Değerli okurlarım, ben emekli olduktan sonra kendi düşüncen doğrultusunda ticari içler içinde olmayı hedefledim. Bu hedef doğrultusunda çeşitli ticari işlerin içinde bulundum. Yaşam devam ediyor ve bir sonrası günü düşünmek zorunda olduğumu biliyordum. Bu durum iki bin yılına kadar sürüp gitti.
Bu dönem içinde eski bir sivil toplumcu olarak aranan adam durumuna geldim. İlk olarak İstanbul’un, Ümraniye ilçesinde Cumhuriyet Halk Partisinin İlçe Eğitim Sekreteri olarak göreve başladım. İki dönem, yani dört yıl bu görevi yürüttüm. Bu süre içinde Cumhuriyet Halk Partisinin neden iktidar olmadığının çalışmalarını başlattım. Bu çalışmalarımı 2003 de bir raporla il başkanlığına sundum. İl başkanlığınca, yapmış olduğum bu çalışmaların üyeler nezdinde gerçekleşmesi için, ilçe eğitim sekreterleri toplantısı başlattı. Bu toplantılar sonucunda, İl Eğitim Komisyonu Başkanlığı oluşumunu sağlandı. Çeşitli öneri ve teklifler sonucunda aday gösterildim ve böylece İl Eğitim Komisyon Başkanlığına seçilmiş oldum.
O günün şartlarında çok büyük bir sorumluluk üslendiğimin bilinciyle, çalışmalarıma başladım. Komisyon olarak yapmış olduğumuz çalışmalarımızı bir raporla önce il başkanlığına, sonrada genel merkeze gönderilmesini sağladık.
İsteğimiz, parti içi eğitimin yapılması, yöneticilerin ve üyelerin parti dilini konuşmalarını sağlamayı amaçlamaktı.
Bu çalışma ve yapmış olduğumuz önerilerimiz, Genel Merkezce kabul görmüş oldu. Komisyonumuza verilen yetki ve süre içinde çalışmalarımıza başladık.
İlk Fırsatta her ilçede kayıtlı üye esasına göre eğitim çalışması yapabilecek eğitmenleri tespit ettirdim. Yani ortalama olarak, her ilçeden beş ve ya yedi arkadaşın müracaatını aldık. İstanbul İl Eğitim Sekreterliği nezdinde, İl Eğitim Komisyonu olarak, benim başkanlığımda, Genel Merkezin Görevlendirmiş olduğu, Genel Sekreter Oya Arsalı’nın oluşturduğu parti eğitmenlerce Ti Marmara öteli salonunda bir günlük “insan ilişkileri” eğitimini verdirdik.
Bu eğitim çalışması benim bir eğitimci olarak çok ilgimi çekmişti. Çok ilginç konular anlatıldı ve bu anlatılanlar neden uygulanmadığı beni düşündürmüştü.
Üstlendiğim görev icabı çalışmalarıma başladım. İstanbul şimdiki gibi üç bölge şeklinde ele alınarak mevcut üyelere eğitim verilmesine başlandık.
Böyle bir eğitimin verilmesini başlatan birisi olarak şimşekleri üzerime çekmiş oldum. Bir yıllık parti içi eğitimde, partili olmayanları öğrendim. Partiye üye edilen bir takım kişilerin partinin her kademesinde mevcut yönetimde bulunan kişi veya kişileri destekleyen delege olduklarını bu eğitim verme çalışması sayesinde öğrenmiş oldum. Sonrasında İl başkanlığı nezdinde yerel yönetimler okulunu kurmuş olduk. Kısa adı (İYEM) denilmektedir. Amacımız parti dilini konuşan ve halkın içinde olmayı başarabilen kişilerin yönetimlerde olmasını sağlamaktı. Ne yazık ki bütün gayretimiz çıkarcı ve menfaatçi bir takım kişilerce heder edildi. Bu gibi oyunlar nedeniyle, elli yıldır Cumhuriyet Halk Partisi iktidar olamıyor. Olması da imkânsız gibi görünüyor. Nedenine gelince; işin başında olanlar, işin hamallığını yapanları hesaba katmıyorlar.
Ben 2005 yılında İl Genel Meclisi Üyeliği görevine başladım. 2006-2008 döneminde partinin sekreteri olarak seçildim. İl genel Meclisinde o güne kadar tutulmayan arşiv sistemini hazırladım. Her üyenin çalışmalarını bağlı bulunduğu ilçenin dosyasına koyulmasını, bir örneğini meclis başkanlığına ve bir örneğini ile göndermesini sağladım. Ne hazin ki bu çalışmalarım bana taltif olarak değil, gizli rakiplerimin oluşumunu sağladı. Bu durumun acı faturasını 2009 yerel yönetimler seçiminde fazlasıyla ödedim.
İl Genel Meclisinde yapmış olduğum başarılı çalışmalarımı müteakip, son toplantımızda artık aday olmayacağımı söyledim. O günün ağır şartlarını göğüsleyen bir kişi olarak, benden beklenmeyen bir ifade karşısında, bazı arkadaşlarım tarafından kınanmıştım.
Tabi işin gerçek yüzünü kendilerine anlatmış olmamla birlikte, arkadaşlar çözüm için benden gizli olarak il başkanlığına durumu iletmişlerdi. O gün son toplantımızdı ve ben özel eşyalarımı alıp gitmek üzereyken, il başkanından görüşme telefonu aldım. İster istemez kabul ederek, il başkanımızla görüşmeye gittim. İl Başkanı neden aday olmayacağımı sordu. Bende gereken bilgiyi kendine aktardım. O da bana, siz sivil toplumcu bir büyüğümüz olarak tekrar aday olmanız için görevlendiriyorum. Çünkü yen gelecek partililerimize önderlik yapmanız gerekir. Sizin bu vesileyle aday olmayacağım düşüncesini kabul etmiyorum. Parti görevi veriliyorsa, yapılır, dedi.
Bende kendisine teşekkür ettim ve odasından çıkıp, doğruca bankaya giderek adaylık parasını yatırdım. Çünkü müracaatın bitmesine bir gün vardı. Her hangi bir aksiliğin çıkmasını istemedim.
Tabi ilçe bazında aday olan belediye başkanı adayı, kendi mantığı ölçüsü içinde etki edeceği kişiler listesini hazırlarken, beni de 7. Sıraya yazıyor. Ümraniye ilçesinden İl genel Meclisi aday listesi 10 asil10 yedektir. Müracaat ise yedi kişidir. Bu hazırladığı listeyi İl Başkanlığına sunuluyor.
Bense il başkanı tarafından ricayla görevlendirildiğim için sonuçtan çok emindim. Ne oldu biliyor musunuz? İlçemizden müracaat etmesi gereken 20 kişi yerine 7 kişi aday olmuştu. İlçe belediye başkanı adayı beni 7, sıraya yazmıştı. Beni ricayla gönderen il başkanı bu durumu görmezden gelmiş ve ya neyse neydi bilmiyorum.
Şimdi gelelim Cumhuriyet Halk Partisi Neden İktidar olmuyor? Hani bir atasözü var.” Sürü geriye dönünce aksak öne geçiyor.” Maalesef bu partiyi iktidar yapmak için uğraşanlar, öyle veya böyle yok edildiler. Şimdi de kusurlu olanlar, kusuru kendinde değil, başka partinin Başarsızlığı ile ölçerek, başarılı olduklarını anlatmaya çalışıyorlar.
Bırakın bu işleri, topyekûn seçmenden özür dileyip, görevinizi ideali olanlara bırakın. Bırakın ki CHP. kendini halkıyla bütünleştirip iktidar olabilsin.
Mürsel ADIGÜZEL
Eğitimci Yazar ve Şair