Ünlü Rus bilgini Parlov, koşullanma yoluyla bir köpeğin nasıl huysuz, sinirli ve nevrotik bir hale geleceğini deneyle kanıtlamış. Bakın nasıl;
Köpeği önce çember biçiminde bir ışık gösterir.
Bunu yemek izler. Sonra elips şeklinde parlak bir ışık gösterir. Ardından elektrik şoku gelir.
Hayvan buna göre koşullanır. Parlak çemberi görünce, yiyecek geleceği için sevinip kuyruğunu sallar, elipsi görünce de, bunu elektrik şoku izleyeceğinden havlamaya, hırlamaya, ulumaya başlar ve o tarzda şartlı tepkide bulunur.
Bilgin, yavaş yavaş giderek elipsi çembere benzetmeye başlar.
Köpek önceleri aradaki farkı ayırt edip ona göre tepkide bulunmayı başarır.
Ama çemberle elips büsbütün birbirine başlayınca, ikisini birbirinden ayırt etmede zorlanınca, köpek şaşırır, ne yapacağını bilemez olur.
İki arada bir derede kalır.
Yemek beklerken elektrik şokuyla karşılaşır; şok gelecek derken yiyecek sunulur.
Ve hayvan bu duruma iyice huysuzlanır.
Eskiden uslu uslu otururken, şimdi yerinde duramaz, çırpınır, ulumaya başlar. Ve sonunda sinirli, nevrotik bir köpek olur çıkar.
Parlov, deneyi tersine çevirip çember ve elipsi tam belirgin bir hale getirince, köpek yavaş yavaş eski haline gelir.
İnsanlarda bir bakıma çevrenin etkileriyle koşullanarak, o yönde davranışlarda bulunur.
Dikkat ederseniz eğer, öğrenmelerimizin çoğunu şartlı tepkiler oluşturuyor.
Ama aklı sayesinde insan tamamen koşulların kurbanı olmaktan kendini kurtarabilir.
Sinirlenecek durumlarda bile, iç eğitimi sayesinde, kızmamayı, benliğini ortaya koymamayı, nesnel olmayı ve olgun davranmayı başarabilir aslında.
Zira her insan, hareketleri ve olaylar karşısındaki tepkileriyle kendi düzenini sergiler.
Her zaman belirttiğimiz gibi, insanı asıl etkileyen ve tepkilerini belirleyen, olaylar değil, olaylar hakkındaki düşüncesidir.
Olaylardan ders alan ve fark yaratan insanların çoğalması ne iyi olurdu. Tabi ki bu her zaman söylediğim gibi kişinin kendi iç dünyasını tanımasıyla gerçekleşir.
Daha az zarar görür ve kötü olaylar yaşamazdık.
Daha az üzülür gereksiz kayıplar yaşamazdık.
Bazen düşünüyorum acaba diyorum insanları hiç gözlerini kırpmadan öldürenleri hangi köpek terbiyecisi yetiştiriyor?
Nasıl bir yöntemle?
Sevgiden uzak kalmamanız dileği ile…
tam yerine gelmiş manzara koymuşsunuz,
akıldan izandan uzak bir şartlanma deneyinden geçtiğimiz şu günlerde…
Toplumumuzdaki manyaklıkların artışını çok güzel açıklamışsınız. İnsanların dengesizleştirilmesi belli ki bir takım duble dengesizlerin işine yarıyor. Akıl olmadıkça şartlanmalar daha da artacaktır. Ekonomisini savaş sanayi ile ayakta tutanlar dünyada barışı isterler mi hiç ?
Yorumlarınıza teşekkür ederim.
Evet,dengesizlik söz konusu, zira akılları başkalarının akıllarının elinde.İnsan kendi özünü tanımayı öğrendiği sürece kendi aklının efendisi olur ancak.Ve o zaman aklı sayesinde tamamen koşulların kurbanı olmaktan kendini kurtarabilir.Ama dengesizlerin, ruhsuz kindar ve hazımsızların eline bırakırsa değerini farkedemediği aklını, olacağı bu…Yıkım, vahşet…şiddet…
bakü de üniversite de pavlovun bir çok deneyini bizde yapmaya çalışıyorduk ve bunu felsefe ile şekillendirip insanlarla uyarlıyorduk. çok güzel konuya değinmişsiniz