Şehitlik: Kahramanın ölümü değil, ölümün kahramanlığıdır. Vatan, din, bayrak, millet uğruna, Allah yolunda ölen kişidir. Halk arasında Şehitlere büyük önem verilir. Şehitlik Allah katında çok değerlidir; peygamberlikten sonraki en yüksek mertebedir. Onlar kutsal değerler için canlarını, mallarını feda etmişler, cennet karşılığında canlarını ve mallarını vermişlerdir. Atalarımız şehitliğin ne kadar yüksek bir mevki olduğunu bildikleri için vatan savunmasına seve seve katılmışlar, “ ölürsem şehit olurum, kalırsam gazi” inancıyla canla başla mücadele etmişlerdir. Bizler de bu vatan için gece gündüz demeden çalışmalı, gayret etmeli, elimizden gelen bütün fedakârlıkları yapmalıyız.
Şehitlik dini bir kavramdır, Allah Teâlâ’nın; din, vatan, kutsal uğruna canını feda eden kişilere verdiği en yüksek manevi rütbedir. Bu rütbe can, mukaddesat, karşılığında alınmış her kişiye değil, er kişiye verilen peygamberlikten sonraki en yüksek rütbedir. Dinimize göre şehitler cennetle müjdelenmişlerdir. “Şehitlerin, kul hakkı dışındaki bütün günahlarının bağışlanacağını” Peygamber Efendimiz (s.a.s) müjdelemiştir.
Yüce Rabbimiz, şehitlere “ölüler” demememizi istemektedir. Bu konuda Bakara suresinin 154. ayetinde şöyle buyurmaktadır: “Allah yolunda öldürülenlere ‘ölüler’ demeyiniz. Zira onlar diridirler, fakat siz farkında değilsiniz.”
Şehitlik; sadece askerlikte olmaz, bu vatanı savunmak, korumak, kollamak için asker, emniyet, sivil, çoluk çocuk, dede, nine fark etmez herkesin üzerine düşeni yapması, gerekirse bu vatan, devlet, millet için canını, malını feda etmesi gerekir.
Örneğin: Kurtuluş Savaşında, Çanakkale de, hain, menfur, ülkemizi işgalde; her türlü fedakârlığı yapan, vücudunu siper eden, dedeler, nineler,(Nene Hatunlar, Şerife Bacılar, Kara Fatmalar, daha nice canlar, kahramanlar) gençler, yaşlılar, kadınlar, erkekler ve çocuklar gibi hiç yılmadan canları pahasına yardımlarının dokunması için, vatanı kurtarabilmek için ölen insanlar, ölümün kahramanlığını yaşayanlar da, mutlaka şehittir.
İstiklal Şairimiz Mehmet Akif ERSOY’un dediği gibi;
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Asım’ın nesli… diyordum ya… nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek.
Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar…
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi…
Bedri’n arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
‘Gömelim gel seni tarihe’ desem, sığmazsın.
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.
Bize düşen görev şu anda sahip olduğumuz devletimizi, milletimizi korumalı ve de tabi ki bu ülke uğruna şehit olan insanlarımızın çabalarını boşa çıkarmamak, emaneti zayi etmemek, emanete hıyanet etmemek, bizden sonraki nesillere bu vatanı gururla teslim etmektir.
Ya Rabbi! Malazgirt zaferinden İstanbul’un Fethine, Sarıkamış’tan, Kurtuluş savaşına,18 Mart Çanakkale Zaferinden Sakarya’ya, günümüze kadar şanlı tarihimizi kanlarıyla kazanarak bizlere emanet eden, din-ü devlet, mülk-ü millet, istiklal ve istikbalimiz için hayatlarını feda eden, vücutlarını siper eden, kanlarıyla vatanımızın tapusunu yazan, şehadet şerbetini içen tüm şehitlerimize gani gani rahmet eyle, mekânlarını cennet, makamlarını ali eyle, tüm şehitlerimizi; şehitlere, Hz Hamza’ya Hz Hüseyin’e, Peygamberlere, Sıddıklara, Salihlere komşu eyle, şefaatine cümlemizi nail eyle, kederli ailelerine, yakınlarına, milletimize sabrı cemil, ecri cezil, metanet ihsan eyle, gazilerimize uzun, hayırlı ömürler ihsan eyle, yaralılarımıza, hastalarımıza acil şifalar ihsan eyle, atalarımızın emaneti bu mübarek vatanı, şehit düşüp kucağında yatanı, hudutlarda, meydanlarda nöbet tutanı, görünür görünmez, bilinir bilinmez her türlü tehliken afatı semaviye ve araziye den, tüm terör örgütlerinin, şerlilerin şerrinden muhafaza eyle, imanımızı söndürtme, bayrağımızı indirtme, Şairin; “Şahadet parmağıdır göğe doğru minare” dediği minarelerimizden İslam’ın sesli bayrağı, şiarı olan ezanımızı, salamızı dindirtme, mabetlerimizin göğsüne namahrem elini değdirtme, harimi ismetimizi, izzetimizi, şerefimizi, onurumuzu çiğnetme, vatanımızı böldürtme, birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi bozdurtma, bozmak isteyen harici ve dâhili düşmanlarımıza fırsat verme, fitne ateşini tutuşturarak bizi yakmak, yıkmak, yok etmek isteyenlere karşı bizi yekvücut, tek bilek eyle, suret-i haktan görünerek din görüntüsü altında bu milletin arasına fitne, fesat tohumlarını ekenleri kahr-u perişan eyle! Bizi dinle, imanla, Kur’an’la, Peygamberle, Allah ile aldatanlardan ve aldananlardan eyleme! Bu aziz millete karşı hile, oyun ve tuzak kuranların tuzaklarını kendi başlarına çevir, tuzaklarını makus eyle, düşmanlarımıza fırsat verme, bize feraset ihsan eyle!
Devletimizi payidar, milletimizi bahtiyar eyle, kahraman ordumuzu, güvenlik güçlerimizi; karada, denizde, havada her zaman muzaffer eyle, muvaffak eyle, ülkemize; dirlik düzenlik, milletimize; birlik ve beraberlik ihsan eyle.
Ve okuyalım dinleyelim Arif Nihat Asya’nın Dua şiirini ve hep birlikle dua edelim vatanımızın birliği dirliği ve dahi bu vatan için canlarını veren şehitlerimize mübarek Cuma günün yüzü suyu hürmetine dualar edelim…
Biz, kısık sesleriz… minareleri,
Sen, ezansız bırakma Allah’ım!
Ya çağır şurda bal yapanlarını,
Ya kovansız bırakma Allah’ım!
Mahyasızdır minareler… göğü de,
Kehkeşansız bırakma Allahım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allahım!
Bize güç ver…cihad meydanını,
Pehlivansız bırakma Allahım!
Kahraman bekleyen yığınlarını,
Kahramansız bırakma Allah’ım!
Bilelim hasma karşı koymasını,
Bizi cansız bırakma Allah’ım!
Yarının yollarında yılları da,
Ramazansız bırakma Allah’ım!
Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü,
Ya çobansız bırakma Allah’ım!
Bizi sen sevgisiz, susuz,havasız;
Ve vatansız bırakma Allah’ım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allah’ım!”
Tertemiz, pirüpak bir kalple sevin sevilin, hayat temiz kalple sevince güzel ve diyelim ki her bir cümleye; bu ülkenin sahipleri yalnızca bu ülkeyi karşılıksız seve bilenlerdir…
Kim; Barış adına, Sevgi adına, İnsanlık adına yoklama alırsa, Ben; ‘Buradayım…’______Her bir yüreğin hayat ağacına asılan, içi sevgi dolu, uzun, sağlıklı ve mutlu bir gün daha dilerim, .
Gönül soframdan gönül sofranıza selam olsun…
Sevgi ve muhabbetimle…
#öskurşun