İnsan bir sevginin varlığını yüreğinde hissetmeli ki hayatının bir anlamı olsun, hayatı değişsin. Sevginin gücüyle amacı, hayata ve her şeye bakış açısı değişir. Kıpır kıpır içine sığmayan bir yürek taşır. Saatler, aylar, yıllar birini kovalar. Bazen ağır adımlarla bazen de yarış atının şahlanması gibidir. Yetişemez hızına. Her bir dakikanın anlamı değişir, farklılaşır. Renk katar umutlarına.
Gözleri farklı görür dünyayı. Her sabah ayrı uyanır güneşe. Ruhunun derinliklerinde gizlenmiş korkuları yavaş yavaş gün yüzüne çıksa da acıtmaz canını. Yakmaz eskisi kadar. Sevgi zırhını giymiş umut kılıcını kuşanmıştır yüreği. Hazırdır savaşına. Bu defa kaybetmek yok. Kazanacağım der. Zırhına sığınır. Yaslanır sevdiğine. Titremez elleri uzanırken aşkının ellerine. Bırakır kendini gökkuşağının ahengine. Uçmayı da öğrenmiştir yerden kesilen ayakları. Adeta süzülüyor gökyüzünde martılar gibi.
Yoluna çıksa da hüzün bulutları engel olamaz yüreğindeki sevincine. Yenilen mantığı bile sessizce izler kalbin zaferini. Kutlamalara dayanamaz o da katılır.
Sevgi yalnızca kadının erkeğe erkeğinde kadına sevgisiyle sınırlı değildir. Sevgi çok geniş kavramlıdır. Her insanın yüreğinde bir sevgi vardır. Çocuk sevgisi, çiçek, böcek, doğa sevgisi gibi… Sevgiler yer alır yüreklerde. Kişiden kişiye değişir sevginin çeşitleri ve değeri.
Ve biliyoruz ki; insanlar gördüğünü bildiğini yapar. Yetiştirildiği şekilde yaşamını sürdürür. Aile nasıl yetiştirdi ve yaşam tarzı, nasıl sevgi saygı verdiyse çocuk öyle büyür. Anne ve babadan gördüklerini yapar. Sevgiyle yetiştirildiyse sevgi doludur. İtiş kakışla, kavgalar arasında yetiştiyse öyle de karakter sergiler.
Tabiatı çok severim. Çocukları, hayvanları… Yunus Emre ne güzel söylemiş” Yaratılanı Sev Yaratandan Ötürü.” Her şeyden önce insanın bir şeylere sevgi duyabilmesi için kendisiyle barışık olmalıdır. Kendini de sevebilmelidir. Eksikleriyle, yanlışlarıyla, doğrularıyla. Tabiî ki bu kapris, kibir bencillik derecesinde olmayacak. Karşısındaki hiçbir varlığı küçümsemeyecek. Kendini her şeyden üstün görmeyecek. Bunlar insan olabilmenin değerleridir. Bencil olmadan kimseyi kırmadan zarar vermeden sevecek. Sevgisini besleyip büyütecek. Sevdiklerini incitmeden koruyacak. Yeri gelecek kıskanacak aşırıya kaçmadan. Yüreğinde beslediği sevgisini içinde gizleyebildiği gibi göstermesini de bilecek sevdiklerine.
Sevmek insanı hayata bağlar. Güçlendirir. Ne yazık ki günümüzde ya sevgi cimrisi olduk ya da en fazla tükettiğimiz harcadığımız değer oldu sevgi. Elimizde kalan sevgimizi yeri geliyor gözümüzü kırpmadan bitiriyor harcıyoruz. Ya da sevdiklerimize kendimizi yeterince ifade edemiyor sevgimiz yanlış yollarla gösteriyoruz.
Dikkat ederseniz sevginin gücünü en iyi hissedenler çocuklar ve hayvanlardır. Kimin gerçekten sevdiğini kimin yapmacık davrandığını en iyi onlar hissedip anlıyorlar. Sahte gülücükleri, sevgileri hissedip kendilerini kaçırıyorlar.
“Adam deniz kenarında boğulmak üzere olan akrebi kurtarmak için elini uzatır. Fakat akrep adamın elini ısırır. Bu olay birkaç defa tekrarlanır. En sonunda akrep pes eder ve adamın eline tutunur. Adam akrebi alın bir kenara bırakır. Hayatını kurtarır.
Diğer taraftan duran birin dikkatini çeker. Ve adama sorar.
-neden akrebe elini uzatıyorsun. Her uzatışında akrep elini ısırıyor. Sen pes etmeden kaç defa elini ısırdığı halde akrebe elini uzattın ve en sonunda kurtardın der.
-adam akrebin doğasında bu var. İnsanın doğasında ise sevgi var.
-Eğer ben akrebi bıraksaydım benim doğamdaki sevginin ne anlamı kalırdı.
-iyiliğe iyilik her kişinin karıdır. Kötülüğe iyilik er kişinin karıdır. Önemli olan affetmek ve sevmektir. Bunu her insan başaramaz.
Öyleyse doğamızda olan sevgiyi hunharca harcayıp tüketmeyelim. Ve sevdiklerimize değer verdiklerimize sevgi cimrisi olmayalım. Hayat çok kısa. Dargınlıklara, kırgınlıklara harcayacak vaktimiz yoktur.
Sevgiyi içimde öldürmek,
Kolay mı sanıyorsun.
Umutlarımı bağladığım
Dilek ağacımı buduyorsun.
Sevgi cimrisi olmasın yüreğin
Kurumasın çöl toprakları gibi
Yakmasın vicdanını sonradan
Çabuk harcadığın sevgilerin.
nevin kılıç