Şiir yazmayalım mı hoca… Senin de akılla kavgan var hoca… Yanlış olan, Kur’an’ın şiirle ve Peygamber’in de şairle özdeşleştirilmek istenmesi… İşte ayet: “Biz ona şiir öğretmedik, ona yakışmaz” buyrulur (Yasin/36: 69)
Senin akılla kavgan var hoca… Ve hadisle de kavgan var işte hadis-i şerif: “Şurası muhakkak ki beyanda sihir vardır, şurası da gerçek ki şiirde de hikmetler vardır.”( Ebu Davud, Edeb 95, (5011); Tirmizi, Edeb, 63, (2848)
“Peygamberimiz siyasetle ilgilendi” diye bir paylaşım yaptım sosyal medyada… İtirazlar itirazlar… Çünkü insanlarımızın hafızasında zamanımızın” kirli siyaseti” çağrışmıştı… Cahiliye devrinin kirli şiiri de “şiire bakışları etkilemiş….” İslam tarihinde… Şiir yazma deme hoca.
İmam-Hatip Okulu ikinci sınıftan beri şiir yazıyorum ve dindar kişilerce eleştiri alıyorum. Haksızlık bu… Şiire haksızlık… Ama bütüne hakim olmayan kişiler dini her konuda çarpıtıyorlar… Her konuda çarpık iddiaları İslam diye savunanlara rastlıyoruz…
Akılla kavgalı olanlardan bir kurtulsak… Bütüne hakim olmayanları susturan bir ezici kurula bir sahip olsak… Din işleri… Ne bir mezhebin tekeline verilsin… Nede bir cami imamının tekeline… Bütün İslam ülkelerinin katılımıyla oluşacak büyük bir kurulun ezici bir kurulun oluşturulması en büyük hizmet olacak…Bu işi bir vakıf bile gerçekleştire bilir… Hele bir devlet yükümlülüğüne alsa bu hizmeti… Çarpık iddialardan kurtulsak İslam adına… İlahi din adına… İhtilaflar bir bitse… Ağzı olan konuşmasa susturulsa… Veya itibar görmese…
Hoca sus senin akılla kavgan var… Hoca sus sen ilahi dinin bütününe hakim değilsin… Sus hoca sus sen, ilahi dinin amacını da bilmiyorsun… Ve hoca şiirin de akı var karası var… Şeytana esir olan şairler var… Nefs-i emmaresine esir şairler var… Yani şairlerinde akı var karası var… Esfel-i safilinde sanma her şairi… Hz. Peygamber, Hassan b. Sabit’e “Hicvet Kureyş’in müşriklerini. Cebrail seninle beraberdir.” dedi( Buhari, Edeb 91, Bed’u’l-Halk 6, Megazi 30; Muslim, Fezailu’s-Sahabe 153, (2486)
Değirmen Sokak Değirmen
Değirmen Sokak değirmen
Ah Değirmen sokak, değirmen…
Bu sokak ömrüde öğütür gönlü de…
Elinde içki şişeleri dolaşan insanların
Aklında dünyaya kulluk…
Umrunda mı Afrikadaki yoksulluk…
Yüreğimi yakan türküleri unutturdu
Zaten masallar yoktu çocukluk soframda
Merhaba ol bana değirmen sokak
Son bahar bahçesindeki son çiçek gibi
Belki bu sabah ömrümün son sabahı…
Görmedi acılarımı eğikti boynum
Pazarda alınıp satılan köle gibi
Yıllar yılı gözünüzün önündeydim o görmediğiniz kişi bendim
Öğretilmemişti henüz “Rüya Tabirleri”
Adını bile unutacağım onun
Sorulmadı annemin ne zaman öldüğü
Kızımın ne zaman doğduğu
Beş kuruşsuz kaldığımı gizledim hep
Korkup alay edilmekten
Gece yarısı bir kadının şehvetli kahkahası
Kapanır mı görkemli günah yarası…
Ne işim var şehir sende
Değirmen sokağın öğütür yorgun uykusuz kalbimi
Kadınların ağlatır
Bu sokakta işim ne
Üç yavrulu ana köpek açlık korkusu eker gözlerime
Kirli bir dertsin kirli rüzgârın ey şehir
Denizin rüzğarın senin olsun
Denize koşan maviliğini öğüttün
Bu yayla buğdayını öğüttün
Sorsaydım buluta neden ağladığını ağlayanın yok derdi
Çekilir şey mi bu sokağın derdi
İçkiler içilir ilerde durur bir kedi verilirse yerdi
Yağmurlar yağsa da insanının kirinin çıkmadığı yerdi…
Bu sokakta ne işim var
Ne işim var şehir sende
Bir beddua aldım mı ki anne
Ne işim vardı ki benim şehirde
Anne “paran pulun yoksa…”
Şehir zehir derdin sen
Şimdi çok zehirli sokakları var eski mü’min şehirlerin bile
Kötü niyetli sokakları var artık
Eski mü’min bu şehir bile bir “Değirmen sokakta” öğütüyor işte beni
Sanmışım balığın karnındayım bir yunusum ben de
Ne şans be bendeki
Ne işim var benim şehirde
Ve şunu anladım
Kalp ağrılarım varsa
Neye yarardı şehir…
Gönlüme bir nefes aldırmaz ki şehir
Bu mısırda öleceğim bir zindanında
Yazı böyle
Ne şans be bendeki
Neden geldim ki sana
Bu zalim sokaklar senin mi tarihi mü’min şehir
Şehirler köylüye hor bakar
Ne işim var şehir sende
Dinlemedim neden annemi
Bu ibrahim gönle ateş oldu işte bu şehir
Lakin yanıyorum
İbrahimin ateşinde şefkat
Ne şans bendeki be
Ne yusufum ne ibrahim bir suçluyum ben
Bülbül gül bahçelerinde karga sende öter
Ne işim var şehir sende
Gemici attı gemisinden denizin tuzuna
Sanmıştım balığın karnısın bir Yunusum ben de sende ey şehir
“Şehir de zehir” inandım artık anne
Kötü niyetlidir zelihaları
Bir beddua almış mıyım ki anne
Denizin tuzuna gemicinin attığı yunus muyum ben…
Sanmıştım balığın karnısın bir Yunusum ben de
Tepeden bakar köylüye insanı
Neden geldim ki şehre anne
Hüzün peşimde benim ne farkeder ha köy ha şehir
Ben bir zehirden diğerine koştum
Köyden şehire değil
Gavurluğu tattım bu tarihte mü’min şehrin Değirmen sokağı çok zalim
Öğütülüyorum bu şehirde
Zeliha’nın iftirasıyla zindanlarda Yusuf’un anne
Ve zindanları öldürücü
Ne işim var benim şehirlerde Yakup
Pembe rüya göstermez şehirler köylüye
Ne işim var şehir sende
Yeşil başaklı tarla gibisin bana ey köyüm
Senin ellerinden niye kaçtım ki köyüm
Bir buğday tanesinden farkı ne insanın şehirlerde
Tarlasından kaldırıma düşen bir taneyim
Farkım yok bu şehirde
Değirmende un olan buğdaydan
Sanmıştım seni balığın karnısın bir yunusum ben de
Ne şans be bendeki
Ne işim var benim bu şehirde
Öğütülüyorum bir değirmen sokakta
Yalan üstüne yalan fısıldar kulağıma
Ne işim var şehirde benim
Ne işim vardı ki benim şehirlerde
Öğütülüyor mutluluğu insanların şehirlerde
Şehirler cimri
Hani kuşları
Hani uçurtmaları
Gönülleri gülleri gül sevgileri öğütülüyor
Kim koymuş bu sokağın adını
Tam on ikiden vurmuş…
Şeytandan ustaca piyon olarak kullanıyor kadını bana bu sokak
Ahlakımın da öğütücüsü bu sokak
Değirmen sokağın dişleri var
Fareleri var ömrü yiyen
Gönlü alnı yiyen…
Ne şans benim ki
Ne işim var benim şehirde
“Şehir zehir” dedi dinlemedim annemi
Şehirdeyim değirmen sokağın karnındayım
O kocaman balığın
Yunus değil adı masum değil bu balık tekin değil
Bu balıkta şefkat yok
Ne şans ama bendeki
Ne işim vardı benim şehirde
“Şehir zehir” derdin annem
imrenilecek halim yok bu şehirde
Bu büyük öğütücüde
Arsızlı hırsızlı sokakları var bu şehrin
Dualarını esirgeme anne
“Şehir zehir” dir annem
Yıllar yılı bu şehirdeyim
Sanki beni hırsla boğmak isteyen nehirdeyim
Her emelini boşa çıkarır şehirler köylünün
Ne işim olur benim şehirde
“Şehir zehir” derdin annem
Gönlümdeki ışığa da düşmanmış bu şehir
Gönlüme damlıyor zehir…
Gönlüme de sabrıma da düşman bu sokağı
Ne şans bendeki
Değirmendir sokakları şehrin
Ey Değirmen sokak
Güneşe bile ters döndürdün
Suya ekmeğe muhtaç etmemekle öğünmeye hakkın yok senin
Ne işim vardı benim şehirde
Öğütmedesin hep gönlümü Değirmen sokak
Işığımı etimi kemiğimi direncimi gençliğimi öğüttün
Çok hırslısın gönlümü öğütmede değirmen sokak
Nedense en çok da gönlümü öğütmede
Ne işim vardı benim şehir sende
Zehrin zehir
Güneşin bile cimri
“Şehir zehir” derdi annem
Mü’min yüzünü de göster bana mü’min şehir
Bana görülen gavur yüzün oldu
Sende zaman hep mi zehir…
Bir köylüyü tanıma ustasısın
Belli
Tilkinin tavuğu tanıdığı kadar zifiri karanlıkta bile
Verdiğin acı ve çile
Geldi artık şehirden kaçma zamanı
Sokak değirmen
Şehir değirmen
Ve gamla doldursun mu
Ahir zaman insanı
Dinlemedim annemi neden
Köyüm yeşil başağımdı…
Tarihte kalmış baharın şehir
Zehirsin zehir…
Hamdi Oruç