Silivri’nin yerlileri, sonradan yerli (!) olmuş olanların, yabancıları karşı ittifakının adresi Silivrispor. Bu yıl kümeden düşerse, ilçe içersinde hangi kasırgalara yol açacağını hep beraber göreceğiz. Sözde yabancıya karşı kurulan ittifakın da, nasıl kumdan kale olduğunu yaşayarak deneyimleyeceğiz.
Bir ilçe düşünün. 1955 yılına kadar Tekirdağ Çorlu ilçesinin bir mahallesi. O zaman nufüsu 28 bin 588. İstanbul’un nüfusu ise 1 milyon 268 bin 771. İstanbul’un yüzde 2.3’ü.
Bugün ise İstanbul’un en büyük yüzölçümüne sahip 2. ilçesi.
171 bin nufüsu ile İstanbul’un 36. sırasında yer alan ilçesi. Nüfusuna göre İstanbul’un yüzde 1.35’i.
62 yılda İstanbul’un büyümesiyle doğru orantılı büyümemiş.
2000 yılında 44 bin 530 nufüsu var.
45 yılda iki katı bile büyümemiş. Bir anlamda kendi içinde büyümüş.
Ve 16 yılda kent 4 kat büyümüş.
Ve bu kentte yerli ve yabancı ayrımı yapılmasına rağmen.
2004 yılında Erzurumlu İnşaat Mühendisi Hüseyin Turan seçim kazanmış.
2019 yılında da aynı ayrım yaşanacak. Ancak, kimlerin kaybedeceğini hep beraber göreceğiz.
Tüm kasabalarda yaşanan
şeyler yaşanmıştı
Dünyanın en büyük metropol kentinde yerli-yabancı ayrımının en şiddetli yaşandığı ilçelerden biri de Silivri.
Siyasi hırslar…
Siyasi hesaplar…
İkbal beklentileri…
Yerlicilik ayakları…
Yerli-yabancı ayrımı, milli-gayri milli gibi…
Kente birkaç 10 yıl önce gelen kendisini yerli, asıl yerli olanlar tarafından yabancı, sonradan gelenler ise bu iki gurup tarafından yabancı görülüyor.
Ve iki gurup kendi arasında ayrışırken, sonradan Silivri’ye gelenlere karşı ittifak yapıyorlardı.
Tüm küçük kasabalarda yaşandığı gibi.
Kendisi davet etti, kendisi gönderdi
1957 yılında Silivri’ye profesyonel bir futbol takımı kazandırmak amacıyla kurulmuş…
1986-1987 yılında 2. lige çıkmış.
1993-94 sezonunda 3. ligden düşmüş.
2011-12 sezonda 3. lige çıkmış.
2012-13 sezonunu; 11 galibiyet, 8 beraberlik ve 15 mağlubiyetle toplam 41 puan toplayarak, 18 takımlı 2. grupta 13. olabilmiş.
2013-14 sezonunu; 14 galibiyet, 13 beraberlik ve 7 mağlubiyetle toplam 55 puan toplayarak ligi 6. bitirmiş.
2014-2015 sezonunu; 15 galibiyet, 8 beraberlik, 11 mağlubiyetle toplam 53 puan toplayarak ligi 5. bitirmiş.
2015-16 sezonunu; 13 galibiyet, 4 beraberlik, 19 mağlubiyetle toplam 43 puan toplayarak 19 takımlı ligi ancak 43 puanla bitirebilmiş.
Şampiyon olduğu 2016-17 sezonununda ise 16 galibiyet, 10 beraberlik ve 8 mağlubiyetle 58 puan toplayarak ligi 3. tamamlamış. Tokat Erbaasporu finallerde yenerek tarihinde 2. kez 2. lige yükselmiş.
Ve başarı bir yıllık yeni yönetim sayesinde elde edilmiş.
Yeni yönetimi de göreve Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar davet etmişti.
Anlayacağınız başkanlığı da teslim etmişti, başkanlığı da almıştı.
Veren de alan da oydu.
Kalko belediye başkanı adayı olur diye birleştiler!
Mektebim Okullarının Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Kalko bir yıllık başarının ardından, eski yerliler ve sonradan yerli olanlar(!) tarafından bir kumpasla kulüp başkanlığından uzaklaştırılmıştı.
Neden mi?
Çok küçük hesap, başkaları için çok büyük hesap.
2019 yerel seçimleri.
Belediye başkanlığı ve meclis üyeliği hesabı.
Ya Ümit Kalko belediye başkanı adayı olursa.
Yerli olanların ve sonradan yerli olanların iktidarları ve de beklentileri yani hayalleri bitebilirdi. Çünkü kendilerine güvenmedikleri için. Ayak oyunları ile iktidarlarını korudukları için…
Hangi siyasi partiden olduğuna bakılmaksızın büyük bir ittifakla, Kalko resmen kulüpten kovulmaktan beter edildi.
Silivrispor geldiği yere döner
Anlayacağınız az gelişmişliğin olduğu her yerde olduğu gibi başarı cezalandırıldı.
O gün bu ayak oyunları ve kumpaslar yapılırken yorumumu yapmıştım;
Silivrispor kümeden düşer.
****
Ve bugüne kadar yaptığı dört maçta aldığı sonuç ortada…
Yazın bir kenara, küçük hesaplar bu takımı ligden düşürecektir.
Ve bugünü hazırlayanlar bunun için asla hesap vermeyecekler.
Asıl sorumlu olan diyecek ki, aslolan kentin spor yapmasıdır.
Bir kentin kaynakları sadece futbol takımına akıtılamaz.
Kulubü yönetenler ise geçmişten borç devir aldık, kulüp batmıştı diyerek, asla sorumluluk üstlenmeyecekler.
Şampiyon yapanlar belediye başkanı olsalardı…
Halbuki şampiyonluk sonrasında başarı kime aitse kulüp onlara teslim edilmeliydi.
Ve iddiları kulübu 1. lige çıkarmaktı.
Başarılırsa Silivri başarı ile mutlu olmalıydı.
Başarısızlıkta ise zaten giderlerdi.
Ve yazın bir kenara Ümit Kalko’nun da belediye başkan adayı olması mümkün değildi.
Öyle bir takım şampiyon yapıldı diye kulüp başkanları belediye başkan adayı olsa ve kazansalardı, bugün Türkiye’yi şampiyon takımların kulüp başkanları yönetiyor olurdu.
****
Küçük hırslar, küçük hesaplar, kıskançlıklar, kendine güvensizlikler, kasaba siyaseti, dedikodular, egolar büyük bir başarının gölgelenmesine, başarının sahiplerinin de cezalandırılmasına neden olmuştur.
****
Bugün Silivri’yi ve kulübü yönetenlerin hırsları, egoları kaybetmeye mahkumdur.
Oyle olmaz mı diyorsunuz?
Kulüp 2. ligden düşer ise, sonra yaşanacakları hep beraber göreceğiz.
Bir kelebeğin kanat çırpmasının dünyanın bir başka yerinde kasırgalara neden olması gibi, Silivrispor Futbol Takımı’nın başarısızlığının hangi kasırgaları neden olacağını ligin sonunda göreceğiz.
Dün ve bugün konuşmayanların, yerli ve sonradan yerli olmuş olanların ittifakının da nasıl çatırdadığını ve birbirlerine nasıl laf yetiştirdiklerini de göreceğiz.
Son söz: Başarıya sahiplenemeyenler, başarısızlığı da sahiplen(e)mezler. Ve onlar kazanmış gibi gözükselerde asıl kaybedenlerdir.