Sokağın sonundaki okul, halkın dilindeydi. Mütevazi binası ve çalışkan öğretmenleriyle, ailelerle iyi ilişkiler kurmuşlardı. Okul, şehrin varoş bir semtinde kurulmuştu.
Aileler kaygılıydı, açıkça dışlanmışlık yaşıyorlardı. Uyum zorluğunda, çocuklarından, beklentileri yoktu. Zaten çocuklarında psikolojileri çok da normal değildi. Çocuklar genelde varoş bir yapıya ait olduklarının bilincindeydiler.
Okul spor faaliyetlerini öne çıkardı. Böylece sevgiye dayalı bir disiplin sağlanmaya başlandı. Sporla ilgili disiplini, eğitim ve öğretime yorumlayan öğretmenler, sevgi atmosferinde gerekli başarıyı gösterdiler.
Sporda olduğu gibi il çapındaki sınavlarda da başarılar, elde edildi.
Öğrenciler, yaparak yaşayarak gerçekleşen eğitime inandıkları için, okul ve çevresinde bir diriliş başladı. Dirilişle birlikte, önemli bir değişim yaşanıyordu. Değişimi psikolojik olarak disipline eden okul yönetimi, karşılıklı sevginin ürünlerini toplamaya başladılar.
“Kafamda şimşek çaktı,” “İçime doğdu,” “o an uyandım,” artık “kafama dank etti,” diyen öğrenciler çoğunluktaydı.
Öğrenciler sokağın sonundaki okula yürümüyor, adeta koşuyorlardı. Bir yandan spor faaliyetleri diğer taraftan da ders çalışma ve sınavlar devam ediyordu.
Ailelerin iş imkânı, kendilerine yetecek kadardı. Buna rağmen dişinden tırnağından artırıp çocukları için kullanıyorlardı.
Devletin imkânlarına göre kalabalık sınıflar, bir gövde gibi, ders çalışıyor ve bilinçli hareket ediyorlardı.
Okulun yıl sonu başarısı ilde örnek olmuştu. Ayrıca yüksek okul sınavları ise, göz doldurmuştu. Yitik bir dünyada yaşamadıklarına kanaat getirmişlerdi. İlk bin kişiye üç kişinin girmesi, tahminlerin ötesindeydi.
Yaşantılarının renkliliğini fark eden öğrenciler, hiçbir siyasi kuruluşa gitmiyordu. Onlar aydınlığa geçişin hiç de zor olmadığını anlamışlardı.
Ağabeylerini örnek alan kardeşler, daha başarılı olmak için ellerinden gelen gayreti gösterdiler. Sondaki okulun, il genelinde ilk sıraya yerleşmesi şans, değildi.
Azmin önüne hiçbir güç geçemez. Okul bu olayı kanıtlamıştı.
Başarı başaracağım diyenindir. Okul aynı başarıyı devam ettirmek için dışarıdan öğrenci almıyordu.
Çünkü, hayatın acımasızlığını gören ve buna göre çalışan öğrenciler bizimdi.
Hasan TANRIVERDİ