Şu ayarda bir halk ve hece şiiri yazılamıyorsa mesela kimse boşuna uğraşmasın ben en güzel en iddialı ölçülü şiiri yazacağım diye.
Şiir masa başında ve bilgisayar tepesinde kukumav kuşu gibi oturup günlerce uyaklı kelime biriktirerek yazılmıyor bence, bir an duygu yoğunluğu yaşanıyor, şairin söz dağarcığında yaşanmışlıklarla biriken ses, hece, kelime kendi geliyor dile. O anda yazdın yazdın yazmadın uçupppp gidiyor, hece uyumu için çok ıkınıp sıkınılmış hece şiirini de sayıklama gibi uydurulmuş imgelerle dolu serbest şiiri de hazzetmiyorum, bu da benim şiir yazma anlayışım.
Ha derseniz ki sizin yazdıklarınızı da biz hazzetmiyoruz baş göz üstüne, okumazsınız olur biter.
Sen yoluna ben yoluma, hayatın her günü ve anı şiir biz de böyle yaşar ve yazarız.
“Şu kışlanın kapısına mail oldum yapısına
Telli kurban bağlayayım asker yârin kapısına
Yüce dağlar olmasaydı laleleri solmasaydı
Ölüm Allah’ın emri de şu ayrılık olmasaydı
Karlı dağlar olmasaydı laleleri solmasaydı”
Şükran Uçkaç Yargı Sazsızozan