Bilmeden söylenen bir sözün, peşine takılabiliriz. Çünkü söz uçup gitmemiştir. Zamk gibi bir yerlere yapışmıştır. Yapışmakla oluşan, izin silinmesi iyi niyete bağlıdır. İyi niyetin yanında kötülüğe sevk edecek olumsuzluklar da vardır. Baş başa olmasa da yarışacaklardır. İyilikler üstün gelirse, kötülük azalacaktır.
Yaşam kuralları var olduğu sürece, iyi ve kötüyü algılayacağız. Bir algıyı, “sonu olmak” şeklinde düşünmek belirsiz bir kavram demektir. Doğanın kurallarından birini, yok sayıp ötekine göre yaşantımızı düzenlemiyoruz. Kurallar karşısında bir bütünlük çerçevesinde kendimizi korumaya alıyoruz.
Yaşananlara bakarak, temiz ve kirli atmosferin, çatışması demiyoruz. Temiz atmosfer üstün gelirse, kirlilik en aza inecek ve yaşanılır bir ortam sağlanmış olacaktır.
Yaşam kurallarına uyulması, toplum tarafından benimsenmelidir. Bunun için koruyucu yasalar çıkarılmalıdır. Yaşam, sonlanacak demekle olmaz.
Nesiller arasında kopukluk yaratılmamalı, eğitim ve öğretimi üstün tutarsan, kuralları uygulayanlar, hatayı en aza indirecektir. Eğitimin kalitesinde karakterlerin nesillere aktarılması değerlendirilecektir. Böylece “sonu olacaktır” yerine; eğitilen bireylerin, yaşantısını sürdürdüğü toplum, üstün kabiliyette, dürüst ve ahlaklı olacaktır, demek daha doğru olacaktır.
Böyle bir yaşantı sorgulanacak ve kontrol altına alınacaktır. Aksi halde, kötüler ve yaptıkları, baş ağrıtacaktır. Belki de sokaklar çöplük haline gelecektir.
Toplumsal değerler, yaşanılır hale gelirse, iyilik üzerine yaşama, kültürel değerleri koruma, gibi özellikler kazanırız. Burada inançlı olmak ise; kültürel yapıyı tanımak, korumak ve geliştirmek demektir.
Sonu olacak derken, yönetim kötülerin düşüncelerini boşa çıkaracak en iyi yolu seçmek suretiyle onları etkisiz duruma düşürecektir.
Doğanın kuralları her zaman etkin olmaya devam edecektir. Yaşantının buna göre düzenlenmesi gerekir.
Böylece toplumda bütünlük sağlanmış olacaktır.
Hasan TANRIVERDİ