(Şiir ve Sanat)
“Şiir bir hikâye değil sessiz bir şarkıdır.”
(Ahmet Haşim)
Sanatın kırık dalıdır şiir, beklide imkânları en kısır evladıdır.
Konu resim olsaydı çizgi, şekil ve renk ilişkilerinin kombinasyonundan ya da bireysel farklılıklarından bahsedebilir ve konu hakkında değişik fikirlere yer verebilirdim. Mesele kelimeler olduğunda kendimizi daha sade bir yapının ortasında buluyoruz. Renklerin, hareketin olmadığı bir dünyaya mecal anlatmaktır kelimelerin belini kırmak. Hecelerin kıyısında köşesinde sessiz bir parodi oynamaktır, dizelerde sökün eden yaratıcılık. Göze, gönle basmak has iştir şiirde.
Sanat yaratıcılığın ve hayal gücünün ifadesi olarak alınsa da bu konuda zaman dilimine yayılan farklı görüşler vardır. Bu görüşlerin farklılığı bize estetik algıdaki değişimleri göstermektedir.” Bunların birbiriyle uyumu ve ya oranı ne derece sağlıklı” sorusunun cevabı bizi ne kadar gerçek sanat olgusuna eriştirir, orası tartışılır. Çünkü sanat otorite kabul etmediği gibi her yaşanılan zaman diliminde sanat kriterlerine genelde günün popüler otoriteleri karar vermektedir. Bir sonraki zaman diliminde ise tüm kabuller değişip yerini daha farklı kabuller almaktadır. Yazık ki sanat, özellikle de şiir hiçbir zaman bu öncü otoriteden paçasını kurtaramamıştır.
Günümüzde, kimileri şiir içinde edebi sanatlarını ararken, kimileri sıradan, yalın cümleler içinde şiiri bulmak istemektedir. Bu farklılık ve farkın farkındalığı tamamen şiir sanatının bölümleri arasındaki ölçüsüz ve uzak ayrılıklardan ve kişisel tercihlerden ileri gelmektedir. Bunun en büyük dezavantajı; her tercih bir diğerini şiir olarak görmek istememesidir.
Diğer yandan şiir adına çekilen klipleri de unutmamak gerekir. En düz yazı bile görsel şov ve lirik bir okumayla çehresini tamamen değiştirmekte, gerçek sanat adına emek verilen şiirleri alaşağı etmektedir.
“Şiir bütün hususiyeti edasında olan bir söz sanatıdır.”
(Orhan Veli)
Genel bir bütünlük içinde küçük ayrıcalıklar ve evrensel sanat çerçevesinde önümüze düşen şiiri gerçekten duyumsamak ve ayırt edebilmek ciddi bir yetenek işidir. Zira evrensellik boyutunda sanatı ele almak iç denetimleri süreğen olmasını gerektirmekte ve sistemin izlenimlerini genel olarak değerlendirmeyi zorunlu kılmaktadır. Kullanılan söz sanatlarını bir bütün içinde ele almak gerektiği gibi türe göre izleklerine de hakim olmak gerekmektedir.
Dağılımın tümel çeşitliliği bizi, şiirde gerekli bir açılıma sürüklemektedir. Bu açılım kelime yükünden tutunda harflerin bireysel akustiğine ve şairin kaçınılmaz sosyal kabullerine kadar uzanmaktadır. Bu yelpazeye gerektiği gibi hâkim olamayanların şiir yazması ve ya gafleten yazdığının şiir olduğunun farkına varması imkânsızdır.
Sanat adına özgün ve sıra dışı olmak en çok tutunduğumuz dal olsa da bazen sıradan gibi görünen dizelerde bile sıra dışı duygu iniş çıkışlarını yakalamak mümkün olmakta ve en coşkulu şiirde bile estetik olguların yerlerde süründüğünü görebilmekteyiz.
Anlam yükü kelimeler, şairin gelişmesi için gereken bütün araçlardan: uygun yaşam alanı, duygu – durum bütünlüğü, sağlıklı ya da sağlıklıksız yüksek tempolu enerjiden, mutlak nasibini alması gerektiği gibi şiirin minimum sınırları da kesinlikle bu çerçeve olmalıdır.
Mükemmel bir dize tüm şiiri taşıyamayacağı gibi zamana dayanıklı asil bir şiirin içindeki kötü bir dize de şiirin ayaklarını yerden kesemez. Bayağılıktan uzak, dirençli bir şiir anonim olduğu kadar liderdir de. Liderler zamana asla yenilmezler.
“İşte budur” dediğimiz yapıt, asaletini, barındırdığı edebi sanatlardan alırken, içeriği ister beğenilsin ister beğenilmesin, tüm görsel, duyusal, derinlikli akustiği ve coşkusu ile en tepelerde, alır götürür okuru.
(Ne yapmak gerekiyor?)
Şair, şiirin kendi içindeki sınırlayıcı, engelleyici düşünce kalıplarının yerine güçlendirici, özgün, dirilimli hayal gücünü ortaya koyduğunda sanat olgusu bu yaratıcılık doğrultusunda sil baştan değişmeye başlayacaktır. Kalem, bu şekilde; doğuştan, doğal olarak gelen yeteneği sanat adına geliştirmek için, hakkı olan bolluğu yaşama imkânı tanımış olur kendisine.
Bilinmelidir ki edebi sanatın efendisidir şair.
Sanatın vicdanı varsa eğer bu vicdanın tüm zamanlara ödülüdür şiir.
Habibe Eyriboyun Ağaçdelen
*Düş Fanzin Sayı: 5 Kasım 2010