( Sündüs Arslan AKÇA / TOKAT- Eğitimci, Şair, Yazar)
Yozgat dediğimiz zaman aklımıza ‘’Yiğidin harman olduğu şehir’’ gelir. Türkiye’nin farklı illerinden gelen şairleri 13. kez şehrinde ağırlaması, şiire mihmandarlık etmesi ile sadece yiğidin değil, şiirin de harman olduğunu gösterdi Yozgat. Daha önce bu şehrimizin içinden geçmiştim fakat gezme fırsatımız olmamıştı. Sadece küçük şirin bir Anadolu şehri olarak kalmıştı hafızamda.
Bir de yıllar önce çalıştığımız köy her ne kadar Zile’ye bağlı olsa da Çekerek’e 10 km uzaklıktaydı. Daha çok Yozgat’ın bu ilçesi ile alışverişim olmuştu. Etkinlik 21 Haziran Cuma günü başlıyordu. Komşu il olduğumuz için sabahtan çıksak yeterli idi. Bu yolculukta şunu da öğrenmiş olduk. Tokat’tan Yozgat’a otobüs yoktu. Gidiş dönüşümüz de kendini yenileyememiş minibüslerle oldu. Biraz bunalmış olsak da çok şükür salimen vardık.
Yol boyu hatıralar benimleydi. Mesleğin 5. yılında bulunduğum Çekerek ilçesinden yıllar sonra tekrar geçmek nasip oldu. Acemiliklerim, daha bir yaşında kızımla ilgili yaşadığım zorluklar, içinde su olmayan lojmanım, dışarıda çamaşır için kurduğum kazan ve köyün dışında olan lojmanda yaşadığım korkularım… Karşılaştığımız zorluklar hayata karşı güçlendirmişti bizi.
Çokça kendimle ara ara yol arkadaşım olan, can kardeşim ve yine hem dernek hem de dergi işini birlikte yürüttüğümüz ve etkinliğe birlikte davet edildiğimiz Mahmut Hasgül’le muhabbet ede ede sonunda yolu nihayetlendirdik. Terminalde indiğimizde ilk şöyle bir etrafımıza baktık. Tam da Cuma saatiydi. Hemen bitişiğinde olan öğretmenevine geçtik. Neden mi bizden özellikle öğretmen kimliklerimiz istenince konaklayacağımız yerin öğretmenevi olduğunu düşündük galiba.
Ama yanılmışız bu sefer. Konaklama merkezimiz Üniversitenin uygulama oteliymiş.
Gidip yerleştikten sonra derneğe geçtik. Mihmandarlığımızı yapan dernek üyeleri ve Ahmet Sargın hocamız bizi karşıladı. Davetli şairler de gelmişti. Bir kısmıyla daha önceki şiir etkinliklerinde karşılaşmış ve tekrar şiirin gölgesi altında toplanmaktan mesrur olmuştuk.
Ardından kurum ziyaretleri yapıldı. İlk Yozgat Belediye Başkan Yardımcısı Ahmet Topuz, ardından Yozgat Valisi Kadir Çakır, daha sonra Yozgat Vali Yardımcısı Şükrü Çakır bir de İl dernekler Müdürü Hakkı Yurtlu’yu ziyaret ettik.
Hep savunmuşumdur. Bir şehri veya ülkeyi idare edenlerin sanatsal bir kimlikleri ve duruşları olmalıdır. Bu tür insanlar idare ettikleri şehre zarafet, naiflik katarlar. Yaptıkları her işte sanatsal bakışlarını hissedebilirsiniz. Vali Yardımcımız Şükrü Çakır ve kıymetli eşleri Nur hanım sanatın içinden gelen insanlardı. Bu nedenle sanatçıya yaklaşımları da çok farklıydı. Program boyunca yanımızda oldular. Dernekler Müdürümüz Hakkı Yurtlu’ da aynı hassasiyeti gösterenlerdendi. Bizden biriydiler. Rabbim sayılarını arttırsın diyelim biz de.
Program öncesi akşam yemeğine geçildi. Yemek kısımlarından bahsetmeyi doğru bulmasam da testi kebabının sunumundan bahsetmek gerektiğini düşünüyorum. Bir çekiç ve testi ile gelindi. Testinin ağzından az aşağıda hafif derinleştirilmiş bir iz. Ve çekiçle o izi takip ederek vuruyorsunuz döne döne. Sonra kendiliğinden o izden ayrılıyor üst bölüm. Biz bunu başarabildik mi? Hayır. Acemi olunca insan gider testinin ortasına tam göbeğe bir vurur ve testi ortadan çatlar. Program Hayrı İnal Konağı’nda yapıldı. Tarihi bir mekân, şiir ve musiki için en uygun yerdi. Gördüğümüz kadarıyla Yozgat tarihi mekân bakımından oldukça zengindi.
Konak; kanaviçe işlemeleriyle, sedirleri, ahşap basamakları ile alıp bizi çocukluğumuza götürdü. Beton duvarlar arasına sıkışmış ruhumuz ne de çok özlüyor ahşabın kokusunu.
Çamlık TV’nin de canlı olarak yayınladığı bu konakta davetli şairler ve misafirler, sunumunu Yozgatlı kalem Rıfat Çakır’ın yaptığı muhteşem sunumuyla şiir dolu bir akşam geçirdiler. Şiir, çay, ezgi ve muhabbet… Daha ne istenirdi ki… Ve yine çocukluğumuza götüren kavurga, çedene ikramı…
(Devamı yarın)