Sene 2012 aylardan ağustos ortaları. Sıcaklar değil bölgeyi, ülkeyi hatta bütün dünyayı kavuruyor. İmkânı olanlar turistik illerin plajlarına atmış kapağı. Diğerleri ilçelerinin plajlarında. Bazıları da ağaçların gölgesinde yer bulmuş kendine.
Dedim ya aylardan ağustos. Ben Ünye’den çıkıyorum yola. Hedefimde Sinop ilinin bütün ilçeleri var. Ünye ile Saraydüzü arası 289 km. Yani tam dört saat. Neredeyse Sinop ile Anakara arasındaki mesafeye yakın. Aralarında 26 dakikalık fark var.
Yazın sıcağında, çalışanlar hariç diğerleri kendi imkânları ile tatil yaparken ben Ünye’den başlıyorum harekete. Nihayet Yakakent ilçesi bitiyor. Yolun kenarındaki mavi tabela Dikmen istikametini gösteriyor. Ve denizi arkama alarak koyuluyorum yola.
Yolların sağı solu rengârenk. Yeşilin bilmem kaç tonu. Önce Dikmen’de kısa bir mola. Daha sonra istikamet Durağan ilçesi. Orada konaklıyorum o gece. Ve nihayet Saraydüzü’nü görmek için başlıyor yolculuğum.
Elimde su şişesi ve biraz ekmek. Ara sıra durup atıştırıyorum. Bir bakıma açlık yatıştırıyorum. Nihayet Saraydüzü ilçe sınırlarına giriyorum. Aslına bakılırsa kaymakamlık binasından anlıyorum oranın da bir ilçe olduğunu.
Arabayı park ettikten sonra rast gele yürüyorum. Havayı soluyorum derin derin. Mis gibi. Nem oranı az. Tabii terleme de. Binalara bakıyorum. Orada yaşayan insanları hayal ediyorum. İle olan 110 km büyüyor gözümde. Ha demeyle gidiler mi o kadar yol? Toplam 32 köyü varmış. Aşağı Darıçay köyü hariç. Aşağı Darıçay köyü Kızılırmak üzerinde kurulacak olan HES ile tarihe havale olmuş. Vatandaşlar yeni yerleşim yerlerinde ikamet edecekler artık. Bu işin teferruatı konumuz dışı.
Emekli de olsa gözüm bir okul tabelasına ilişiyor. Mehmet Akif Ersoy Anadolu Lisesi. Ne demişler; “Bülbülün yüz türküsü varmış doksanı gül üzerine imiş…” Benim de dikkatimi okul tabelası çekiyor. Hemen dalıyorum içeri. Nasılsa eğitim öğretim zamanı değil. Okulda sadece müdür bey var. Okul Müdürü Orhan Okur Beyi makamında kitap okurken görüyorum. Seviniyorum. Artık kitap okuyan birini görünce seviniyor bizim gibileri. Kitaplar hâlâ ölmemiş diye.
Orhan Okur Bey’e meramımı anlatıyorum. Kendisini tarihçi olması dolayısıyla bize ilçe ile ilgili bilgiler veriyor. Tabii siyah boyalı bir kupa ile de kahve ikram ediyor. Kendi fincanı ise Fenerbahçe logolu. Elbette yabancı birine bir takımı renkleri olan fincan ile kahve sunulmaz.
Müdür bey daha özel bilgileri Belediye Başkanı Hasan Peker Beyden alabileceğimizi söylüyor. Okumasına ara verip telefonla irtibat kuruyor. Ve nihayet başkanın bizi beklediği haberi geliyor ve ben Belediye’nin yolunu tutuyorum.
Hasan Peker Bey son derce samimi biri. Daha ilk görüşte iyi anlaşabileceğimi düşünüyorum. Yaklaşımları çok olumlu. Bana “Burada bir tanığınız mı var” diye soruyor. Öyle ya araba ile dört saatlik yok. Hayır cevabını verince “Niye geldin” diye soruyor. Ben de “Saraydüzü’nü görmeye geldim” diyorum. Seviniyor. Ve ilave ediyor “Saraydüzü’nü kimse görmeye gelmez ki…”
Aslında haklı. Sen yazın ortasında, denizin kenarından kalk, araba ile toplam dört saati aşkın yol git ve “Ben Saraydüzü’nü görmeye geldim” de. Ancak konuştukça anlıyor niyetimi. Anlatıyor ilçenin özelliklerini. Tabii hepsinin burada yazılma imkânı yok teknik olarak. Kitaba saklayacağız mecbur.
Yazının başlığında “Serhat ilçesi” diye bir ifade kullanmamın sebebi kendi ilinin haricinde iki ile daha komşu olması. Bir yanda Samsun’un Vezirköprü ilçesi, diğer yanda Çorum’un Osmancık ve Kargı ilçeleri komşuları. Boyabat ve Durağan’la ise aynı ilden komşu. Yani Sinop’un İç Anadolu’ya açılan kapısı. Boşuna serhat ilçesi demedik yani.
Şehirde çok gezemiyoruz. Vaktim sınırlı. Merkezdeki caminin yapılış hikâyesi ilginç. İlçenin ilk ismi “Kızıloğlan” olarak kalmış bir süre. Sonra Saraydüzü haline gelmiş. Araştırılırsa bulunacak bilgi. Yalnız edindiğim özel bir bilgiye göre Saraydüzü ismini aldıktan sonra ilk ismini kullananlara para cezası uygulanmış. Yeni ismi tez yerleşsin diye. Köylerinde bazı kelimeler ortak. “Asarcık” ile başlayan dört köy ismi var. Asarcık Camiliköyü, Asracık Hacıköy köyü, Asarcık Kayalı köyü ve Asarcık Kazaklı köyü…
Kısa süre de olsa çok memnun ayrıldığım bu küçük ilçe hakkında ileri zamanlarda yine yazmayı planladım. Bütün ilçe halkına kalbi muhabbetlerimi sunarım. Yardımlarından dolayı Belediye Başkanı Hasan Peker Bey ile Mehmet Akif Ersoy Anadolu Lisesi Müdürü Orhan Okur Beye kalbi teşekkürler.