Annesinin duasıyla derdine derman aramıştı. Eylemlere katılmasına rağmen, sesini yetkililere duyuramamıştı. Okul arkadaşlarından birinin devreye girmesiyle, deri fabrikasında iş başı yapacaktı.
Fazlı, hayata olumlu bakan bir gençti. Matematik branşının yanında edebiyata da merak sarmıştı. Elinden kitap düşmezdi. Fakat son aylarda moral bakımından çökmüştü. Annesi, babasından kalan emekliyle idare ediyordu.
Bu durumda Fazlı’nın ev ocak olması söz konusu değildi. Böyle bir günde fabrika piyangodan çıkmış gibiydi. Fazlı, sarışın ve uzun boyluydu. Sabah yürüyüşlerini aksatmazdı. O sabah yürüyüş yerine servis durağına vardı.
Fabrikanın servisini beklemeye başladı. Derin derin soluklandı. İç dünyasındaki çelişkilere çözüm getiremiyordu. Sıkıntısı branşıyla ilgili, görev yapmaktı. Gençlerin yetişmesinde pay sahibi olmak istiyordu. Fabrikanın ne koşullar dayatacağını henüz bilmiyordu.
Telefonu çaldığında irkildi. Arayan arkadaşıydı, servis kaza yapmıştı. Bekleme, fabrikaya bir şekilde ulaş, diyordu. Fazlı fabrikaya ulaştığında, girişte koşturanlar telaş içerisinde bekleyenler vardı. Meslek okulunun zili çaldı, trenin düdüğü de acı acı öttü.
Fazlı, yönetimle ayrıntılı konuşacaktı. Bugün ustasıyla makinaları tanımak için, atölyeye geçtiler. Ustasının hatırşinas kişiliği vardı. Orta boylu, güçlü yapıdaydı ve emekliliği yakındı. Atölyeye hakimdi, çalışkan titiz ve düzenliydi. Atölye gelişmiş modern makinelerle donatılmıştı.
Böyle güzel teknik bir ortam, ilk anda sıkıcı gelse de usta, babacanlığı ve makinaları çalıştırmasıyla ilgisini çekmeyi başardı. Derinin kesim ve dikim işlevini gösterdi. Bilgisayarla yapılan işlemler, üretimin kalitesini gösteriyordu.
Fazlı ustasına, makinalara esir olacağım. Elimi yüzümü dahi yıkamaya gidemeyeceğim. Usta, makinalar akıllı çalışır. Kurulduktan sonra beklemeye gerek kalmaz. Ayrıca olayın daha püf noktalarını öğreteceğim. Fazlı, bu bilgilerin ışığında, gözleri parlamıştı.
Fazlı makinaların başından ayrılmamış ve ustasından tam puan almıştı. Yine de tayinim çıkarsa ver elini Anadolu. Annemi de alır giderim, diyordu.
O gün annesine sevinçli gitti. Duaların iyilerle karşılaşmama neden oldu. Ustam aynen babama benziyor. Annesi memnun oldu. Akşam yemeğini yediler ve çaylarını içip dinlendiler. Anne, tayinin çıkarsa gider misin? Fazlı “koşarak,” dedi.
Dün sabah servisin kazasında yaralananlardan birinin vefatı fabrikada üzüntü yarattı. Usta, ne olursa iyilere oluyor. Makinalar durmaz çalışmalıdır. Fazlı makinalarının başına gitti. Çünkü sürekli kontrol edilmeleri gerekiyordu. Usta çalışma koşullarını anlattı. Makinaları tek tek ele aldı ve özelliklerini açıkladı.
Tayinim çıkana kadar, çalışmalıyım, peşimden laf edilmesini istemem, dedi.
Fazlı, her sabah sefer tasıyla yemeğini getiriyordu. Annesinin yemekleri damak zevkiydi. Dışarıdan yemek istemiyordu.
Makinalarda en küçük bir problemi, ustaya haber veriyordu. Usta bazı makinaların demode kaldığını yenileneceklerini, söyledi. İleri teknikle çalışacaklar ve hiç problem çıkartmayacaklardı.
Fazlı işine uyum göstermiş ve evine yakınlığının da avantajını kullanıyordu. İki ayı geçmiş ve alışmıştı. Fabrika yönetimi, Fazlı’dan memnundu.
Sabahları elinde poşet ve içerisinde sefertasıyla fabrikaya gidiyordu.
Sefer tası, Fazlı’ya şeref tası olmuştu.
Hasan TANRIVERDİ