Ortalık toz duman olmadan tam 1 ay önce yazdım.
Daha henüz adaylar belirlenmemişti.
Siyaset sahnesi yine Dede ve Nine’lere kaldı demiştim.
Evet öyle oldu ne yazık ki..
Saçları boyalı, yüzleri estetikli, gerdanı alınmış, yağları alınmış tipler kırıta kırıta geziniyorlar.
Size tespitlerimi söyleyeyim.
Benim bizzat müşahede ettiğim adayların yaşları ve cinsel kimlikleri…
50 yaş 21 bayan 67 bay,
55 yaş 16 Bayan 48 bay…
58 yaş 10 bayan 29 bay,
60 yaş 4 bayan 21 bay,
62 yaş 5 bayan 11 bay,
64 yaş 1 bayan 8 bay aday tespit edebildim.
Yakın çevremizde, yakın illerde, yaptığım tespitler.
Hiç şöyle saçı boyasız, bıyığı boyasız, gerdanı estetik görmemiş, gıdığı alınmamış, göbeğinin yağları operasyondan geçirilmemişe rastlamadım.
Ancak bunlar sadece ellerine bir şey yapamıyorlar.
Ellerinin kırışıklığı yaşlarını ele veriyor.
Birde yol yürürken, propaganda yaparlarken sesleri ve solukları değişiyor, renkleri morumsu oluyor.
Hay Allah!
Bir tane genç göremeyecek miyiz, anlayamıyorum ki…
İşte bunları ben düşünürken ve dillendirirken geçen gün Mersin’de sokaklarda geziniyorum.
Bir de ne göreyim…
Propaganda yapan siyasi parti mensuplarından birkaç kişilik bayan gurubu bir araya toplanmışlar.
Aday ise onlar laklak yaparken esnafların dükkânına girip çıkıyor.
Girmesi ile çıkması bir oluyor.
Esnafında vatandaşında pek ilgisi yok.
Bayanlara kulak kabarttım. “Ay şekerim, geçen bizim herif, bu yaştan sonra senin neyine, otur evinde, yaşın yetmiş, işin bitmiş bak artık nene oldun, gögüslerin bile sarktı demez mi. O an zıvanadan çıktım”..
Eee ne yaptın peki şekerim..
Ne yapa cam, bana bak herif, Benim sarkan göğüslerimi kaldırmak için özel sutyenler var ama senin sarkıp da kaldıramadığın yerin için henüz bir don icat edilmedi! Dedim.
Ay yapma ya, ne yaptı peki…
Ne yapacak çok bozuldu. Bende kusura bakma ama şimdi hak ettin dedim…
Gülüşmeler, kıkırdamalar…
Şu duruma bakın.
Şu komediye, şu siyasetin kimlerin eline kaldığına bakın.
Bunlar seçim kazanacaklar ve başımıza koca saltanat olacaklar.
Vay halimize…
Yine bir başka adayın sabah saatlerinde seçim bürosuna uğradım.
Eşi yanı başında…
Herkese talimatlar yağdırıyor.
En çok bu talimatlardan adayın etrafındaki bayanlar alınıp bozuluyorlar.
Bayanların çoğu adayın karısına kıl oluyor.
Her hallerinden belli…
Adayın karısı da hakke ten çiçeron tip.
Sabah ya.
Gitmiş kocaman bira bardağına süt ısıtıp koyup getirmiş.
Hayatım şunu iç. Bütün gün gezip, konuşacaksın. Boğazına iyi gelir, vücudun iyi gelir.
Adayın alı al moru mor. Diğer kadınlara karşı da mahçup oluyor.
Birden gözü bardağa takılıyor, hayatım bu ne. Bari ineğin kendisini getirseydin diyor. Gülüşmeler, kıkırdamalar, adayın karısı bu kez alı al moru mor ve arkasını dönüp gidiyor.
Sıkı durun. Şimdi aktaracağım daha bir rezaletin komedisi..
Salı günü ulu cami civarındayım.
Adayın aracı bir başka araçla kaz yapmış.
Yanında yaşları 50 ile 65–70 arası bayanlar konuşuyorlar.
“Ya bu da amma malı gümüşlü ha… Ne olmuş. Şunun şurasında tamponu ezilmiş”, türünden laflar. Adayın pinti olduğunu dile getiriyorlar.
O sıra bir diğeri (65 yaşlarda filan) ayol sen boş ver bizim başkanı.
Bizim S Hanım var ya.
Eee…
Ne esi… O 60’ından sonra ehliyet alıp araba aldı. Arabayı canından çok seviyor. Düşünün bir kere, arabasını torpidosu için dantel örecek kadar çok seviyor. Geçenlerde arabayı çarpmış ve farı kırılmış. Bizim N hanımın anlattığına göre trafik polisinin önünde “Yavrumun gözü çıktı!, yavrumun gözü çıktı!” diye ağlayıp feryat edince polisler heyecanlanıp ambulans çağırmışlar, iyimi…
Ay yapma…
Gülüşmeler kıkırdamalar…
O anda yanlarına bahsi geçen S Hanım geliyor herkes sus pus…
Yine yaşlı bir teyze…
Hayat dolu her halinden belli…
Anlatıyor.
Yüzü estetikli ve makyajlı..
Ayol bugün evden çıkıyorum. Benim kız ile damat yine mi seçim çalışması anneciğim dediler. İmalı imalı. Bende evet dedim.
Sonra hayat dolu yaşlı teyzemiz güya onlarla helalleşerek evden ayrılmış bakın nasıl anlatıyor.
“Hadi çocuğum, hakkınızı helal edin, hayat bu; siz ölürsünüz ben göremem veya siz kör olursunuz beni göremezsiniz…”
Şaşkın bakışlar ve tuhaf yüz ifadeleri ile birbirlerine bakıyorlar..
Adaylar ve partiler bunlarla yol yürüyorlar.
Gençliğin hiç ilgisi yok.
Aralarında genç yok.
Ve biz seçime az bir süre kala şaşkınlığımızı gizleyemiyoruz.
Bizim gibi kimse gizleyemiyor.
İşte 2009…
İşte neneler ile dedelerin siyaseti…
Bakalım 29 Mart sabahı Güneş nasıl doğacak, kime doğacak ve neler değişecek?
MUSTAFA GÖKTAŞ
mustafagoktas006@gmail.com