Diz ekleminin şeklini çizdim ve kısımlarını yazacaktım ki, öğrenci “Söyleme” diye bağırdı. Bağıran öğrenciyi fark ettim. Yanına yürüdüm, sarardı, gözleri döndü, bayıldı, başının üzerine düşerken tuttum ve kucağıma aldım.
İki öğrenciyle birlikte öğretmenler odasına götürdük. Müdüre ve okulun hemşiresine haber verdik. Kolonya, su ve ne gerekirse yüzünü yıkadık ayılmasını sağlamaya çalıştık. Müdür ve hemşire gelince, alıp götürdüler. Rahat bir soluk aldım.
Sınıfa geldim. Öğrenciler, “Bayılacağını nerden anladınız.” Dediler. Öğrencilere, arkadaşlar ne yapmak istediğini anlamak için, gözlerimi ondan hiç ayırmadım. Belli ki, birinizin ona laf atmasından dolayı sinirlendi ve sinirleri kontrol görevini yapamayınca bayıldı. Yüzünün sararması, ellerini kontrol edemedi ve titredi. Bu durumdaki bir insan bayılır.
Arkadaşlar, hayatta çok çeşitli olaylarla karşılaşacaksınız. Olaylardan ders almak gerekir. Almazsanız, her zaman problemle karşılaşırsınız. Buradan ne öğrendik, herkese aklınıza geleni söylemeyeceksiniz. Arkadaşınız, ayılamayabilir, Allah göstermesin, felç olabilir. Peki üzülmez misiniz? O halde bilmeniz gereken, istenmeyen bir hareketi yapmayınız. Örnek; eğitsel çalışmalarda, önce beni taklit edin, sonra başkasını. Taklit ederseniz memnun bile oluyorum gülüyorum. Taklit yapabilmek bir yetenektir, diyorum fakat istemiyorsa taklit yapmayın. İnsan buluttan dökülen bir damla gibi olmalı. Peşinden kopacak gürültüyü haber vermeli.
Kendisine laf söyletmeyen arkadaşınızı hoş karşılayın, bir şey demeyin, seninle şaka yapmak istedik diyerek, gönlünü alın.
Ankara’ya sınava gittiğimde, salondaki konuşmalar rahatsızlık derecesine çıkınca, yandaki kişi bağırdı. “Kapayın çenenizi Karadenizli gibi bağırmayın.” Dedi. Peşine daha ağır bir laf etti. Bana baktı, “Doğru söylüyorsun, her yerin iyisi ve kötüsü vardır.” Dedim.
Fizik öğretmeninizin kızmayacağını bilsem onu taklit ederim. Fakat ondan izin almam lazım. Çünkü bir insanın sinirleriyle oynamak ne kadar tehlikeli olduğunu gördünüz.
Arkadaşlar hayatın akışı içerisinde, neşeyi ve üzüntüyü aynı anda yaşayabiliyoruz. Beyin öyle bir yönetim merkezi ki, acı ve tatlı olaylara bizleri hazırlıyor. Düşünün ki, sürekli neşeli veya üzüntülü durabilir miyiz?
Sinir merkezlerimizi, başta beyin olmak üzere omuriliği sağlıklı tutmamız gerekir. Onların sağlığı hayatımızın daha konforlu geçmesine neden olacaktır.