Kesin sizin de böylesi anlarınız olmuştur. Ne zaman bir şeyi tüm yüreğinizle isteseniz hiç beklenmedik bir anda size verilir. Bir başka mekan bir başka zamanda, ama gerçekten beklemediğiniz çok yakın bir zamanda. Hem de hiçbir şekilde aklınızda yok iken. Sadece o an canınız çok istemiş ya da tüm duygularınızla yaşamışsınızdır isteğinizi. Tabii ki o an geçtikten sonra aklınızdan çıkar gider. Hiç de kafa yormazsınız. Anlık bir istek tüm varlığınızı etkilemiştir.
Kızımla bilgisayar üzerinden ekranda sohbet ediyoruz. Baktım bir şey yiyor. Nedir yediğin diye sordum. İçi kiraz dolu kaseyi gösterdi. Eline yenisini aldı ve tatlı tatlı yiyor. Bu nasıl bir şey dedim kendi kendime. Ne kadar da iri ve kıpkırmızı görünüyorlardı! Canım çekti, ağzım sulandı. Tarifi mümkün olmayan bir şekilde kirazın tadını hissettim ağzımın içinde. Ekranın arkasına uzanıverişim vardı… Kızıma da söylemeden edemedim tabii. “Çok özür dilerim annem!” deyince özür dileme yavrum. Gerçekten her zaman yaşamadığım bir durum. Harika görünüyorlar. Boş ver, biz sohbete devam edelim desem de aklım fikrim kasedeki kirazlardaydı. Pazar günü olduğu için alışveriş yerleri de kapalı. Eh! kızım da benden arabayla yarım saatlik bir mesafede oturuyor. Belli bir zaman kiraz yeme isteğim geçmedi. Derken sohbet bittiğinde ben yine normal çalışmalarıma geçtim. Unuttum gitti. Ertesi gün saunaya gitmek için hazırlanırken öğrencimden telefon geldi. Öğrencim derken, oğlu otuza merdiven dayamış Neşe’m. Beni ve Zehra’yı kahve içmeye davet ediyor. Tamam, saunaya yarın giderim dedim.
Tertemiz, düzenli ve özenle yerleştirdiği evindeyiz. Hoşbeş sohbeti yaparken:
– Kahve sade olacak değil mi Şükran öğretmenim? Benim makinada közde pişmiş Türk kahvesi ayarı da var. Nasıl istersiniz?
– A! O da nasıl oluyor?
Mutfağa geçtik, makinanın ayarlarına bakarken normal büyüklükte, içi kiraz dolu bir kase görmeyim mi?
– A! Kiraz! dedim gayri ihtiyari.
– Onu da birazdan getireceğim öğretmenim.
Masaya getirince ilk işim kirazlardan almak oldu. Allah’ım! Aynı dünkü kirazlar. Her şeyi unuttum. Kahvem soğurken kirazlardan yerken:
– Dün Bergiye’de gördüğüm kirazların aynısı. Onunkiler bahçeden yeni toplanmış. O da oradan geçerken almış kendisine. Nasıl da canım istemişti diye dün olanı anlatırken:
– Bunlar da bahçeden ablam, komşum Elizabeth getirdi. Sipariş vermiştim. Tam da senin istediğin gibi ağacından, afiyet olsun. Sana da ayrıca getireceğim.
– Teşekkür ederim canım, bu bana yetti. Nedense meyveyi ağacından koparıp yemenin çok ayrı tadı ve zevki var.
Sevdiğim ve sevildiğim, karşılıklı dolu dolu sohbet edebildiğim bu güzel insanlardan ayrılıp kendi sarayıma döndüğümde mutlu, huzurluydum. Harika bir gündü.
Eve geldiğimde yine daldım kendi hallerime ve bir türlü çözemediğim ama ne olduğunun farkında olduğum bu tür hallerimi düşündüm. Teşekkür ettim Yaradan’a ve sonsuz hikmetlerine.
Şükran Günay’dan
Şükranca