Ülkemiz sürekli yenilikler yaşayan bir ülke oldu çıktı. Kadim Türk kültürünün izlerini taşıyan yöneticiliğimizdeki ve siyasetteki sınır tanımazlığımız her geçen gün siyasetin tanımlanmasını zorlaştırıyor. Özal-Demirel ikilisiyle başlayan seçim turlarında yapılıp/yapılamayacağı belli olmayan vaatlerde bulunmak popülaritesini senelerce korudu.
Siyasetin nabzını belirleyen dramatik veya trajikomik vaatler, siyasetçilerin ağzına sakız olurken komedyenlerin parodilerine malzeme oldu yıllarca.
Bu parodiler sayesinde gözü açılmaya başlayan halk başlarda kahkahalarla güldüğü durumun, kendi ağlanacak hali olduğunu fark ettiğinde kahkahaların yerini kime neden oy verebiliriz, kim çıkarlarımıza hizmet edebilir, kimin bize ne getirisi/götürüsü olur söylemleri ve bu söylemlerle oluşan düşünceler aldı. Yıllarca anahtar, yol, elektrik, kişi başına düşen gelir düzelecek diye siyasetçilerin ahkâm kesişlerini görmezden gelip, her seçimden sonra bu söylenenlerin üzerine bir bardak su içince aklı başına gelmeye başlamıştı artık.
Lakin vaatlerle kandırılamayacağı anlaşılan Türk vatandaşlarını etkilemek amacıyla bambaşka kılıflara bürünen politikacılar her defasında yenilenerek çıktılar halkın karşısına.
Bu dönemin bitişinde değişen tek şey vaatlerin yerini alan, sesli/sessiz/görsel slogan vaatleri oldu. Öğrenciye, vatandaşa, esnafa, inanana ve inanmayana, askere, öğretmene, memura vs. vb, tüm meslek grupları için tasarlanan sloganlar karşısında ağzımız açıkta kalırcasına izledik, ama çoğumuz yine ve yeniden inandık hiç tereddüt etmeden.
Siyaseti ezogelin çorbasına çeviren bu anlayışla karıştıkça karıştırıldı, halkın aklı sathı ve aklın düşündürdüğü paktı sathı karışmaya devam etti. Kafaları karıştıran bu akıllar “başka şeyleri düşünemezken bunlara nasıl vakit ayırıp düşünüyorlar” diye trene döndürdüler Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını! Vaadi sloganları o kadar belirgin ve basitti ki anlamak için en az birkaç sene geçmesi gerekiyordu.
Başörtüsü yasağı kalkacak! (Bana göre bu seçim için kullanılan en kolay yöntemdi. Oysa ki sorun ortadan kalkmadan zaten okumak isteyen milyonlarca örtülü başörtüsünü açtı ve okudu; orada açmasa ne olacak kamuda çalışmak istiyorsa yine açmayacak mıydı),
Petrol fiyatları sabit kalacak! (Hele bu konu kendi içinde komediydi, petrol çok yönlü kullanılan bir madde ve çıkarılması da oldukça masraflı bir maddeydi. Dünyada her yerde bulunmayan ve yabancı ülkelerden ithal edilen borsasının bile Türkiye ile ilgisinin olmadığı petrol’ün fiyatının sabit kalma şansının imkansızlığı ortada.)
İşsizliğe son verilecek! (Şu an bırakın o dönemdeki bu cümleyi şimdilerde 4 yıllık fakülte mezunları yığın yığın işsiz dolaşıyorlar. Limon satanı dahi var, pazarcılık yapanı da, inşaatta çalışanı da. (“inşaatta çalışmak ta şans meselesi, belki sesi güzeldir keşfedilir harç kararken veya kalıp çakarken de çalıştığına değerJ”)
Herkese bir anahtar vereceğiz! (Anahtarın bedeli veya ederi ne olacak, bu bedeli ödemeye halkın mecali olacak mı olmayacak mı burası nedense vaadi yapanların aklına gelmiyordu.))
Şarkılarla/türkülerle ve bayraklarla kafalara ve gönüllere girmek isteyen bu gri politika; vatandaşın güvenini yerin dibine batırdı. Kim icraat siyaseti yapıyorsa onun peşine takılmayı öğrenenler bu sayede oy’unu mutmain bir kalple ve akılla seçim sandıklarında kullanıyorlar artık!
Ses kirliliği ve sokaklarda görüntü kirliliğine yol açan bu ilginç ve basit siyasetin de ömrü çok az sürdü. Aslında birkaç sene daha uzayabilirdi amma parti mensuplarının “sen bayrak astın, ben asacaktım” saçmalıklarıyla birbirini yemeye başlayınca bu düzenek te fazla dayanamadan terk edildi…
Şimdilerde neler yapılıyor her zamanki yapılan siyaset tarzlarından bir parça farklı olarak ses, afiş, bilbord/poster vb siyasetinin dışında kalan karşılıklı laf atmalar ve sloganlarla kulaklara işlenen bir anlayışla oy istemelere devam ediliyor.
Çamur attım izi kalsın mantığıyla bulandırılmaya çalışan vatandaşın kafasına videolarla, kasetlerle, belgelerle ve tarifsiz sloganlarla kazınılmaya çalışılıyor.
İşte yeni ve yeniliğine yaklaştıran partilerimizin çağ atlatan sloganları;
AKP sloganları;
1. Hepimiz biriz beraberiz, kardeşiz… (Bu konuda AKP’nin çok ta başarılı olduğu söylenemez. Açılımlarla ülkeyi daha bir kaosa sürüklediğini düşünüyorum. Yok Kürt açılımı, romanlara açılım, Çerkez’e ve Ermeni’ye açılım, şuna buna açılım derken iyice suyunu çıkardılar bu işin. İnsanlar bu açılımlardan önce Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Ermeni’siyle, Roman’ıyla, Türk’üyle ve de Kürt’üyle sorunsuz olmasa bile yaşayıp gidiyordu. Sürekli seçim meydanlarında bunu dile getirmenin bölücü dış mihrakların ağzını sulandırdığı ortadadır. Her ne hikmetse, kimsenin son otuz yıla kadar bu tür talepleri yoktu. Belli bir kesim hariç.
2. İşimiz hizmet gücümüz millet… (Hizmette belli noktalarda yapılacak şeyleri yaptılar. Başta sınav sistemi olmak üzere bütün bir eğitimi hallaç pamuğuna çevirdiklerini de söylemeden geçemeyeceğim. Hizmet anlamında geçmiş hükümetlere göre çok daha iyi olduklarını söylemek lazım. Lafta kalmayan çok şeyi de yaptılar.
3.Durmak yok, hizmete devam (İzlemekteyiz!…)
MHP’nin Sloganı;
Ses Ver Türkiye… (Hangi Türkiye ses verecekse vatandaşta ses kalmadı. Hem verse ne olacaksa kendine hayrı kalmamış ki bu milletin ses versin. Ah ah! nerede o Osmanlıdan kalma sesler. Ayak izleriyle bile ses veren Osmanlıyı özledik bakalım kimden çıkacak bu sesler! Çok zor ama soluk alan candan ümit kesilmez. Bir de kime ses ver dediğimiz önemli değil mi bu sadece Türkleri ve kendine Türk diyenleri mi içeriyor bunu görmek istiyoruz artık. MHP halen doğuda hiçbir kentte, daha doğrusu Kürt ideolojisinin idare ettiği memleketlere giremiyor bile. Nerede bunun ses ver sloganı. İstanbul ses ver, İzmir ses ver, Trabzon ses ver hani nerde Mardin, Diyarbakır, Muş vs vs.))) Sesi sadece gidilen yerler verirse olmaz/eksiklik olur. Bu millet sesini yine sandıkta verecek. Meydanlarda ses vermekle seçim belli olmuyor ne kadar bağırılırsa bağırılsın. Seçim sonuçları sessiz bir sandığın içinden çıkıyor.)
CHP’nin Sloganı;
Türkiye rahat bir nefes alacak… (Acaba Türkiye mi yoksa sadece CHP gibi düşünenler mi bunu merak ediyorum. Her konuda özgürlük sloganları atan CHP’nin nedense kendi gibi düşünenler haricinde kimseye fırsat vermediğini hepimiz bal gibi biliyoruz. Yıllarca CHP hükümetlerinde nefes darlığından, kalp krizine ve mide sancılarına kadar her şeyi yaşayan vatandaşı buna nasıl inandıracaklar, bunu çok ama çok merak ediyorum. Limon gibi sıkılmayın denilip de yıllarca limon gibi siyasetle sıkılan kozmopolit formlara giren bu millet, nedense seçim zamanı sağını solunu çok ama çok iyi biliyor. Halen bünyesinde taşıdığı özgürlük yanlısı görünüp de başka düşüncelerle aynı platformda olmak istemeyenlerle mi nefes aldıracaklar bu millete.
Ve son söz olarak; 12 Haziran’da her şey sonuca ulaşacak. Herkes muradı neyse onu görecek. Türkiye Cumhuriyet’i için hayırlı seçim olması dileğiyle ve umuduyla…
Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.
Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.
Yayın Kurulu
Kent Akademisi Dergisi
Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management
Ayın Kitabı
Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,
Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.