Yılmaz Özdil’in bu kitabını, dikkatle/önemli yerlerin altını çizerek/zaman zaman ağlayarak/genelde, tepki, tiksinti ve isyan duyguları içinde okudum.
– Sn. Özdil’i kutluyorum ve teşekkür ediyorum. Dilerim ki bu eseri herkes okusun. Hatta okullarda, “Mustafa Kemal” kitabı ile birlikte yardımcı ders kitabı olarak tavsiye edilsin. Evlâtlarımızın yakın tarihin gerçeklerini öğrenmeleri sağlansın ve yine isterim ki, kitaptaki birçok konu TV dizilerine konu edilsin. Halk gerçek kahramanlarını tanısın. Batı’nın gerçek yüzünü görsün.
– Yapılan çok büyük bir hizmettir. İnanıyorum ki bu eserleri okuyanlarda yanlış ve sabit fikirler yok olacaktır. Atatürk’ü, Kurtuluş Savaşı’nın kahramanlarını, çekilen sıkıntıları, yoklukları, yapılan fedakârlıkları, yaşanan ihanet ve alçaklıkları, Batı denen alçakların (İngiltere/Fransa/ABD/İtalya başta olmak üzere) ve onların değişmeyen tetikçi ve kölelerinin (Rum, Ermeni, Ermeni kökenli Kürtler)ne kadar hain/kan dökücü/ahlâksız/kalleş/yalancı/ikiyüzlü/acımasız olduklarını daha iyi anlayacaklardır. Aradan bir asır geçmesine rağmen, bu güruhun hiç değişmediğini/Türk ve İslâm düşmanlıklarının daha da azdığını yine terör destekçisi olduklarını, Türk ve İslâm Âlemini hedef aldıklarını ve hiçbir zaman güvenilmeyeceklerini idrak edeceklerdir.
– Atatürk istismarcıları da umarım, bugüne kadar yaptıkları vahim hataları anlayacaklardır. Atatürk’ü; gözünün rengi vb. övgülerle/karga kovalama hikâyeleri ile sevdiremezsiniz. Hele hele samimi dindarlara baskı yaparak, kendinizi farklı statüye koyarak hiç kabul ettiremezsiniz. Yapılması gereken, (Yılmaz Özdil’in yaptığı gibi) yapılanları anlatmaktır. Kurtuluş Savaşı’ndaki ve sonrasındaki, büyük yokluklara/güçlüklere/engellere rağmen başarıya nasıl ulaşıldığını ortaya koymaktır.
– Dindarlığı sadece kendi malı görenlerin de aynı feraseti göstermesi ve yapılan hizmetleri takdir etmesi gerekir. Meselâ, niçin ille de bir Abdülhamit/ Atatürk mukayesesi yapılmaktadır? Her ikisini de sevmek, hizmetlerini takdir etmek mümkün değil midir? Kimsenin yaptıkları inkâr edilmemelidir.
– Kitaptaki akıl almaz, tecavüzleri/zulümleri/cinayetleri/vahşeti/insanlık dışı davranışları/ yakıp yıkmaları okuyan biri yine de, “Keşke Yunan kazansaydı” diyecek kadar vicdansız ve basiretsiz olabilir miydi? Ve Dinimizi istismar ederek, aslında işgalci güçlere uşaklık eden, devamlı isyanlar çıkararak kendi askerine ve halkına kurşun sıkan şerefsizleri, tasvip edebilir mi?
– Vatanını seven ve samimi inanç sahibi olan herkes, oynanan oyunları çok iyi takip etmek/vatan için güç birliği yapmak zorundadır. Türk ve İslâm Âleminin içinde bulunduğu, dağınıklık/ sefalet/ cehalet/ bölünmüşlük/bağımlılık/kölelik tablosundan ibret almalıdır. Aynı ihanet senaryolarının devam ettiğini idrak etmelidir.
– Bakınız; Kıbrıs, Doğu Akdeniz, Suriye, Irak, Libya, Azerbaycan, Ege Adaları vb. konularda tam anlamı ile haklı olmamıza rağmen; Siyonist/Evanjelist ittifakı devamlı olarak Rum/Ermeni/Yahudi/Sırp uşaklarına ve teröre destek vermektedirler. ABD/Rusya/AB ülkelerinin tümü karşımızdadır. Tüm terör örgütlerinin kurucusu ve yöneticisi onlardır. BM/NATO/lMF/Dünya Bankası/Dünya Sağlık Teşkilâtı/ Adalet Divanları vs. kullandıkları araçlardır. Tam anlamı ile “Haçlı ve Siyonist Terörü” hüküm sürmektedir. BOP/BAP Büyük Ermenistan/Kürdistan/Vaat edilmiş topraklar/Fırat ve Dicle’nin suları vb. çok sayıda ihanet projesi hep bize karşıdır. Ne yazık ki adının dışında, İslamiyet’le hiç ilgisi kalmamış, Türk düşmanlığını benimsemiş Arap ülkelerinin yöneticileri de, tam anlamı ile İsrail’in uşağı olmuşlardır. Başta Mısır/Suudi Arabistan ve BAE olmak üzere, her türlü ihaneti sergilemektedirler. Şımarık, haddini bilmez Yahudi/Rum ve Ermenilere destek vermektedirler.(İran dahil olmak üzere).Sömürü ve soygun düzenine hizmet etmektedirler. Başta; İsrail, Fransa, Almanya, Avusturya ve Hollanda olmak üzere İslam’a ve Şerefli Peygamberimize(SAV) yapılan hakaretler/Müslümanlara uygulanan baskı ve zulümler/Kudüs’ün işgali/Filistinlilerin katledilmesi/Fransa’da (camiler dâhil) Müslümanlara ait 358 yerin kapatılması/başörtüsü yasaklanması/Macron denen pisliğin dinimize hakaretleri/aşırı faşist ve ırkçılık uygulamaları/iğrenç karikatürler, cami baskınları umurlarında değildir. BOP( Büyük Ortadoğu) ve BAP (Büyük Avrasya )Projelerinin kendilerini de yok edeceğinin farkında değildirler veya umursamamaktadırlar. Zira halkları ile hiçbir bağları kalmamıştır.
– Bu sıkıntılı ortamda Sn. Tatar’ın, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olması çok sevindiricidir. Rum yandaşları mağlûp olmuşlardır. İnşallah en kısa zamanda burada deniz ve hava üslerimizi kurar, münhasır ekonomik bölgelerimizi de ilân ederiz. Ayrıca zaten büyük bölümü Osmanlı Vakıflarına ait olan Maraş Bölgesinin de tümünü açarız. Neymiş? Bu konuda BM kararı vermiş. Terörist İsrail ve Ermenistan BM kararlarını dinliyor mu? Biz niçin dinleyelim? Kimden çekinelim? Bugünkünden daha fazla ne zarar verebilir, ne kadar düşmanlık edebilirler? Yunanistan’ın S-300’lerine ses çıkarmayıp, bizi S-400’ler için topa tutan ikiyüzlülerden niçin çekinelim? S-400’lerin bizi, en büyük düşmanımız ABD’ye karşı koruyacağını unutmayalım. Zaten bu ikiyüzlü/kalleş/yalancı/güvenilmez/terör tertipçisi ve destekçisi/Yahudi, Rum ve Ermeni destekçisi/Türk ve İslam düşmanı, faşist mihrakların tepkisinin sebebi de budur. Türkiye artık uyanmıştır, kendilerine güvenmemektedir. İhanetlerine karşı tedbir almaktadır. Aldatılmaktan bıkmıştır. Hıristiyan ve Siyonist terörüne karşı çıkmaktadır.
Not: Lütfen bunların mallarını boykot edelim. Turistik seyahat yapmayalım. Yurt dışından mülk almayalım.
– Türkiye’nin jeopolitik konumu, Su/Altın/Bor/Toryum vb. rezervleri yüzünden, Siyonist-Evanjelist çetesinin hedefi olduğunu hiç unutmayalım. Dijital(sanal) para sistemleri oyunlarına karşı çok dikkatli olalım. Bağımsız, milli para sistemimizi koruyalım. Trump veya Biden’ın; Türkiye ve İslâm düşmanlığı/İsrail uşaklığı/terör destekçiliği konularında hiçbir farklarının olmadığım bilelim. (Kaldı ki ABD başkanları kukladır. Asıl güç İllimünati çetesinin ve Pentagon’un elindedir. Pentagon’da 70 bin kişi çalışmaktadır. ABD’de 17 istihbarat birimi mevcuttur. Savaş sanayinin hacmi, 1 trilyon dolardır ve gıdasının kaynağını terörden/darbelerden/çıkartılan isyanlardan/kuklalara yaptırılan harplerden almaktadır.)
-Ülke olarak her türlü kalleşliğe/ambargoya/ihanete/teröre/Rum, Ermeni vb. maşaların oyunlarına/harp, biyolojik sibernetik ve kimyasal tehditlere karşı daima hazırlıklı olmalıyız. Birlik ve beraberliği sağlamalıyız. Tarım, enerji, ilâç, aşı, yerli tohum, savunma sanayi, yüksek teknoloji vb. konulara ağırlık vermeliyiz. Acilen eğitim ve yargı reformlarını (gerçek anlamda)başarmalıyız.