13 yıllık iktidarları süresince söyleyebilecekleri tüm büyük yalanları söylediler. Artık söylenebilecek yalan kalmadı.
Bu düşünceme hemen itiraz edileceğini biliyorum.
Yalan biter mi?
Elbette yalan bitmez. Ama itibar biter.
Bildiğiniz gibi burada söylenmek istenen büyük yalanlardır.
-PKK ile görüştüğümüzü söyleyenler şerefsizdir.
-BOP projesinin eş başkanı olduğumu söyleyenler Silivri’dedir.(Kumpas)
-İnsanların yaşam biçimine karışmayacağız.
-Büyük Osmanlıyı yeniden inşa edeceğiz.
-Suriye’de Emevi Camiinde namaz kılacağız.
En son söylenen yalan; PKK silah bırakacak yalanıdır.
Tabi bu büyük yalanları destekleyen küçük yalanlar, siyasi hayatlarının icabıdır.
Atatürk Devrimlerine saldırı, milli değerlere saldırı, ötekileştirmeyi hızlandırıp düşmanlaştırma günlük hayatlarının bir parçasına dönüşmüştür.
Bunlar yaşadıklarımız. Peki, kader nereye kadar zorlanabilir?
İşte gerçek soru budur.
Yani bunların ne kadar gerçek gücü var. Ve bu güçle neleri daha yapabilirler?
Bunların kaderlerini en çok zorladıkları yer; Türkiye’yi bölme aşamasıdır.
Buna güçleri yetmiyor ama kaderlerini bu noktada zorluyorlar.
Sadece kaderlerini değil halkı da zorluyorlar. İlle bölünmeyi sindirin, hazmedin istiyorlar.
En son silah bırakma yalanı da bununla ilintilidir.
Halkın bölünmeyi hiçbir şartta kabul etmeyeceğini anladıkça, aba altından sopa gösteriyorlar.
Erdoğan diyor ki, “400 milletvekilini verin, bu iş huzur içinde çözülsün”
Yani bölme işini barışla gerçekleştirelim. Barış içinde gerçekleştiremezsek, biz bu işi, huzuru bozarak da, yaparız demek istenmektedir.
Bunlar kaderi nereye kadar zorlayabilirler bunu anlamaya çalışalım.
Yani bunların, propaganda gücünün dışındaki, gerçek güçlerini anlamaya çalışalım.
İç ve dış kuvvetler dengesi, hangi yönde gelişmektedir?
İç kuvvetler bakımından ekonominin gidişatı yeterince destek vermiyor. En azından “biz ekonomiyi düzelttik” söylemi artık geçersiz. Gerçekler daha fazla su yüzüne çıktı.
13 yıldır kullandığı faiz lobisini ötekileştirerek, sanal bir düşmanla ekonomideki krizi saklamaya çalışıyor.
Evet, Meclis’teki muhalefet yetersiz, ama halk muhalefetinde oldukça yükseliş var.
Siyasi iktidar dağıtabileceği kadar ulufeyi yakınlarına dağıttı. Gene de en büyük memnuniyetsizliği açık edenler, yağmacılardır. Dağıtılacak olan kaynakların da sınırlı olması, yağmacıları sıkıntıya sokuyor.
Borçlar ve borçların faizleri, cari açık artık döndürülemez oldu. Yani borçlanmanın sınırına dayanıldı.
Gelelim siyasi dış desteğe…
Dış destek deyince, Amerika ve Avrupa’nın Erdoğan’a verdiği destek anlaşılmalıdır.
Amerika bu siyasi iktidardan başka bir iktidar ile Türkiye’yi bölemeyeceğini biliyor. Ve bu siyasi iktidara desteğini sürdürüyor.
Zaman zaman terbiye ederek, zaman zaman siyasi şantajlar yaparak da olsa, desteklerini sürdürüyorlar.
Bu dış destek azaldığında, “ne olsa yaparım abi” sesleri yükseliyor. Eğit-Donat ve Musul’da Amerika ile “nikâh tazeleme” yeni ABD desteğine işaret etmektedir.
Dolayısı ile bu siyasi iktidarın ülkeyi bölme konusundaki ısrarı bu seçim süresin de de sürecektir.
Kaderi nereye kadar daha zorlayacaklarını seçim sonrasında göreceğiz.
8.3.2015, bulentesinoglu@gmail.com