Ağaç gövdesinden kesilen dört tekerlek, bir araya getirildi. Bir araya getirilen tekerlerin birbirine değen yerleri düzleştirilmek suretiyle dört yapraklı sofra oluşturuldu. Her bir yaprağın altına geniş olmayan tomruklar yerleştirildi.
Dörtlü yonca yaprağı gibi sofra elde edildi. Elde edilen sofra, zımparayla sildi. Böylece, odun halkalarının ve reçine kokusunun doğallığında üzerinde yemek yenilen sofra meydana geldi.
Sofranın ağaçtan yapılmış çeşitleri vardır. Sofra, aileyi bir araya getiren ve beslenmeye neden olan bir araçtır. Sofra, yemek yemeye yarayan bir yapı oluşturur. Yemek zamanının gelmesiyle, ailenin misafirlerinin bir arada oturduğu yerdir. Onun için, sofralar genelde şendir.
İnsan, doğası gereği, enerjiye sahip olmak zorundadır. Enerji, organik besin maddelerinden sağlanır. Bu maddelerin vücuda alınmasının bir özelliği de geleneklere uymaktan geçer. Burada geleneklerin uygulanması, sofra adabıdır. Sofra adabına göre, besin alan insanda beslenme doğal ve kalitelidir.
Beslenmenin odağında sofra bulunur. Sofra besin maddelerini her şekilde de kabul eder. Sofranın besinleri kabulüne geleneklerin de etkisi vardır. Gelenekler insanoğlunun düzenli yaşantısına ait metotlarla alışkanlık hâline getirilir. Alışkanlıklar tam olarak bilinmese de hayat devam etmektedir.
Sofradan ağıza, mideye ve uzun ince bir yol için, yürüyüşe geçer. Sofradan kalkan organik maddeler, bağırsağa gelirler. Bağırsaktaki işlemlerden sonra, vücuda yararlı olması için, ayar istasyonu gibi çalışan karaciğere gelir. Gelen besinleri vücudun ihtiyaçlarına göre kan damarlarına verilir. Kan damarları da hücrelere iletir.
İnsanların ana ve babasından aldığı genlerin yönetiminde besinler kullanılır. Kullanma sonucu vücutta farklılık oluşur. Sofradan hücreye, beslenme alışkanlığımız ve gelişmemiz konusunda her şeyi bilmiyoruz. Sofra olduğu sürece, beslenmeye bağlı olarak organlarımızın çalışması ve birbiriyle bağlantısı tartışılacaktır.
Başlama noktası sofra olan beslenme, vücudun var olma, güç bulma, ayakta durma şansı ve diğer insanlarla mücadele zorunluğu demektir. Onun için, sofradan hücreye diyoruz.
Doğal hayat şartları içerisinde organizma, hiçbir özenmeye ihtiyaç duymadan çalıştığı için, bilimsel çalışmalar daha çok dış dünyaya yöneldi. Böylece insan vücudunu incelemede geç kalmış oldu. Doğa ile olan etkileşim, makineler sayesinde gerçekleşirken, insanlar daha düzenli hayat yaşamaya başladı.
Sofradan gelen maddeleri, tahlil şansı buldular. Hücreye yabancı madde göndermeme bilgisiyle donandılar.
Sofradan hücreye saf ve temiz maddeler gönderilmeye devam ediyor.