2011 yılının Ocak ayında milli otomobilin üretilmesi ülke gündemine getirildi. TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu’nun gayretleri ile 2017 yılı Kasım ayında milli otomobili üretecek 5 babayiğit sanayici de bulunmuştu ve artık işe başlayabilirdik.
1– Ancak ufak bir ayrıntıyı atlamıştık. Yabancı bir marka otomobilin Türkiye’de montajı ile sıfırdan bir otomobili tasarlayıp tüm dünyada pazarlamanın arasındaki farkı, henüz hesaplamamıştık. O küçük ayrıntı Volkswagen gurubunun 2018 yılı faaliyet raporuna bakınca aşılamaz bir duvar olarak, önümüze çıkıyor.
a) Volkswagen gurubun yayınladığı 2018 yılı faaliyet raporuna göre, 33 ülkedeki 122 üretim tesisinde, 11.018.000 araç üretip, 236 milyar EURO ciro elde etmişler. Gurubun bünyesinde 664.496 kişi çalışıyor. Volkswagen gurubunun 2018 yılı ar-ge harcamalarının toplamı 13,64 milyar EURO. Türkiye’nin toplam ar-ge harcamasından fazla. Ar-ge faaliyetlerinde çalışan personel sayısı 51.948 kişi. Türkiye’deki motorlu araç üretim tesislerinde çalışan tüm personelden fazla.
b) Volkswagen gurubu milyar EURO bütçeli ar-ge harcamalarını yıllardır yapıyor, gurubun 2017 yılı ar-ge harcaması ise 13,13 milyar EURO. Son on senede Volkswagen gurubunun ar-ge harcamalarının toplamı 80 milyar EURO geçiyor.
c) Volkswagen grubunun 2018 yılında aldığı patent sayısı 7.639 ve 2017 yılında aldığı patent sayısı ise 6.566. Bir başka ifade ile son iki senede alman patent sayısı 14.205 gurubun elinde alınmış on binlerce patent var. Alınmış on binlerce patente, ar-ge için yapılan milyarlarca EURO harcamaya, sayıları 50.000 geçen ar-ge personeline rağmen, gurup emisyon skandalı nedeniyle büyük bir kriz yaşıyor.
d) Volkswagen gurubunun 2018 yılı pazarlama giderleri ise 20,5 Milyar EURO. Yukarıda verilen rakamlardan görüldüğü gibi sıfırdan bir araç tasarlamak ve dünya ölçeğinde pazarlamak minimum 25-30 milyar EURO harcamayı ve on binlerce ar-ge personelini ve yılları gerektiren bir iştir.
2 – Artan rekabet şartları, milyarlarca dolarlık ar-ge ve pazarlama harcamaları nedeniyle en büyük otomobil üreticisi guruplar bile işletme ve yatırım maliyetlerini düşürmek için birleşme yoluna gitmektedirler. Fiat gurubu Chrysler gurubu ile birleşti. Renault gurubu Nissan’la birleşti. Son olarak Fiat gurubu Renault birleşme önerisi yaptı. Konunun uzmanlarının görüşü 2020 yılların sonunda dünyada otomobil üreten 7-8 gurubun kalacağı yönündedir.
3– Milli otomobil üretmek için 20-25 milyar EURO bulacak ar-ge, pazarlama, yatırım harcamalarını kim finanse edecektir. Hastanelerine ilaç alamayan, müteahhidine ödeme yapamayan, köylüden aldığı ürünün parasını ödeyemeyen devlet mi? Yoksa % 60 oranında daralan iç pazar yüzünden ihracatla ayakta kalmaya çalışan, her yıl daha büyük zarar yazan, motorlu taşıt üreticileri mi?
a) Milli otomobil üretimi ile ilgili çalışmalar, iddialı açıklamalarla başladı. 2019 yılında üretilecek otomobilin prototipi hazır olacaktı ve 2019 yılı Eylül ayında yapılan Frankfurt otomobil fuarında sergilenecekti.
Milli otomobili üretecek 5 babayiğidin imzaları attıkları tarihten bu yana yaklaşık 2 sene geçti. Ancak her şey planlandığı gibi gidiyor açıklamalarına rağmen, bir arpa boyu yol alınamadı. Gelinen noktada, bir binanın 6. katında çalışan 25-30 kişilik bir ekip ve üretilmesi planlanan otomobilin 1/4 ölçeğinde çamurdan bir modelinin dışında, ortaya konan bir çalışma yok. Projenin başlangıcında Milli otomobilin üretime başlayacağı tarih olarak 2021 yılı açıklanmıştı. Her şey planlandığı gibi gidiyorsa, neden şimdi üretime başlama tarihi 2023 yılına atıldı? Konu ile ilgisi olan olmayan herkes milli otomobil gibi anlamsız bir projeyi konuşurken, ülkemizdeki motorlu taşıt sektöründe önemli gelişmeler oldu.
b) Günlük siyasi çıkarların egemen olduğu siyaset aklı ile otomobil bölümü iflas eden İsveç Saab firmasının sadece 450 adet üretip, sonrasında üretimine son verilen, 9-3 modelinin kalıplarına ve telif haklarına 40 milyon EURO bedel ödenip, devletimiz tarafından satın alındı. Satın alındığı günden bu yana hiçbir işlem yapılmadan ambara konup unutuldu.
c) Adana’da 4.000 otobüs, 7.500 hafif kamyon üretme kapasitesi olan, geniş fabrika arazisi ve onlarca üretim tesisi bulunan, 66 ülkeye ihracat yapan, Fransa’da otobüs pazarında 2. Sıraya kadar yükselen, bir zamanlar 500 milyon dolar değer biçilen milli bir şirketimiz olan TEMSA ise, ülkemizdeki krizi fırsat olarak gören İsviçre merkezli fon True Volue Capital’e bedava denilecek bir fiyata, sadece 64 milyon dolara satıldı. Mili firmalarımıza destek olacağımıza, yabancıların çöpe attıkları projeleri satın alıp on milyonlarca EURO ödedik.
d) Elektrikli traktör gibi akla zarar projelerin ülke gündeminde yer alırken, Türkiye’nin ilk yerli tasarım traktörünü üreten milli şirketimiz Erkut Traktör, Hintli Mahindra&Mahindra firmasına 76 milyon dolara satıldı.
e) Saab firmasının çöpe attığı projeyi önce 40 milyon EURO ödeyip satın alan, sonrasında Türkiye’de yeniden çöpe atan siyaset aklı, 50 milyon dolar bulamadığı için 0rdumuzun göz bebeği olan bugüne kadar 100 milyonlarca dolar yatırım yaptığımız 1 milyon metre kareden fazla arazisi olan Arifiye tank palet fabrikasını tek kuruş almadan Katarlılara devretti.
Sonuç:
Milli otomobil üretimi konusuna taraf olan herkes, bu projenin hiçbir zaman gerçekleşmeyeceğini biliyor. Yapılan sadece yandaş basın ve meslek odaları yardımı ile kamuoyuna milli otomobil konusunda çalışmalar yapılıyor algısını yerleştirmektir.
Asıl sorun, ilerleyen tarihlerde Türkiye varlık fonu gibi kurumların da milli otomobil üretim projesine ortak edilmesi, 100 milyonlarca liralık kamu kaynağının yandaş iş adamlarına proje bahanesi ile aktarılmasıdır. Ve milli otomobil projesinin “milli soygun projesine” dönmesi, daha iyi kamu hizmeti almak için ödediğimiz vergilerimizin bu anlamsız ve hiçbir noktaya ulaşamayacak projede israf ve talan edilmesidir. Olayın en acı veren tarafı bu konuda bilgi sahibi olanların susması, projeyi sorgulamaması, gerçekleri konuşmaktan kaçınmaları nedeniyle, yanlış projenin kamuoyunun önemli bir bölümünde kabul görmesidir.