Sendikalar – Kurum – Oda – Dernek ve Vakıfların Genel Kurulları – Yönetim Kurulu Seçimleri :
Sivil toplum örgütleri demokrasinin vazgeçilmez unsuru olup, bunların sayesinde toplumun, insan haklarının, mesleki oluşumların, çalışma hayatının sorunlarının çözülebilmesi yolları aranmaktadır. Bu çalışmalar başarılı bir şekilde devam etmesi halinde devletin yükü bu kuruluşlarca paylaşılmakta, halkın dinamikleri harekete geçirilmektedir.
Osmanlı toplum biçimi içinde oluşan Lonca teşkilatı bunun eşsiz örneklerindendir. Bu sayede toplum kendi kendini murakabe edebilmekte, olağan üstü afet ve hallerde toplumda dayanışma meydana gelmekte, kurtarma ve her türlü yardım yapılmasında başarılı çalışmalar yapılmaktadır.
Gelişmiş olan ülkelerde sivil toplum örgütleri örgütlenmesinde büyük gelişmeler olmuş, devletin yapılanmasında sivil toplum örgütleri de yerini alarak birçok alanda faaliyette bulunmaktadır.
Devlet ile sivil toplum örgütlerinin münasebetleri nasıl olmalıdır:
Gelişmiş ve demokrasiyi özümsemiş ülkelerde devlet maddi ve manevi olarak bu kuruluşların çalışmalarını desteklemiş, kolaylıklar getirmiştir. Yalnız yolsuzluklara taviz vermeyerek, kuruluş amaçlarının gerektirdiği çalışmalar dışına çıkılmasına müsaade etmemiştir.
Devletlerin her zaman usulsüzlükleri görme ve tespit etme imkanı vardır. Bu sayede sivil toplum kuruluşları son derece başarılı çalışmalar meydana getirmişlerdir.
Ülkemizde ise sivil toplum örgütleri yapılanmalarında ve faaliyetlerinde birçok sapmalar suiistimaller meydana gelmiştir.
Kumar oynamak için kurulan dernek ve vakıflar, afetlerde görev alması gereken ama bu konuda gerekli performansı gösteremeyen Kızılay, meslektaşlarının sorunlarının üzerine gidip mesleki gelişmelerini, dayanışmayı, hak aramayı sağlayamayan meslek örgütleri, sendika ağalığı yapmakla üyelerince suçlanan sendikalar.
Dernek ve vakıflara kontrole gelen maliye mensupları buralarda kuruluşların kira, personel gideri gibi rutin bazı giderler ile üyelerin gıda ihtiyaçlarını karşılamak için satışı yapılan çaya sandviç’e müdahale ederek bunlara fiş kesilmesini, kazancın vergisinin ödenmesini talep etmektedirler.
Bu kurumların her açıdan desteklenmesi gerekirken bunlara destek değil güçlük çıkarmak isteyen zihniyet ülkemizde mevcuttur. Bu yanlıştır. Buralarda kuruluşların cari masrafları ile gayelerine ulaşmak için yapılan harcamalardan kalan gelir var ise ancak bu kısım vergilendirilme yoluna gidilmelidir.
Bütün bu istenmeyen gelişmelerin nedeni nedir? Nereden kaynaklanmaktadır?
Sivil toplum örgütleri niteliğindeki oluşumların seçimlerinde seçime katılan guruplardan hangisi fazla oy alırsa yönetim tamamen bu gurubun eline geçmektedir.
Bu durum ise bu örgütlerde tek sesliliğe yol açmakta, yıllarca bu gurup tek başına yönetimi götürmekte, ne rekabet ortamı oluşmakta nede başarılı çalışma meydana gelmemektedir.
Hatta bu tek seslilik buralarda su istimal yollarını açmakta, bunun hesabı sorulamamaktadır.
Yönetimler on yıllarca aynı gurubun elinde tutulmakta, adeta sulta oluşturulmaktadır.
Bu oluşum ise sivil toplum örgütlerinin gereği ilkesine, demokrasiye aykırıdır.
Bu Durumda Ne Yapılmalıdır:
1- Genel Kurul ve seçimlerde seçime katılanların %20 si baraj alınarak bu barajı geçen her gurup aldığı oy oranında yönetime ve denetime temsilci seçmelidir.
Yönetim kuruluna seçilenlerde kendi aralarında yönetim kurulu başkanı ile varsa kurulları seçmelidirler.
Yönetim kurulu başkanlığına seçilen kişi iki dönemden fazla başkanlığa seçilmemelidir. Böylece kuruluşlara yeni katılan ve diğer üyelere yol açılacak, onların dinamiğinden’de faydalanmış olunacaktır.
Eski yönetim kurulu başkanları onur kurulu denilen bir kurulda görev yaparak burada bilgi ve tecrübelerinden faydalanılır.
2-Bu kuruluşlar hem denetçilerince hemde ilgili bakanlık tarafından sarf ve harcamaları kontrol edilmelidir.
Yalnız genel kurullardaki aklanma esas alınarak, kuruluşlar kontrol dışı bırakılmamalıdır. Mantalite olarak bu kurumların faaliyetleri devlet tarafından desteklenmeli, teşvik edilmeli. Hiçbir zaman yolsuzluğa ve su istimale göz yumulmamalıdır.
3-Sivil toplum kuruluşları kuruluş amacı doğrultusunda faaliyet göstermeli, bu durum teşvik edilmelidir.
Kuruluş amacı dışında faaliyet gösteren kuruluşlar hakkında yasal işlem yapılmalı, bu konuda müsamaha gösterilmemelidir.
Bu kuruluşların başarılı çalışmaları demokrasinin ülkede iyi işlemesini sağlayacak, devlet karşısında bireyler korunacak, mesleki dayanışma ve kontrol tesis edilecek, çalışma hayatı ve şartları iyileştirilecektir.
Bütün bunlar için sivil toplum kuruluşlarının kuruluş esası üzerinde iyi durulmalı, bunun gerekleri yerine getirilmelidir.
Böylece herkes görevini yapacak, tek seslilik yerini çok sesliliğe bırakacak, insanlarımızın birlikte yaşamak, paylaşmak, sorunlarına birlikte sahip çıkma refleksleri gelişecektir. Birçok konuda denetimi, oto kritiği toplum kendi kendine yapabilme özelliğine kavuşacaktır.
Mevcut durumdaki tek seslilik kuruluşların birçok konudaki asli görevlerini yapmama, mevcut durumunu kanıksama, atalet içine düşmesine yol açmaktadır.
Devlet asli görevlerine dönecek, herkesin devleti olacaktır. Demokrasi standardımızda böylece çağdaş standardı yakalayacaktır.
Verimli sivil toplum örgütü çalışmaları ülkemiz politik hayatına da yeni insanları kazandıracak, onların burada bilgi ve tecrübe edinmelerine yol açacaktır.
Yasama tarafından ele alınan kanun ve yönetmelik teklifleri bu kuruluşlarında incelemesine sunulacak böylece daha sağlıklı kanun ve yönetmelik teklifleri sunulacaktır.