Şehir ve insan ilişkisini bilinçli bir yaklaşımla ele alırsak; yaşanmaya değer, ilham alınası, yaşamdan zevkleri katre katre gönlümüze damlatan birçok değer görebiliriz. Bir şehri şehir yapan ve incelik katanların detaylarda gizli olduğunu görmek zor değildir.
Şehrin kimliğini oluşturan, bu gününün geçmişi üzerine kurulduğunu hatırlatan, ihtiva ettiklerini gün gibi açık eden değerleri vardır. Konya deyince Nasıl ki; Mevlana, Göynük deyince Akşemsettin, St. Petersburg deyince Dostoyevski ve Gogol, Paris deyince Balzac, Urfa deyince Balıklıgöl, Sakarya deyince balkabağı akla geliyorsa bu akla gelenlerin tümü şehrin geçmişi, hafızası, zenginliği ve şuurlu bir yaklaşıma mazhar olması gereken o aromatik kokunun katmanlarıdır.
Günümüzde şehirlerde yaşayanlar, yani şehirliler tüm bunların farkında mıdır? Örneğin İstanbul’da yaşayanlar Galata Kulesi’nin, İznik’te yaşayanlar surların, Divriği’de yaşayanlar Ulu Camii’nin neler fısıldadığını, varlığı ile şehre nasıl bir değer kattığının farkında mıdır?
Hayat gailesi, yaşam koşuşturmacası, gelecek kaygısı vb. herkeste var ancak böylesine zenginliği olan şehirlerde yaşayanların bir farkındalık içinde olması gerekmez mi? Şehirli olmak bunu gerektirmez mi? Amma velakin bunun mümkün olmadığını bu varlıkların üzerine yazılan edepsiz yazılardan, mesken-mutfak rolü biçilmiş ateşlerin bıraktığı islerden, saygısızlığı had safhada dışa vuranların vücut ifrazatlarından arta kalan kesif kokulardan ve çöp ambarına dönüşmüş yığınlardan anlamak hiç de zor değil.
Mehmet Mazak tüm bunların farkındadır ve “Şehir Kokusu” isimli kitabında konuyu şu cümlelerle ele almıştır: “Günümüz şehirleri insanlığın toplama kampları gibi geliyor bana. Yaşadığımız şehirleri çölleştirmek, kültür ve medeniyet pınarlarını kurutmak, toplama kamplarındaki insan ihtiyaçlarını bile karşılamada zorlanılan yaşam alanları haline getiriyoruz. İnsanlık modern şehirlerde işin, aşın, sporun, kariyerin kölesi haline geliyor. Medeniyet değerlerine ve bu değerleri ortaya çıkaran şehri n kültür aktarıcı aktörlerine yabancılaşıyoruz.”(syf.22)
Peki sizce günümüz şehirleri toplama kampı mıdır?