz açayım. Elimden geldiğince tercüme edeyim.
Sn. Erdoğan hemen her kritik konuşmasında, şu cümleyi tekrarlar. “Piyasa ekonomisine her hali karda bağlıyız. Merkez Bankasının bağımsızlığından yanayız” der.
Hatta Merkez Bankasına faizleri artırmayın faizin dünyasında büyümeye imkân yoktur, mealinden konuşmalar yapar. Piyasa denilen sözde görünmez el ama bizce açık bilinen çok uluslu şirketler, hemen doları piyasadan çekerek milli devleti terbiye ederler. “Sakın ha Merkez Bankasının kanunu değiştirme” şeklinde düsturlar gelir. Muhalefet de çok uluslu şirketlerin el altında yaptığı bu tehdidi tekrarlar.
Neden bu böyledir? Lizbon Antlaşması 123’1 maddesi gereğince, ülke ekonomisine karşılık gelen parayı Basan Merkez Bankası banknotları yani nakit parayı ticari bankalara verir, ticari bankalarda üzerine faizini koyarak Hazineye verir.
Merkez bankası ekonomi içinde üretilen mal ve hizmetlere karşılık gelen paranın sadece %10’unu basar. Geri kalanını yani %90’ını ticari bankalar kredi vermek suretiyle kaydi para üretirler. Gelirlerini artırmak içinde bolca kredi vererek, verdikleri kredi üzerinden faiz geliri elde ederler.
Dolayısıyla piyasada olması gereken nakit ve kaydi para miktarı GSMH’nın üzerine çıkar.
Enflasyonun ana nedeni burdur. Diğer nedeni de piyasanın sebep olduğu üretimsizliktir.
Piyasa ekonomisinde, Milli devlet, özelleştirmeler ve özel kanunlarla yetkilerini özel sektöre devreder. Buna, piyasa ekonomisine göre işleyen devlet/ya da toplum denir.
Piyasa üzerinde etkili olanlar çok uluslu tekeller olur. Fiyatları da, stratejileri de, temel kanun ve kuralları da bunlar belirler. Bir başka ifadeyle piyasanın kanunlarını çok uluslu tekeller ve onların uzantısı soysuzlaşmış burjuva artıkları belirler.
Modernizmin getirdiği manevi çözülme, ahlak kurallarına karşı bireyselleşmeyle soysuzlaşan burjuvazi, kuralsızlaşmanın kendisine verdiği güçle, ahlak kurallarına karşı hareket eder.
Ekonomik düzenlemeye (regülasyon) yardım edecek stratejik devlet kurum ve kuruluşları da olmadığından, soysuzlaşmış burjuvazi fiyatları istediği gibi ayarlar.
Ekonomik gücü elinde bulundurmayan milli devlet çok uluslu tekellerin elinde oyuncaktır.
Piyasa üzerinden siyasetin belirlendiğini ve gerçek ekonomik kuralları çok uluslu tekellerin belirlediği bilincinden hareketle, yeniden stratejik kuruluşları kamulaştırmazsak, bırakınız fiyatlara firen olmayı, devletimizi kaybederiz.
Kültürel yoksullaşma, maddi yoksullaşma, ruhsal yoksullaşmanın yaşandığı bizim gibi ülkelerde, burjuvazinin soysuzlaşması ve ahlaki çürümesi daha hızlı gerçekleşir.
Borca dayalı para yaratma mekanizmasından, tasarrufa dayalı birikimden yola çıkarak, ekonomimizi düzenlersek, hem insanımızı daha ahlaki davranmaya mecbur ederiz, hem de birikimimiz kadar büyürüz. Böylece ahlaki sermayemizi büyütürüz.
Bülent Esinoğlu
bulentesinoglu@gmail.com
Harika bir açıklama. Katkı yapacak hiç bir şey bırakılmamış. Teşekkürler üstad. Ben sadece bu yazıya naçizane ve de belki klişe olacak amma sadece ÜRETİM kelimesini ekleyeceğim. Zira üretim olacaktır bizi bu çıkmadan kurtaracak olan. Oysa tüm üretim tesis, alan ve imkanları ne yazık ki bir bir yok ettik, ediyoruz.