Aç insanı doyurursun,
Cahil insanı okutursun,
Fukara insanı giydirip elinden tutarsın
Ama insan sevgisizse ne ile doyurursan doyur… Onlar, doğuran EVREN ANAYA ve çoğaltan HAYATA karşı… AÇ GÖZLÜ BENCİL EVLATLARDIR adeta…. Aç doyunca kuş sütü sofralara otursa, cahil çift dallı diplomaları alsa, fukara parayı bulup incili ipek çarşaflarda da uyusa yine yetmez… Ruhu sevgisiz ise merhametsiz ise empatisiz ise artık sadece sahip olma hırsıyla nefes alır, 4 ve sahip oldukça da herseyi elde eder etmez değersizleştirip… Hayatın tüm somut görselliğini ve güzelliğini sadece kendi tarafına yontarak doymaya çalışır… Çünkü hala RUHU AÇTIR … Bu açlığın sebebini bilmez ve dahası bu açlığın yarattığı mutsuzluğun kaynağını da kendinde aramayı hiç akıl edemez. Hayatın görünen somut tarafı olan ve yenerek sadece bedeni doyuran ELMA iken…
Hayatın devamlılığını sağlayan ise gözle görünmeyen soyut tarafıdır… Hayatın devamlılığını sağlayan ise… Ruhu doyuran sevginin… Davranışlarla inşaa bulmuş halidir sadece… Ruhu doyuran SEVGİ ise… Elma çekirdeğini toprağa ekip… Elma ağacı oluşuna kadar katkı sunan ve büyüyen ağacın elmalarını başkaları ile paylaşan İNSAN eylemselliğin… Minicik bir çekirdekten kocaman elma ağacına dönüşmüş halidir…
Yani insan kuş sütüyle doyar…. incili ipekli carşaflarda yatar hedonizmin doruklarında gezer… Ama yine mutsuzdur… Haz vardır ama bebek kokusunda bir huzuru yoktur… Oysa ruh ne kuş sütüyle… Ne alınan diplomalarla…. Ne okunan kitaplarla ne de incili ipek çarsaflarla doyar…. Ruhları sevgiye aç olanlar… Hayata illet olup…. yazık ki yine sadece hayata zilleti mayalarlar. Ruhları sevgiye aç olanlar…. Severek incitmemenin mayasını değil… Acıtan… inciten… Ağlatan… Mutsuz eden insan mayasını….. Ne verirsen onu ÇOĞALTAN HAYATA çalıp giderler. “İnsanların canını acıtıp….
Üzerine kendi mutluluklarınızı inşa edemezsiniz”… Diyen evren ANANIN yasalarından bihaber olduklarından da…. Sadece bedenlerini saran…. İncili ipek çarşafların içinde de olsa yazık ki ruhları aç bedbaht bir şekilde de ölürler …………..NİL