Avrupa Birliğine tam üyelik sevdasının tavan yaptığı yıllarda, “Ne ABD ne AB tam bağımsız Türkiye” diye yüzlerce yazı yazmıştım.
Bağımsızlığımıza duyarlı insanlarımızın verdiği katkıları yok sayacak halimiz yok.
Batı emperyalizminin tam denetimine girmek için yanıp tutuşanlar, halkımızdan ziyade, Batı ile ticaret yapan burjuvazinin arzusuydu.
Sanki Batı ile ticaret yapmak, Batıya teslim olmayı gerektiriyormuş gibi bir konuma gelmiştik.
%63’e varan tam üyelik desteğini medya operasyonları aracılığıyla sağlamışlardı.
Belçika vatandaşı Mehmet Ali Birant’ın orkestra şefliğinde, her haber ajansı, cümlesine, “AB’ye tam üyelik” ifadesiyle başlıyordu.
Geçen süre içinde çok iyi anlaşıldı ki, AB ile tam üyelik; ülkemizin güney doğusunu kaybetmekle eşdeğerdir.
Avrupa ile ticaret yapmakla, Avrupa’ya(Almanya) bağımsızlığımızı teslim etmeyi birbirine karıştıran Türk aydını da gördü ki, kazın ayağı öyle değildir.
Avrupa ile ticaret yaparız ama bağımsızlığımızı Avrupa’ya terk etmeyiz anlayışı, ancak şimdilerde, Türkiye’nin emperyalistler tarafından bölüneceğinin fark edilmesinden sonra, fark edildi.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi karar almış; Türkiye’yi siyasi olarak denetleyeceğiz.
Henüz tam üye bile olmadığımız Avrupa Birliği bizi siyasi olarak denetleyecekmiş! Yani siyasal kararlarımıza, bu yanlış, bu doğru oldu diye rapor tutacakmış.
Siyasi kararlar demek, aynı zamanda siyasetin en yoğun biçimi olan ekonomiyi denetleyeceğiz anlamındadır.
İrademiz üzerinde, jimnastik yapacağız diyorlar.
Sincar ve Karakoçak’a yapılan askeri operasyon, hem ABD’ye hem de, onun uydusu AB’ye güzel cevap oldu. Alın size askeri karar, denetleyin bakalım nasıl denetleyeceksiniz?
Emperyalist ülkeler ancak bu dilden anlarlar. Bakın Kuzey Kore yaklaşmayın vururum deyince nasılda geri çekildiler.
Amerika ve Avrupa halklarında var olan bir kanaati hatırlatarak devam edeyim.
Hem ABD medyasını hem de Avrupa medyasını CIA yönetir.
Zaten CNN İnternational, FOX gibi televizyonlar ne derse, aynısı Avrupa medyasından da işitilir.
Tesadüf değildir. Çünkü çok uluslu şirketlerin çıkarları aynı hedefte birleşmektedir. Avrupalı ya da Amerikalı çok uluslu şirketlerin, bölgemizde, tam denetim sağlaması şehir devletlerin varlığı ile mümkündür.
Üniter yapıya sahip ulus devletlerin (İran, Türkiye gibi) direnişiyle karşılaşınca, iyi plan yapamadıklarını anladılar.
Bırakınız yeni şehir devletler kurmayı, Avrupa’daki şehir devletleri bile ellerinde tutamadığı günler gelecektir.
Emperyalist kapitalizmin, Küresel saldırısı, silahla bile yürüyemedi. Ulus devletler direndi.
Ulus devletler dönemine dönüş başladı. Zaman bağımsızlık zamanıdır.
Bülent Esinoğlu
bulentesinoglu@gmail.com