Gün/aydın dostlarım…
Yasamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme…
Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben…
SEVMEK BÖYLE BİR ŞEY
Zaman bizleri kovaladı an be an___ düş yolunda kesişti can ve can___ gözden yüreğe süzülüp akan___ buz kesik bedene ne güzel bir kan___ eleğimde taşıdığım sevdaydı vatan toprağına damlayan___ boşuna değildi üşüyen omzuma elini attığın an___ boşuna değildi yüreğime kattığın sıcak merhaban___ bu yüzdendir ki seher vaktinde ilk duam___ bize, size ve sana, sonrası bana___ güzellikler katsın yeni doğan Şems her birinizin sabahına…
Kalkmalı, balkona çıkmalıyım nefes almak için, gecenin sıkan, bunaltan havasına inat, İzmir’i koklamalıyım. İyot kokusuyla dolu şehrimin havası ciğerlerime dolmalı, ilerden yankılanan serçelerin, güvercinlerin sesleri umut olmalı bana.
Kocayıp dursam da her bir günde, bana bakan lal gözler önünde, seni sende, bu ömürde, senli yaşadım her günümde, ne Leyla ne Mecnun bu aşkın tarifine yetecek, her bir köşesinde bir ömür tüketilecek, güzeller güzeli bir şehir, huzur ile ölünecek, nasipse toprağına gömülecek, ömrümü yazdığım, dostlarıma sevgi verdiğim, vefayla baktığım şehir, her kelamda her demde şirin, güzel bir şehirsin güzeller güzeli Egenin incisi İZMİR…
İşte sevmek böyle bir şey… önce yaşamını idame ettirdiğin evinde, sokağında, semtinde ve şehrinde. Bu sevgi göle atılan taşın yaratığı dalgalar gibi yayılıp tüm Vatan toprağını saracaktır…
Eğer böyle düşünebiliyorsak yaşadığımız çevremizde, kendi içinde bulunduğumuz durum önemini kaybediyor. O anki şartların iyi, kötü ya da zorlayıcı olup olmamasına aldırış etmeden; karşımızdaki kişileri ve nesneleri yüceltebiliyorsak; sevginin bir adım ötesindeyiz demektir artık.
Önce ‘ben’ demeden, onun için yüreğimiz çarpıyorsa ve o vefayı kararlı bir şekilde koruyorsak bravo bizlere.
Evet… kendimizden veriyoruz. Belki zamanımızdan, belki enerjimizden, belki birikimlerimizden. Ama içinde öyle yoğun bir sevgi var ki, her şeye bedel.
Kendimizi yıpratmıyoruz. Üstelik biz kullandıkça eksilmiyor, fazlasıyla dolduruluyor yeri.
En önemlisi sevgimizi verirken karşımızdakine batmıyor, o hassas ruhunu incitmiyor. Kafasında soru işaretleri bırakmıyor. Tam tersi kendisini mutlu ve güvende hissediyor. Bir zarar görmeyeceğini biliyor çünkü. İçi rahat. Yarı yolda kalma endişesinden uzak. Çok sevildiğinden, düşünüldüğünden emin. Yapılan her ne ise sonradan yüzüne vurulmayacağını, bu anlamda üzülmeyeceğini biliyor.
Ve alabildiğine özgür…
Ne güzeldir bu duyguyla çevremizdekileri sarıp kucaklamak.
Kendisine olan sevgisinden emin; başkalarını ve iyiliklerini düşünmek.
BEN’den öte BİZ diyebilmek.
Dileklerimizi yürekten isterken, ‘Sadece ben’ demeden hepimiz için isteyebilmek.
Tüm bunları düşünebiliyorsak; iyi insan olmanın o ışıltısı bol yolundayız artık dostlar. Ha gayret bir adım kaldı- verilen sevgiye, sevgiyle sarılmaya..
Evet! bu gün bana umut olmalı. Ben, bugün en güzel serüvenimi yaşamalıyım, el değmemiş bir şey olmalı hayatımda… Kuraklığımın can suyu olmalı dostlar bana ve samimiyetime eşlik etmeliler, gözlerindeki güneş ile hayatımın en hoş gülüşü yerleşmeli yüzüme.
Bir günaydın her sabah güne başlarken, bir gülümsenin yanında ne kadarda güzel gidiyor değil mi? Tıpkı sıcak bir simitin yanında olması gereken bir bardak çay gibi, ya da sesini özlediğin bir dostla o simiti paylaşmak gibi.
Ne duruyorsunuz paylaşalım o zaman içine sevgi doldurduğumuz “GÜN/AYDINI…”
E işte gördünüz her gecenin bir sabahı vardır. Bir sabaha daha kavuştuk hep birlikte sevdiklerimizle.
Karanlığa küsmeyip, sabırla sabahı bekleyenlere selam olsun…
Sevgiyle, sevdiklerinizle tüm kirlenmişliklerden uzak, mutlu gülen bir yüzle, sevin, sevilin, hayat sevince güzel ve diyelim her bir cümleye; atalarımızdan emanet aldığımız bu Vatanın sahipleri yalnızca bu Vatanı karşılıksız seve bilenlerdir… Mutlu ve umutlu, acısız, gözyaşsız günler dilerim. Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbet olsun… Hoş kalın, hoşça kalın, sevgiyle hep dostça kalın, bir yerlerde bir gün görüşmek ümidiyle…
#öskurşun#