Şehirli olmak şehrin sınırları içinde yaşamak olarak algılanırsa evet İstanbul sınırları içinde yaşayan herkes gibi ben de “şehirli” yim. Ancak konu şehirde yaşamanın gereklerini yerine getirmek ise durum bu noktada farklı boyutlar kazanmakta.
Birlikte yaşama pratiğini özümsemiş, kurallara uyan, birbirine saygı duyan insanların “şehirli” denilebilecek niteliklerini konuştuğumuz bir günde konuşmaya katılım sağlayanlardan biri: “Ben gökdelenleri ve binaları anlamıyorum şehirli olmaktan. İnsani boyuta sahip, yaşanan şehrin semtlerinin kültürel ve ekonomik fırsatları daha organize olan bir hayattan bahsediyorum. Bu organizasyonun içindeki insanların uyum içinde olduğu.” diyerek organize bir hayata vurgu yapmaktaydı. Tanımındaki anahtar ise; belli bir düzen ve kurallar çerçevesinde hareket edilerek organizasyonun kusursuz işlemesiydi.
Yine aynı grupta bir diğer katılımcı şehre “getirdikleri” penceresinden bakmakta ve şöyle açıklamaktaydı bakışını: “Benim için şehirli demek o şehrin olanaklarından yararlanmaktır. Nedir bunlar; tiyatro, konser, sergi, klasik müziktir. Daha birçok olanak. Bu olanaklardan faydalanmıyorsam gideyim köyde yaşayayım, burada olmanın ne farkı var ki?” Bu yaklaşımıyla; şehrin kültürel zenginliklerinden faydalanmayı, bu faydalar kişisel faydaya dönüşmüyorsa köyde veya şehirde olmanın farkının olmadığını böylece de “şehirli olma” kavramını yok saymaktaydı.
Konuya tanımıyla katılım sağlayan bir diğer değerlendirense şöyle diyordu; “Şehirli olmanın en büyük özelliği birbirine saygılı olmaktan geçiyor. Çünkü paylaştığınız ortak mekân kısıtlı.”
Şehirli olmak bu şekilde tanımlanırken “Biz şehirli miyiz?” sorusu da bahsin devamında zihinlerde belirmişti. Bu soruya da benzer cevaplar geldiyse de sonunda şu cümlede mutabık kalındı: “Şöyle bir baktığımızda hâlâ şehirli bir toplum değiliz.”
Tüm bu açıklamalara ilaveten yapısal olarak şehirli kavramının olmadığı konuşulsa da iki ayrı bakışı içeren cümleler ardınca geldi: “Kentli ve köylünün karıştığına inanıyorum. Şehirli diye bir kavram yok artık. Çünkü şehir de yok. Köyler şehrin, şehirler köyün içinde.” “Kır hayatı da güzellik katar, tercih meselesi bir durum var burada. Şehirli olmak ayrıcalıklı bir durum değil, nerede yaşarsanız yaşayın siz sizsiniz. Hayatı siz çiçeklendiriyor ve renklendiriyorsunuz.”
Aslında bir yerde şehirli olmak seçim meselesi gibi görünse de bir gereklilik olduğu aşikârdır. Ancak paydaşı olarak bizi şehirli olmanın gereklerine iten bir düzen içindeyiz. Mekâna değer ve anlam katanın insan olduğunu düşündüğümüzde şehrin paydaşları olarak karşılıklı etkileşim ve uyum içinde yaşanması bu olgunun içini doldurmayı gerekli kılmaktadır.