İnsan başta olmak üzere hayvanlar bedensel faaliyetleri ile sürekli yenilenirler. Maddesel yapısı toprak olduğu için yine topraktaki mineralleri içeren besinleri alır, verir. Ölünceye kadar devam eder bu.
Beden; ağız yoluyla aldığı besini farklı yollarla dışa atar.
Ama ya beyinsel ve kalp faaliyetleri ile oluşan düşünce dünyası?
Bu ise konuşmayla yani sözlerle veya yazıyla aktarılır. Bununla birlikte el kol göz bedenle eylemsel olarak dışa vurulur.
Yani; Düşüncenin dışa vurumu ise sözlerle yazılarla, eylemlerle olur.
Bu ise sevgi, saygı veya kin, nefret, öfke, kızgınlık şeklinde yansır.
TV'de insan; beden dili ve sözleri ile yansıtılır. Fotoğraflarda da öyle. Ama ya yazılar!
Orada ise kullanılan sözcükler oluşturulan cümlelerde niyet, amaç, kanaat, bakış, yaklaşım yansır.
Çevremize bakalım: insanlar ya neşeli ya somurtkan ya da öfkelidir.
Peki ama neden?
Sevgiyi mi karıştırıyoruz, saygılı olmayı mı beceremiyoruz? Tabi bu kişinin inancına, bakışına, kabullerine bağlı olarak değişir.
Ama bir gerçek vardır ki, o da, ortak değerlerin yitirilmesi, parçalanması gerçeğidir.
Hayaller, gerçekler arasında gidip gelen insan, karmaşık düşüncelerini netleştirebildiği ölçüde sakinleşir. Çoğu kez de bir başkasının etkisi, yönlendirmesi ile sakinleşemez.
Kişiliği gelişememiş insanda tutarsızlık, yalpalama, kaçınılmazdır.
Kullanılan istismar edilen insan tipi bu şekilde ortaya çıkar.
Bu nedenle de insanların çoğunluğunun bilinçlenmesi eğmen kişi, grup veya güçlerce istenemez. İstenmez çünkü bilinçlenen insan sorgular. Sorgulayıcı insanın güdülmesi, kullanılması yönlendirilmesi de o o oranda zordur.
Bu nedenle de sevgi ve saygı anahtar sözcükleri kullanılır.
Sevgiyi ve saygıyı odaklamak için kavramlar üretilir.
Neye sevinmeli neye saygı duyulmalı.
Sevilen ve saygı duyulana insanın yönelmesi doğası gereğidir
Bu ise ya bilinçli yani akıl bilimle olur ya da mutlak kabul ve inançla.
O nedenledir ki tarih boyuna kitlelerin cahil bırakılması doğmalara tapınması sağlanmak istenmiştir
Sevgi ve Saygı sözcüklerini her insan kullanır. Kullanır ama bu sözcükler ne anlama gelir? Herkes farklı anlar farklı açıklar.
Kimisi Saygıdan önce sevgi gelir, der.
Kimisi Saygı, sevgi ile karşılaştırılamaz…
Kimisi Saygı ve sevgi aynı şey der.
Sevgi bir ilişki değildir.
Sevgi; insanoğlunun bildiği değil bilmediği, ulaşamadığı sevgidir.
Ben değil, Biz diyen, varoluşun sevgisidir.
Sevgi bir varoluş durumudur ve bir başkasıyla hiçbir ilgisi yoktur… İnsan sevmez, insan sevgi olur. Ve tabii insan sevgi olduğu zaman sever de. Ama bu bir sonuçtur, bir yan üründür, kaynak değil. Kaynak, insanın sevgi olmasıdır.
Saygı değişkendir.
Saygı, sonradan kazanılan ve birisine gösterilen, gerçek olabileceği gibi sahte de olabilen bir duygudur. Bu neden le de her an değişebilecek ve güven duyulmayacak bir duygudur.
Saygı, silahı belinde gezenler için de geçerlidir. İnsanları korkutarak, nice düğme ilikletirler ama o silah belden düştüğünde, saygı da biter.
Her insanın bir tahtı vardır. Kiminin tahtı iş yerinde, kiminin ki karanlık dünyada, kiminin ki ise gönüllerde.
En köklü olanı ve saygıya değer olanı gönüllerde olandır. Gönül tahtları kolay sarsılmaz, nankörlüğe uğramaz, zamana yenilmez.
Sevelim sevilelim, saygı duyalım saygı duyulalım. Dünya geçici.
Günün Sözü: Saygı öğrenilir. Sevgi ise öğrenilmez, sevgi olunur.