Merhaba dostlar…
5 Ekim 2012 yine Suriye deki iç savaş nedeniyle yazdığım ve yine Savaş çığlıklarınının atıldığı 27.04.2018 tarihinde bir gazetede köşeme gönderdiğim makalem ve burada da sizlerle paylaştığım bir yazı. Bu konuda yenisini yazmaya gerek görmedim bildiklerinizden başka ne biliyorum ki dedim…
Savaşın söküp götürdükleri…
“Barış zamanı oğullar babalarını, savaşta babalar oğullarını gömer”
Herodot bu anlamlı sözü günümüzden yaklaşık 2500 yıl önce söylemiş tarihin babası sayılan Yunanlı tarihçi…
Barışta insanlar eceliyle öldüklerinde babaların oğullarından önce ölmesi doğaldır. Ancak savaşa gençlerin gittiği düşünülürse oğulların babaları gömmesi en acı olan taraftır. Bu söz bana günümüzde terör olaylarında ölen askerlerimizi, polislerimizi hatırlattı. Profesyonel olarak askerlik mesleğini yapanlarla, polisler, şehit olduklarında eğer sağsa babaları da cenazelerde bulunuyor ama o şehitlerin birçoğunun evli ve çocuklu oldukları düşünülürse, o zaman bu tip olaylarda çocuklar da babalarını gömmüş oluyorlar.
“Savaş öncelikle namusu ve hatta imanı götürüyor. Savaş malı, canı götürüyor. Sokak ortasında rahatlıkla dilenebilme utanmazlığını veriyor size mesela. Savaş bizden insanlığımızı, başkasını düşünme hakkımızı alır. Başkasının hayatına saygı duyma isteğini bile söküp alır. Savaş insanlara bencillik verir.”
Savaş, insanların yaşama hakkını elinden almaya kadar ileri boyutlara varır.
Nice insanlar ölür, niceleri sakat kalır, evsiz barksız kalır, ailesini kaybeder, sevdiklerinden uzak kalır vs vs…
Savaş ekonomik düzeni alt üst eder. Bu da bölge insanlarını doğrudan etkiler. İnsanlar aç susuz kalır. İlaç sıkıntısı baş gösterir. Hastalar ilaç hatta hastane bulamaz. Aç kalırlar vs. vs. saymakla bitmez…
Savaşlar insanlığa çok zarar vermiştir elbet, ama nankör bir canlı olarak insanoğlu güçlendiğinde elbette kendinden daha az güçlü olanı hâkimiyeti altına alma fikrine sahip olmuştur…
Bu topraklar binlerce savaş görmüştür. Kültürlerin, dinlerin yıkıldığı, milletlerin göçe zorlanarak soykırıma uğratıldığı topraklardır.
Bir savaşın neden olacağı insani kayıplar, ölümler, sakatlıklar ve ekolojik tahribatın yanı sıra ekonomik zararları da çok büyük olacak. Silah şirketleri başta olmak üzere savaş sanayi bu işten kârlı çıksa da, ortaya çıkan genel toplumsal ve ekonomik zarar bunu misliyle aşacak…
Bence savaşın gelişimi durdurması verdiği zararların önünde gelir.
Ebetteki kültürel zedelenmeler yaşanıyor, milletçe kayıplar çok fazla olabiliyor ama yok olmuyor.
Bir savaş anında insanların ölümle burun buruna gelmeleri, yasama haklarının ellerinden alınması ve en kötüsü olum korkusu ile yasamaya mahkûm bırakılması gelişimi engelleyen en derin darbedir. İnsan psikolojisinin bozulması ise en büyük zarardır.
Çünkü yıkılan bir’ binayı tekrardan inşa edebilirsiniz, ya da ölen insanlar yerine yenisi gelir ama insan psikolojisinin bozulması tüm kayıpları beraberinde getirir diye düşünüyorum.
Bunun yani şıra ekonomik çöküş de cabası.
Gelişimin durdurması bir kere kesinlikle olmaktadır.. Kültür bir şekilde devam eder, popülasyon (aynı türden canlı topluluğu – nüfus) bir şekilde artar ama gelişimin durması ülkeye daha büyük hasarlar verir. Ülke sömürülür, ölüm katsayısı artar ve bu gibi birçok probleme neden olur… Kültür yok olur bence, tamamen yok olmasa da birbirine karışabilir kültürel değerler ve örnekleri vardır dünyamızda…
Savaşlar çok acı sonuçlar doğurur, en kötüsü daha hiç bir şeyden haberi olmayan küçücük bebek ve çocukların bu felakete maruz kalmasıdır. Genç kızların, kadınların iffetlerini kaybetmesi, daha neler neler…
Manevi yükü yüksek motivasyon (güdülenme- bir işi yapma arzusu) kaybı çekirdek aile yapısından fert kaybına neden olduğu için büyük ve kapanmaz ruhi buhranlar yaratır…
Kuşkusuz savaş kışkırtıcılığı yapmak değil, savaşa karşı çıkmak gerekiyor diye düşünenlerdenim… Ama yine de kanımızı yerde bırakmayalım ki bırakmadık…
Özcesi dünya halklarının egemen sınıfların çıkarlarına hizmet eden ve barbarlığın önünü açacak olan savaşlara değil barışa ihtiyacı var. Öte yandan kapitalizm ve emperyalizm var oldukça insanlık barışa da, huzura da kavuşamayacak.
Neyse daha fazla iç karartmayayım zaten pekte beceremedim bu gün yazmayı son bir soru yöneltip birkaç cümle ile bitireyim… Sonuçta ana temayı açıkladım diye düşünüyorum…
Savaşların insanlığa verdiği en büyük zarar sizce nedir?
Peki, bir savaş sizce hangisini daha çok etkiler? Bir savaş düşünün ki bir şeyi kökünden yok etsin.
İnsan yaşamı üzerinde ki tehditlerini saymakla bitiremeyiz herhalde. Televizyonu açıp ana haber bültenlerini 1–2 gün izleyin. Savaş halindeki ülkeler, savaş sonrası ülkelerin durumları ile ilgili haberleri takip edin böylece cevabı siz de bulacaksınız.
Söz sizde… Ey tezkereciler, idareciler, savaş çığırtkanlığı yapanlar… Aşağıdaki sorularıma içinizden kim cevap verebilecek…
– Gelişimi durdurması.
– Popülasyonu azaltması.
– Milletlerin yok edilmesi.
– Kültürlerin yok edilmesi.
– Ya da diğer.
Son söz olarak diyorum ki ben savaş; Geriye sadece kül, acı ve gözyaşı bırakır…
Konfüçyüs’ dediği gibi
“Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.” Demeli bazılarına…
Sevdiklerinizle tüm kirlenmişliklerden uzak, mutlu gülen bir yüzle, sevin, sevilin, hayat sevince güzel ve diyelim her bir cümleye; atalarımızdan emanet aldığımız bu Vatanın sahipleri yalnızca bu Vatanı karşılıksız seve bilenlerdir… Mutlu ve umutlu, acısız, savaşsız, gözyaşsız, anaların evlatları için ağlamadığı günler dilerim. Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbet olsun…
#öskurşun#