Öncelikle siyaseti ülke, devlet ve insan yönetimi olarak tanımlamak mümkündür.
İnsanlar doğal yaşama halindeyken çıkarları çatışmış, bir anarşi ortamı doğmuştur. Toplumdaki bu karışıklığın giderilmesi ve çıkar çatışmaların dindirilmesi için siyaset kurumuna ihtiyaç duyulmuştur.
İnsanlar çıkarlarının korunması, adil, rahat ve huzurlu bir yaşam sürmek için kendilerinin yönetimini siyasetçilere bırakmışlardır.(Demokratik ülkeler göz önünde bulundurulursa)
Siyaset güce hakim bir kurumdur. Demokratik ülkelerde bu güç millet iradesiyle siyasetçilere teslim edilir. Atatürk’ün “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözü demokrasinin özüdür. Egemenliği millet adına, milletin kendi iradesiyle meclise gönderdiği siyasetçiler kullanır.
Milletin egemenlik hakkını siyasetçilere devretmesi, siyasetçiler için büyük bir sorumluluktur. Siyasetçiler aldıkları kararlarla bütün milletin kaderini değiştirebilirler. Bu yüzden siyasetçiler millet adına aldıkları kararlarda öncelikle milletin refahını ve mutluluğunu düşünmelilerdir.
Siyasete iktisadi bir bakış açısıyla yaklaşacak olursak, siyaset sınırsız ihtiyaçlarla kıt kaynaklar arasındaki dengeyi kurma ve koruma sistemidir. Her ne kadar tartışılır bir olgu olsa da ‘ihtiyaçların sınırsız, kaynakların kıt’ olması iktisat biliminin çıkış noktasıdır. Siyaset kurumu da kıt kaynaklarla sınırsız ihtiyaçlar arasındaki dengeleri kurar.
Siyasetçiler ekonomiyi yönetir ve yönlendirirler. Siyaset yapanların öncelikli amacı devlet gelirleri kullanılırken ihtiyaçların azami bir şekilde karşılanıp kaynakların ise asgari ölçüde tüketilmesi olmalıdır. Siyasi partiler programlarında bunu nasıl gerçekleştireceklerini belirlerler ve halkı buna ikna edip yönetime getirilmelerini isterler.İkna edilirken devreye ideolojiler de girer. Bu işin farklı bir boyutudur. Başka bir yazıda kaleme alınması gerekir.
Siyasetçiler hakkındaki algı her ne kadar olumsuz olsa da siyaset yapan insanların sorumluluk sahibi, dürüst, güvenilir, adil, hakkaniyet sahibi olmaları gerekir. Siyaset yapan insanların kişisel hataları bütün bir siyasi kuruma mal edilmemelidir. Siyasetin ve siyasetçinin olmadığı yerde anarşinin olacağı unutulmamalıdır.
Siyasetçiler hakkındaki yanlış algılar liyakat sahibi insanları siyasetten soğutmaktadır. Bu da asıl siyaset yapacak insanların kabuğuna çekilmesine, hak etmeyen insanların görev başına gelmesine sebep olmaktadır. Bunun sonucu da kötü yönetilmek, halkın refah ve mutluluğunun yok olmasıdır…
Not1: Siyasi yazılarım bir süre devam edecektir…
Not2: Bu vesileyle, kutlu bir göreve, ülkemizin yönetimine, milletimizin hizmetine talip olan bütün milletvekili aday adaylarına başarılar dilerim…
ABDULLAH OĞUZ ALA
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ
SİYASAL BİLGİLER FAKÜLTESİ
Sevgili Abdullah makalenizde ne anlatmak isteginizi bir türlú anlamadim ne anlatmak istediniz merak ettim
sayın adaşım ve soyadaşım bu sayfanız hakkınızda bilgi verirmisiniz