Arapça Siyasa kelimesinden gelen SİYASET, yönetmek, eğitmek, yetiştirmek anlamındadır. Osmanlı’da, erdemli bir toplum oluşturma çabasının yanında, devlete karşı suç işleyen kamu görevlilerini ölümle cezalandırmayı da ifade eder. Kefen giymek mantığını da içerdiğinden, “siyaset katl, demek ki hakkımızda siyaset var, siyaset gömleğini giydik” gibi sözler buradan gelir. Eş anlamlı olan POLİTİKA ise; Eski Yunan düşünce geleneğine aittir. Devlet yönetimi, devletle ilgili faaliyetleri anlatır. Bugün ise; devlet işlerini, yürütme ve düzenlenmeye yönelik faaliyet, anlayış ve görüşler bütününe SİYASET diyebiliriz.
Toplumsal bir olgu olan Siyaset, ülkenin, milletin menfaatini arttırma amacıyla yapılır. Bunun için; devlet otoritesine dayanan kararları siyasa ederek, kollektif karar alıp, uygulayarak devletle ilgili faaliyetleri yürütmek, yani Hükümet Etme Görevi, kamusal organların (polis, asker, memur… Vb) idaresini yapmak, yâni Kamusal Görev, toplumsal anlaşmazlıkları uzlaşma,yıldırma gibi şiddete başvurmadan çözmek, yâni Mutabakat Görevi, ülkenin kaynaklarını kullanma yetkisi ile refaha yönelik kararlar almak, yâni İktidar Olma Görevi vardır.
Günümüzde bir çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de siyaset, Siyasal Partiler aracılığıyla yapılmaktadır. Siyasal Parti; siyasi iktidarı ele geçirmek için ya da ortak olabilmek için örgütlenmiş insan topluluklarıdır. Diğer toplumsal örgütlerden farkı, çalışma yöntemleri ve tek amacının iktidarı ele geçirmek olmasıdır. Oy hakkının kitlelere yayılmaya başlaması ile, ilk olarak 19.yy’da ABD ve İngilitere’de kurulmuştur. İlk siyasî parti, 1795-1800 yılları arasında ABD’de kurulan Cumhuriyetçi Parti, sonra 1877’de İngiltere’de kurulan Liberal Federasyondur.
Siyasal Partiler; 1- Kadro Partileri, 2- Kitle/İdeolojik Partiler, 3- Ara Partiler olmak üzere temelde üç çeşittir.
Kadro Partileri’n de; seçilecek kimse esastır, bağışlar temel kaynaktır, adem-i merkeziyetçi bir yapı vardır, seçim kazanmaya odaklıdır.
Kitle/ İdeolojik Partileri; ideoloji eksenlidir, seçim kazanmak öncelikli değildir, tabana yayılmak için üye çoğunluğu önemlidir, içerdiği ideolojiye göre farklı yapılanmaları vardır, merkeziyetçi ve disiplinlidir.
Ara Partiler ise; diğer iki parti çeşidinin özelliklerinden bir ya da bir kaçını içerir.
Siyasal Partilerin başlıca görevleri; halkın taleplerini tespit edip, çözmek için politikalar üretmek, iktidarı eleştirip, denetleyerek muhalefet yapmak, halk ile iktidar arasında halkın istek, ihtiyaç ve beklentilerini duyurmaya aracılık etmek, hazırladıkları program ve sözlerini gerçekleştirmek için iktidara alternatif olmaktır.
Siyasal Sistemler de partilere göre farklılık gösterir. 1- Tek Partili Sistem; Totoliter, Otoriter, Hegemonya Partisi, Hakim Parti. 2- İki Partili Siyasal Sistem; ABD ve İngiltere’de olduğu gibi. 3- Çok Partili Siyasal Sistem; Türkiye, İtalya, Fransa vb…
Makyevelizm; siyasî liderleri kurnaz, zalim ve insanları manipüle edebilen özelliğe sahip, verdiği sözde durmak zorunda olmayan yöneticiler olarak tanımlar. Bu düşüncenin bizde ki karşılığı “dün dündür bugün bugündür” olabilir.
Çok kaba ve basitçe Siyasete, bilimsel olarak değindikten sonra, ülkeme dönüp bakınca gördüğüm;
Sahip olduğumuz Çok Partili Siyasal Sistemimizde, aktif rol alan partilerin işleyişi, kuruluş amaçları, parti programları, tüzükleri çok benzer. Buna yeni kurulan, Deva ve Gelecek Partisi’de dahil. Hepsi aynı değerler üzerinde duruyor, aynı amaçlardan aynı hedeflerden bahsediyor, hepsinde bir merkeziyetçilik ve disiplin var, üye sayısı önemli yer teşkil etmekte, milliyetçilik kavramı, ülkenin bütünlüğü, herkesin eşit olduğu adil bir hukuk düzeninin gerekliliği, demokrasinin önemi, ülkenin refahının arttırılması, tarımın geliştirilmesi, eğitimin önemi…gibi. Bunlara ulaşmak ve yapmak için az da olsa yöntem farklılıkları var.
Yâni hepsi, Siyaset Aracısı Parti. HDP hariç. Mecliste temsil yeteneği olmasına, kuruluş amacı ve parti programı sosyalist bir yaklaşımla evrensel değerlerden bahsetmesine, “yerellik hakkı” adı altında alt kimliklere önem vermelerine rağmen HDP’nin, sadece Kürt halkına vurgu yaparak buna yönelik siyâset yapmaları, fiili olarak tüm ülkeyi kapsayan, kucaklayan politikalar üretmemeleri,ülkenin genel sorunları üzerinde durmamaları partiyi kısıtlı/bölgesel parti kimliğine büründürmektedir. Bu da benim tabirimle, onlara Partner Parti kimliği kazandırmıştır. Bu arada, aslında başka bir yazı konusu olmasına rağmen şunu belirtilmek istiyorum; Türkiye’de iki Lider Partisi vardır. Biri AKP diğeri İYİ Parti.
Sözkonusu aktif rol alan partilerde, Parti Başkanı ve Genel Merkez Yönetici ve Kurulları var. Bunlar ülke çapında ki örgütlenmeyi düzenliyor, hattâ atama ile belirleyerek il ve ilçe parti yönetimini oluşturuyor, kontrol ediyor. Seçim zamanları, genel merkezin oluşturup, belirlediği listeler hazırlanıyor. Yâni tabanın, halkın talebi tam karşılık görmüyor. Yalnız, bu listeler hazırlanırken parti başkanının bir ekibi, çalışma kadrosu niteliğinde bir kontenjanının olması çok doğaldır. Aynı bizim iş hayatında yaptığımız gibi. Ben de kadromla iş değişikliği yapardım. Bildiğiniz, inandığınız, güvendiğiniz insanlarla çalışmak başarıyı getirir. Buna söyleyecek hiç bir sözüm yok, bilâkis olmalı. Ama bunun bir limiti, bir sayısı olmak zorundadır. Aksi takdirde genel merkezin hazırladığı listelerden,seçilenler beni temsil edemez, benim yöneticim, vekilim olamaz. Şöyle ki; bir parti kalesi olarak gördüğü yerlere, yerel olmayan bir aday gösteremez, gösterememeli. Ya da, taşıdığı vasıfları göz önüne aldığımda “Yeliz” olarak bildiğimiz kişi milletvekilli olabilir miydi? Bir diğeri Deniz Baykal… Onlar başkanın ya da genel merkezin yöneticisi, vekili oluyor. Bu yüzden halktan kopuk bir meclis, yerel yönetimler oluşuyor. Doğal olarakda sonuç; asillerini tanımayan vekiller, halkın gözünde, saygınlığını, güvenilirliğini yitirmiş, halkın dertlerine çözüm üretemeyen bir siyasal sistem oluşuyor. Başta meclis hiç bir zaman halkı temsil etmiyor.Ayrıca bana göre bu; parti yöneticilerinin halka, siz anlamazsınız, bilemezsiniz, biz vekillerinizi belirleriz anlamını taşıyor.
Özetle; halk olarak biz SEÇMİYORUZ, biz sadece bize sunulan listelerden birine OY VERİYORUZ.
SBF ‘ li olunca, siyasal kavramlar / kurumlar / kişiler hem literatürde, hem güncelde ve hem de gelecekde önemli ilgi alanlarımız oluyor…
Özellikle sosyal bilimlerde eğitim alanların aktif yer alması / ağırlıklı olması gereken bu kurumların , seçim sistemi / parti tüzükleri / mali yapıları / ideolojik süreçleri gibi sürdürülebilir temelleri hem parti içi değişimi / yenileşimi / gelişimi temsilcilerine, hem de oy havuzunda tutulan seçmenlerine tutarlı – seçenekli – liyakatlı – yerel bir alternatif olmuyor…
Toplumsal özellikler ; yetersiz eğitim / düşük refah / kutsal tabular / çoklu kültür / etnik yapı / zayıf ekonomi / hukuk bağı / devlet algısı / askeri vesayet gibi bireyin vatandaşlık bilincinin düzeyi – paradoksları da, her seçimde bu tabela partilerini / liderlerini / grubu bu kadar elemine edebiliyor. Darbelerle biçilen siyasal yapının , sağlam / sağlıklı bağlarla yürümesi de, iktidara gelene kadarki ve/veya muhalefet içinde de bu bağları koruyabilmesi zor ve kısırdır… Umut verip oy talep edenlerle / umutlanıp oy verenlerin , çağın gerisinde / güncelin gelgitinde / kısa vadeli işlemlerin peşinde aynı yolculukta olmaları da bundandır… Dolayısı ile tüm değer / düşünce / yapılar kirlenmeye / tekrara / yıkıma ve sürekli bakıma gerek duymaktadır.
Bir insan ömründe de, yaşamın doğal süreci içinde hayal kırıklıkları / kriz etkilenimleri / dönüşüm – değişim gerçeklikleri her alanda yıpratıcı olduğu gibi, siyasal katılımı da sığlaştırmakta / değiştirmektedir…
Geri kalmışlık , ülkenin gelişmiş insan / istikrarlı kurumsal yapısını kısır döngü içinde sarsan / yıkan / başkalaştıran ” fıtratı ” olmaktadır.
21.yüzyılda hâlâ antik çağların temel felsefi yaklasımları üzerinden açıklama yapma zorunluluğumuz , devlet / toplum / siyaset üzerine kavramlara yeni değerler / düşünceler / yapılar katmadaki yetersizliğimiz ; yöneten ile yönetilen arasındaki paradoksları analizlememize / sentezlememize yol verecektir…
Demokrasinin 5N1K’ sı, tüm dünya ülkelerinin siyasal tarihinde olduğu gibi , resmi ve gayri resmi gerçekleriyle yazılmaya devam edecek… Yaşanmasını umacağız !
İstanbul / Haziran-2020
Propecia Testicle Cancer https://bbuycialisss.com/ – buy cialis online cheap cialis harder Cialis Buy Kamagrawith American Express