Bugün ortaokul seviyesinde eğitim görmüş her öğrenci fen derslerinde “sanal” kelimesini duymuştur. Küresel aynalar konusu işlenirken “sanal” ve “gerçek” görüntüden bahsedilir. Yaklaşık 38 yıl fen dersleri veren biri olarak burada sanal ve gerçek görüntü hakkında teknik bilgi vermek sıkıcı olur. Yalnız “sanal” ve “gerçek” kelimeleri aynı konu içinde olduğunun bilinmesi şimdilik kâfi.
Özellikle internetin hayatımıza girmesiyle “sanal dünya” evimize hatta cebimize girdi. Yediden yetmişe hatta konuşma öğrendikten sonra başlayıp, mezara kadar bu interneti kullanıyoruz. Yani gerçek olmayan bir dünya içindeyiz. Üzerinde yaşadığımız dünyayı şimdilik gerçek sayarsak, sanal kavramını açıklamaya lüzum kalmaz.
Dünya yani yeryüzü. Fen derslerinde biz ona “Yer küre” deriz. Bu küre üzerine canlılar geldikten belli bir süre sonra, yer küreyi ebediyen terk ederler. Bu hususta şu dörtlük manidardır:
Kısmetindir gezdiren yer yer seni
Arşa çıksan akıbet yer seni
Anın için anın adı yer oldu
Önce besler, sonra kendi yer seni
Tamamen Türkçe olan ve izahata ihtiyaç duyulmayan bu dörtlüğün sahibi şair ve şeyhülislam İbn-i Kemal Paşazade ’ye ait.
Biz gelelim sanal ve gerçek dünyamıza.
İnternette muhtelif yerler var. İnsanlar buralardan söz, fotoğraf ve bilgiler paylaşıyor, çağrılar duyurular yapıyorlar, bazı tanıtımlar ve reklamlara yer veriyorlar. Hatta hükümet yıkıp, hükümet kuruyorlar, bizimkiler yapmışsa hepsi doğrudur diyorlar, onlar yapmışsa külliyen yanlıştır diyorlar.
Takımlarını 3.5.2 oynatanlarla 4.4.2 oynatanlar tartışıyorlar. 4.1.3.2 oynatanlar hiç işe karışmıyorlar. Klavye ile yiğitlik taslıyorlar, karı veya koca buluyorlar, kendilerine uygun görüntü resmi veya fotosu arıyorlar…
Resmi var cismi yok bir yer.
İşte bu ortamlara bir de “Sosyal medya” demezler mi?
Olacak iş mi?
Gerçek sosyal medya kâğıdın kendisi, televizyon kanalının kendisi. Sosyal ile sanal kelimesi karışmış. Siz bir gazeteyi alıyor, elinizde evirip çeviriyor, hatta arkadaşlarınızla mütalaa ediyorsanız sosyalsiniz. Yoksa renkli bir ekranın karşısında bir takım suretler ve yazılar tamamen sanal.
Kanaatimce bu isim yanlış. Ancak internet ortamına sosyal değil de sanal ifadesi kullanılmazsa oralarda “gezinenlerde”, aşağılanma duygusu uyanır. Şimdi bir de böyle bir şey çıktı başımıza. Neymiş efendim “İnternette geziniyor muş…” Hele sen bir bahçede gezinmesini öğren de gerisi kolay.
Hâsılı kelam her devirde bir kavram kargaşası oluyor. Bir algı oluyor. Kısaca kendi kendimize hayalen çalıp söylüyoruz bir de adına sosyal diyoruz.
Bir fenci olarak derim ki adına “fen” demeyin de ne derseniz deyin. Zaten sizin interneti de, bilgisayarı da, telefonu da bulanlar fenciler. Bir ismini koymadık, onu da beceremediler.
Sanal dünyanızda huzurla kalınız.