Hiranur dağına nur indi. Efendimiz görevlendirildi, müşrik bir toplum tek tanrıya inanmaya çağırılacaktı… Ve çağrıldı…. Bilaller, yasirler gördük… O günler tekrar gelmiş gibi. Dünyada Müslümanlar sahipsizler…
Yine kötü günlere kaldık, İslam düşmanları galip geldi, yenildik… Hicret kapıları da kapalı…
Dünya Müslümanların bir çok zaferine şahit, ve İslamın son ordusu Türkler oldu… Türklerin yalnız bırakılması ile Müslümanlar dünyada sahipsiz kaldılar… Akan kana bakın Müslüman kanı… Sofrasında ekmek olmayanlara bakın. Ekmek parası için Hristiyan ülkelerinin kapısına gidenlere bakın… Müslümanları göreceksiniz…
Bir şiirimde “Ebu Talipsiz Şimdi Dünya” demişim…
“İslamiyet güneş gibidir, üflemekle sönmez. Gündüz gibidir, göz yummakla gece olmaz. Gözünü kapayan yalnız kendine gece yapar.” der, Said Nursi
İslam Allah’ın dinidir. Hz. Adem’den beri şirk zaman zaman galebe çalsa da peygamberler insanlığı şirkten kurtardı. Evet İslam güneştir… Bitmez sansak da gece biter ufukta güneş yine görülür…
“İslamiyeti öyle diri yaşa ki, seni öldürmeye gelen sende dirilsin!” der, Sezai Karakoç. Bu yiğitliği göster, nefse karşı bu yiğitliği göstere bilirsek, görevimizi yaptık demektir. Tek görevimiz bu.
“Eğer Allah seni, herhangi bir Müslümanı sevmekle rızıklandırırsa, sen bunun elden gitmesini önlemek için çok çaba göster! “der, Hz. Ömer. İslamın güneşi olanları sev, yıldız olanları sev, gönlüne kandil olanları bile sev… Sev ki,İslamı “diri yaşa…” Sevgin ölmüşse dirilemezsin…
“Müslüman, çağın gözüyle İslam’a bakmaz, İslam’ın gözüyle çağa bakar.” denilmiş çünkü değişmeye muhtaçtır her çağ… Arif kişiye muhtaçtır. Ustaya muhtaçtır… Zulme kaymıştır…
Çağın zehrini gör ve dünya hayatının zehrini gör… Dünya hayatı üstü şekerle kaplanmış bir zehirdir, o zehri mümin görür.” denilmiş
İslam’ın Gözü nedir… Arif gözüdür yani esmanın tecellisine ters düşmemektir… Yani Allah’a ters düşmemektir… yani marifetullaha ters düşmemektir… Marifetullah sahibi, arif kişi çağı değiştirecek kişidir. Her çağın marifetullaha ters yanları vardır…
Ebu talipsiz şimdi dünya
Öyle yalnızım ki
Ve Ebu talipsiz şimdi dünya
Ebu talipsiz yine dünya
Ey hicret kapın nerede
Ağlayalım halimize
Ebu talipsiz şimdi dünya
Yine vicdansız dünya
Yüreğim yasta
Ebu talipsiz şimdi dünya
Kardeş ülkelerde yıkımlar ve savaşlar
Meydanlarda tek dişi kalmış canavarlar
Ve Ebu talipsiz şimdi dünya
Yine kutlu dava öksüz …
Azdı yine soysuz
Kardeş ülkelerde yıkımlar ve savaşlar
İki cihan güneşi efendim
Adını öğrettiğinde annem
Küçük bir çocuktum henüz
Bir ışıktın içimde
Gül yüzünle
Bir ışık vardı dudaklarımda
Adın dilimde
Bir güneşsin içimde şimdi
Candan öte hep
Yer yüzüne rahmet indi
Can Muhammet seninle
Yıkıldı karanlığın surları
Nur Muhammet seninle
Güzel ahlak verildi sana
Rabbin terbiyecin
Kur’an verildi sana
Musa’nın asası verildi sana
Ah Ebu talipsiz şimdi dünya
Ve yine kutlu dava öksüz efendim
Ahir zaman mı ne
Sağımda-solumda gafiller
Bir zamandayım sis duman
Akıllar hasta
Vicdanlar hasta
Yüreğim yasta yine
Hüzünlü şimdi feza
Güle gülmek yasaklandı diye
Bülbüllerin figanı var
Balçıkla sıvanan şimdi güneş
Gün günü aratıyor efendim
Yüreğim yasta
Seherlerde namaz kıldım
Adını andım
Susmadım vurulurken bir gülün boynu
Ya günahlarım
Günahlarım çok
Sıra sıra dağlar gibi
Hangisini sayayım
Ümmetinin günahkarları arasında say beni
Ebu talipsiz şimdi dünya
Şimdi kutlu dava öksüz efendim
Yüreğim yasta
Ümmetin halini sorma efendim
Gaflette ümmetin
Kimi namaz kılmaz
Kiminin haramdan yok korkusu
Vicdanı kararmış kırılmış ölçeği
Bir de güneşi balçıkla sıvayanlar
Bu güneşi balçıkla sıvayanlar
Bulur mu bir gün gerçeği
Ebu talipsiz şimdi dünya
Şimdi kutlu dava öksüz efendim
Yüreğim yasta hep