KORUMA VE KOLLAMA ADINA YUTTURMACA MI?…
ÖSYM klasiği haline geldi artık bu ülkenin gençliğine yaşatılan travma. Yine hata, yine skandal. İçimizden “ha bir kerecik de bu haltı doğru dürüst ye, be!” demek geçse de, içim rahat değil. Neymiş, ek puansız hesaplama yapılmış da, hatalar oluşmuş. Şu gerekçelerle ve cevapsız kalan sorular nedeniyle rahat değil içim.
2010 ÖSYM skandalını hatırlayın. Yüzlerce kişi tam puan almış, ve bunlar arasından azımsanmayacak sayıda eş (karı-koca) olduğu saptanmış, kopya ve şifre şayiaları (ki yıllar sonra gerçekler mahkeme kararlarıyla ortaya çıktı) ortalığı çınlatırken, zamanın Cumhurbaşkanı gül “ben tatmin oldum – kopya yak” demişti de yıllar sonra yayılmıştı ortalığa o pis kokular. Bu rezaletleri bile yaşamış bir ülkenin bir ferdi olarak, son skandalla ilgili açıklamalarla ben tatmin olmadım.
1- Gerçekten mi hata yapıldı? Ki bu zayıf ihtimaldir. Puan hesaplaması formülü bilgisayara önceden yüklenen verilere göre yapılmakta değil midir? Bu verilerin baştan eksik yüklenmiş olma olasılığı zayıftır. Zira hesaplamaya geçilmeden mutlaka denetimden- kontrollardan geçmemiş olması düşünülemez.Bu olasılık akıl dışıdır. Şayet denetim ve kontrol dışı bırakılmışsa, zaten rezalete kapı o noktada aralanmış demektir. Bu durum da geçmiş yıllarda yaşanan rezaletin tekrarı değilse nedir?
2- Hesaplama hatasının, İmamhatipleri de kapsayan meslek liselerinde olmuş olması ayrıca düşündürücüdür.
3- Hata sonucu önce kazandığı, sonra da bir özürle kazanamadığı duyurulan öğrencilerin kaç tanesi Lise çıkışlıdır? Cevap; hemen hemen tamamı…
4- Hatanın düzeltilmesiyle kazandığı bildirilen öğrencilerden kaç tanesi İmamhatip çıkışlıdır? Kaç tanesi diğer meslek liseleri mezunlarındadır? (İmamhatip koruması adına bir manüplasyon olmadığından emin olmak istemek hakkımız olsa gerek)
5- Acaba düzeltme ile kazanan 1628, ve düzeltme ile kaybeden 1499 öğrenciyle mi sınırlıdır sayı? Resmi açıklamadan öte vatandaş adına inandırıcı bir başka kanıt var mıdır ortada? Nasıl emin olalım, özellikle kazandığı duyurulan 1628’den? Ötesi (daha fazlası) kimin malumudur?… Bunca yasa-tanımazlığın, koruma-kollamanın hayat bulduğu, bunca rezaletlerin yaşandığı bir ortamda, ÖSYM’nin her yıl klasikleşen skandalları ile artık güveninin sıfırlandığı, buna rağmen kimsenin sorgulanmadığı ortamda (birilerini koruma ve kollama adına) başka rezaletlerin var olmadığından emin olmak için gerekçemiz mi var ki, şüphelerden arınalım?
*
Yaşanan konu, gazetecilik açısından her yönüyle incelenmeye değer mi dersiniz?
Mehmet Halil Arık
Emekli eğitimci