Aşağıdaki yazıyı yaklaşık dokuz yıl önce, ve onu izleyen şiiri Kartal Maltepe Cezaevinde tutuklu olduğum günlerde, yani 26 küsür yıl önce yazmışım… Maalesef her ikisi de güncel ve her ikisine de hala imzamı atabılıyorum. Makaleyi Türkçe font karakter problemi yaşadığım zamanlar yazmışım. Bu yüzden onu okurken biraz zorlanabilirsiniz.Siyonizmin Propaganda Makinalari Edip Yuksel Tarih: Salı, 6 Şubat 2001, 9:03 p.m. Israil devleti, Sionistlerin, yani vadedilen topraklara donmeyi savunanlarin, 1880’lerde Rusya’da baslattiklari Filistin’e donus hareketinin bir meyvesidir. Rusya’dan goceden bir kac Sionist1882’de Rishon le-Zion (Sion’da Ilk) adli kucuk bir koyde yerleserek baslattilar hareketi. Rusya’dan ve Polonya’dan gelen az sayida gocmen gruplari kucuk yerlesim birimleri kurdular Filistin topraklarinda… O siralar milyonlarca Yahudi gocmen Rusya’dan Amerika ve Bati Avrupa’ya goc ediyordu. Ne var ki, batiya goc edenler, kisa sure sonra Theodor Herzl’in savundugu Sionism idealine kapildilar ve “vatan”a donme hasretiyle Filistin’de bir Yahudi devleti icin calismalara buyuk bir gayretle katildilar.
Sionistlerin Filistin’de devlet kurmak icin yaptiklari calisma bir destandir. Sistematik olarak Filistin’i Yahudi gocmenlerle dolduran bu hareket, elli yildan fazla suren bir mucadeleden sonra, ozellikle Hitler’in zulmunden kacan Yahudilerin gruplar halinde Filistin topraklarina yerlesmesiyle sonunda 14 Mayis 1948’de Israil devleti ile amacina ulasti. Bunun gerceklesmesinde, Amerika ve Ingiltere’nin destekledigi 1917 tarihli Balfour Deklerasyonu ve Filistin’deki Ingliz mandasi cok onemli rol oynadi. Filistin’de habire yerlesim birimleri kuran Siyonistler gah Araplardan toprak satin alarak gah teror eylemleriyle toprak sahiplerini urkuterek Filistin’de surekli toprak kazandilar.
Dunya’nin super guclerinin destekledigi bu yayilma ve yerlesme politikasi Araplari cok tedirgin etti. Nitekim 1928’lerde Kudus’te toplanan Arap Kongresi bu plana karsi onlem almak icin topladi. Ne var ki, ic bolunmusluk, geri kafalilik, kokusmusluk, uzlasmaya yaklasmamak gibi zaaflar yuzunden bu kongre 1930’larda dagildi. Arap milliyetciligi cesitli partiler adi altinda surduyse de Siyonist hareketin politik, maddi ve planli gucu karsisinda kalitesizdi; yenilmeye mahkumdu. Nasir ile bir ara alevlenen Arap milliyetciligi kuru siki sloganlarla, gercekci olmayan hayallerle yenilgi uzerine yenilgi getirdi Araplara.
Soykirimdan gecmis olan bir etnik azinligin kisa bir surede dusmanlarinin topragi icinde topuna meydan okurcasina bir devlet kurabilmesi kuskusuz onemli tarihi ve ilahi dersler iceriyor. Gocmenler tarafindan Israil devletinin kurulusu, Kuran’da sikca zikredilen Israilogullarinin guclu bir azme ve kollektif bilince sahip oldugunu gosteriyordu. Kuran Yahudilerden bosuna sozetmiyordu. Onlar Allah’in ornek olarak sectigi bir kavimdi… Bir cok peygamberle ve bircok mucizeyle desteklenmislerdi, nimetlendirilmislerdi… Kolelik ve savaslarla sinanmislardi… Bazi donemlerde erdem ve adalet ornegi, bazi donemlerde ise ihanet ve zulum ornegi olmuslardi…
Yahudiler hakkindaki ayetlerin aktualitelerini yitirmemesi gerekiyordu… Yahudiler kiyamete kadar insanliga canli bir tarih ornegi olmaliydi… Allah, Yahudilerin gecirdigi buyuk zulumlerden sonra onlara bir devlet verdi. Eski atalarinin topraklarini… Zilletten izzete kavusmuslardi… Buna sukrederek baris ve adalet icinde mi yasayacaklardi yoksa bu gucu azginlik ve taskinlik icin mi kullanacaklardi?
İsrail devleti ve komsusu Araplar ile olan seruvenini tarih kitaplarina birakip gunumuze gelelim.
Gorulen o ki, Yahudiler sahip olduklari guc ile simarmis ve maalesef kendilerine reva gorulen zulum ve asagilamanin bir benzerini amcaogullari Filistinlilere uygulamaya baslamislardir… Filistinliler bugun kendi topraklarinda parya muamelesi gormekte ve dunyanin en guclu ordularindan birinin acimasiz terorune muhatap olmaktadir… Amerikan medyasi, finans, eglence ve politikasi uzerinde kurduklari cok buyuk etkinlige sahip olan Yahudiler muthis bir propaganda makinasiyla kendilerini mazlum, Filistinlileri ise terorist olarak lanse edebilmektedirler dunyaya. Isin ilginci, medyayla hipnoz olmus insanlar tum gerceklere ragmen yalan propagandaya kanabilmektedirler. Turk medyasi da maalesef bu makinanin bir parcasi durumunda…
Aylar once Sharon’un Mescidi Aksa diye bilinen mescidi ziyaret etmesiyle baslayan kavgalar sonucunda her bir Yahudi’ye karsi on Filistin’li canini kaybetti, hala kaybediyor. Ancak, kamunun gozunde Filistinliler terorist!
Amerikan medyasindan bir ornek vereyim. Ekim 23 2000 tarihli Time dergisinin kapaginda buyuk harflerle yazilmis TEROR yazisinin arkasinda bir Israil askerini linceden genc bir Filistinlinin kanli ellerini havaya kaldirmis bir fotografi yer aliyordu. Kotu bir manzaraydi… “Kirilsin o kanli eller” dedirten bir resimdi…
Halbuki ayni hafta bir baska teror fotografi vardi. Cok daha dehsetli. Babasiyla birlikte Israil askerlerinin kursunlarindan korunmak icin sokak kenarina siginip bir kutunun arkasina sinmis dokuz yasindaki bir cocuk ve onu korumak icin cirpinan babasi… Bu cocuk bir iki dakika icinde Israil askerlerinin kursunuyla olen yuzlerce Filistinliye katildi…
Ne var ki TIME dergisi o resmi yayimlamadi bile. Onun yerine, kapak konusunu Barak ile yapilmis bir soylesi ve Israil’i savunan makaleler ile Filistinlilerin terorist oldugu propagandasi eslik etti…
Devam edecek…