Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Çarşamba, Aralık 17, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Hasan Celal GÜZEL

Şapla Şekeri Karıştırmayalım

Hasan Celal GÜZEL Yazar Hasan Celal GÜZEL
09 Ocak 2014
Hasan Celal GÜZEL
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Devlet idaresinde dikkat edilmesi gereken en önemli husus, kararların günlük olayların dışına çıkılarak ve tepkilerden arınarak alınmasıdır. Türkiye, bu bakımdan kritik bir dönemden geçmekte, alınacak kararların soğukkanlılıkla ve dikkatle incelenmesi gerekmektedir. Meselâ, 17 Aralık Operasyonu‘na tepki olarak Adlî Kolluk Yönetmeliği‘nde yapılmak istenen değişiklik doğru olmamıştır. Nitekim bu konuda Danıştay yürütmeyi durdurma kararı vermiştir.

Diğer taraftan, HSYK‘nın yangından mal kaçırır gibi usulüne uygun olmayan bildirisi de doğru değildir. Ancak, buna tepki olarak HSYK üyelerinin TBMM tarafından seçilmesini düşünürseniz kuvvetler ayrılığı prensibini zedelemiş olursunuz. Aynı şekilde yargıda sonuçlanmış dâvâlardan şüphelenerek ve başka konuda yapılan yanlışlıkları karine olarak alıp hukuku sündürüp çiğneyemezsiniz.

***

17 Aralık Operasyonu‘nu tasvip etmek mümkün değildir. Yolsuzluk operasyonu böyle yapılmaz. Bu operasyonun siyasî mahiyette olduğu, Hükûmeti ve Başbakanı hedef aldığı ve zamanının buna göre ayarlandığı inkâr edilemez. Bu operasyonun tertipçileri, bilerek ya da bilmeyerek Türkiye‘nin düşmanlarının komplosuna âlet olmuşlardır. Ancak, 17 Aralık Operasyonu‘nu ve 2012 Şubatı‘ndaki operasyon teşebbüsünde bulunanları emniyet ve yargıdaki kadrolaşma dışına taşırıp bütün bir câmiayı ‘örgüt’ olarak değerlendirmek doğru değildir.

Zira bu cemaat, büyük bir halk tabanına sahip, Türkiye‘de ve dünyanın her yerinde eğitim ve hayır hizmetlerinde bulunan din ve ahlâk temelli bir cemattir. Cemaatin lideri de düne kadar herkesin hürmetle yâd ettiği bir İslâm âlimidir. Halbuki, Türkiye‘deki PKK/KCK gibi terör örgütleri, Ergenekon gibi derin yapılanmalar ve yarım asırdan beri milletin başının belâsı olan Darbeciler çok farklı konumdadırlar.

17 Aralık‘ta gerçekleştirilen ve daha sonra ikinci dalga teşebbüsüne mâni olunan yolsuzluk etiketli komplonun bir kısım emniyet ve yargı mensubu tarafından tertiplenmiş olması, 5 yıldır devam eden Ergenekon ve Darbe dâvâlarının da aynı şekilde yapılmış olduğuna karine teşkil etmez. Kaldı ki beş yıl önce HSYK CHP eğilimli bir yapıya sahipken bu dâvâlar için savcılar ve hâkimler görevlendirilmiştir.

Bu dâvâlarla ilgili bütün savcı ve hâkimlerin cemaat tarafından yönlendirildiği söylenemez. Unutmayalım ki bu ülkede yarım asırdan beri ‘Darbeler Dönemi’ yaşanmış; askerî vesayet ve jüristokratik tahakküm neticesinde, eşinin başörtüsü sebebiyle Cumhurbaşkanı seçiminde engelleme yapılmıştır. Daha dün diyebileceğimiz kadar yakın bir tarihte, 27 Nisan 2007’de TSK, Hükûmet aleyhine bildiri yayınlamıştır.

Ergenekon ve Darbe dâvâlarındaki binlerce sayfalık iddianameleri ve delilleri görmezlikten gelip, bir yorumcunun yazısına dayanarak hukuku tersyüz etmeye kalkarsak bindiğimiz millet iradesi dalını asıl o zaman kesmiş oluruz.

***

İşin vicdanî tarafına gelince, Darbe dâvâsında hukuka aykırı kararlar alındığı iddiaları, herkes gibi bizi de rahatsız etmektedir. Ancak bu konuda yapılacak işlemler için son derece dikkatle hareket edilmeli; demokratik hukuk devletinin, kuvvetler ayrılığı ilkesinin ve yargı bağımsızlığının zedelenmesine meydan verilmemelidir. Evvelâ, şu hükmü altını çizerek belirtelim ki kesinleşmiş yargı kararları kanunla değiştirilemez. Bu sebeple ‘af’ haricinde yasamanın müdahalesi düşünülemez.

Terör suçlularının mebzul miktarda bulunduğu bir ülkede ise af düşünülemez. Diğer taraftan, formül olarak ileri sürülen ‘geçici 2. madde’nin kaldırılarak mevcut mahkemelerin değiştirilmesi de mümkün değildir. Burada yapılması gereken işlem, Yargıtay Başsavcısı‘nın sonuca itiraz ederek dâvâyı Yargıtay Genel Kurulu‘na götürmesidir. Böylece, bu tarihî dâvânın sorumluluğu da Daire üyesi 5 kişinin omuzlarında kalmamış olur.

***

Bizden söylemesi: Şap ile şekeri karıştırmayalım. 17 Aralık Operasyonu ile Ergenekon ve Darbe dâvâlarının ilgisi yoktur. Bu dâvâları değerlendirirken CHP‘nin, MHP‘nin ve ulusalcı jakobenlerin değil, militarist vesayete son vermiş başarılı bir siyasî iktidarın gözlüğünden bakmak gerekir.

Devlet idaresinde dikkat edilmesi gereken en önemli husus, kararların günlük olayların dışına çıkılarak ve tepkilerden arınarak alınmasıdır. Türkiye, bu bakımdan kritik bir dönemden geçmekte, alınacak kararların soğukkanlılıkla ve dikkatle incelenmesi gerekmektedir. Meselâ, 17 Aralık Operasyonu‘na tepki olarak Adlî Kolluk Yönetmeliği‘nde yapılmak istenen değişiklik doğru olmamıştır. Nitekim bu konuda Danıştay yürütmeyi durdurma kararı vermiştir.

Diğer taraftan, HSYK‘nın yangından mal kaçırır gibi usulüne uygun olmayan bildirisi de doğru değildir. Ancak, buna tepki olarak HSYK üyelerinin TBMM tarafından seçilmesini düşünürseniz kuvvetler ayrılığı prensibini zedelemiş olursunuz. Aynı şekilde yargıda sonuçlanmış dâvâlardan şüphelenerek ve başka konuda yapılan yanlışlıkları karine olarak alıp hukuku sündürüp çiğneyemezsiniz.

***

17 Aralık Operasyonu‘nu tasvip etmek mümkün değildir. Yolsuzluk operasyonu böyle yapılmaz. Bu operasyonun siyasî mahiyette olduğu, Hükûmeti ve Başbakanı hedef aldığı ve zamanının buna göre ayarlandığı inkâr edilemez. Bu operasyonun tertipçileri, bilerek ya da bilmeyerek Türkiye‘nin düşmanlarının komplosuna âlet olmuşlardır. Ancak, 17 Aralık Operasyonu‘nu ve 2012 Şubatı‘ndaki operasyon teşebbüsünde bulunanları emniyet ve yargıdaki kadrolaşma dışına taşırıp bütün bir câmiayı ‘örgüt’ olarak değerlendirmek doğru değildir.

Zira bu cemaat, büyük bir halk tabanına sahip, Türkiye‘de ve dünyanın her yerinde eğitim ve hayır hizmetlerinde bulunan din ve ahlâk temelli bir cemattir. Cemaatin lideri de düne kadar herkesin hürmetle yâd ettiği bir İslâm âlimidir. Halbuki, Türkiye‘deki PKK/KCK gibi terör örgütleri, Ergenekon gibi derin yapılanmalar ve yarım asırdan beri milletin başının belâsı olan Darbeciler çok farklı konumdadırlar.

17 Aralık‘ta gerçekleştirilen ve daha sonra ikinci dalga teşebbüsüne mâni olunan yolsuzluk etiketli komplonun bir kısım emniyet ve yargı mensubu tarafından tertiplenmiş olması, 5 yıldır devam eden Ergenekon ve Darbe dâvâlarının da aynı şekilde yapılmış olduğuna karine teşkil etmez. Kaldı ki beş yıl önce HSYK CHP eğilimli bir yapıya sahipken bu dâvâlar için savcılar ve hâkimler görevlendirilmiştir.

Bu dâvâlarla ilgili bütün savcı ve hâkimlerin cemaat tarafından yönlendirildiği söylenemez. Unutmayalım ki bu ülkede yarım asırdan beri ‘Darbeler Dönemi’ yaşanmış; askerî vesayet ve jüristokratik tahakküm neticesinde, eşinin başörtüsü sebebiyle Cumhurbaşkanı seçiminde engelleme yapılmıştır. Daha dün diyebileceğimiz kadar yakın bir tarihte, 27 Nisan 2007’de TSK, Hükûmet aleyhine bildiri yayınlamıştır.

Ergenekon ve Darbe dâvâlarındaki binlerce sayfalık iddianameleri ve delilleri görmezlikten gelip, bir yorumcunun yazısına dayanarak hukuku tersyüz etmeye kalkarsak bindiğimiz millet iradesi dalını asıl o zaman kesmiş oluruz.

***

İşin vicdanî tarafına gelince, Darbe dâvâsında hukuka aykırı kararlar alındığı iddiaları, herkes gibi bizi de rahatsız etmektedir. Ancak bu konuda yapılacak işlemler için son derece dikkatle hareket edilmeli; demokratik hukuk devletinin, kuvvetler ayrılığı ilkesinin ve yargı bağımsızlığının zedelenmesine meydan verilmemelidir. Evvelâ, şu hükmü altını çizerek belirtelim ki kesinleşmiş yargı kararları kanunla değiştirilemez. Bu sebeple ‘af’ haricinde yasamanın müdahalesi düşünülemez.

Terör suçlularının mebzul miktarda bulunduğu bir ülkede ise af düşünülemez. Diğer taraftan, formül olarak ileri sürülen ‘geçici 2. madde’nin kaldırılarak mevcut mahkemelerin değiştirilmesi de mümkün değildir. Burada yapılması gereken işlem, Yargıtay Başsavcısı‘nın sonuca itiraz ederek dâvâyı Yargıtay Genel Kurulu‘na götürmesidir. Böylece, bu tarihî dâvânın sorumluluğu da Daire üyesi 5 kişinin omuzlarında kalmamış olur.

***

Bizden söylemesi: Şap ile şekeri karıştırmayalım. 17 Aralık Operasyonu ile Ergenekon ve Darbe dâvâlarının ilgisi yoktur. Bu dâvâları değerlendirirken CHP‘nin, MHP‘nin ve ulusalcı jakobenlerin değil, militarist vesayete son vermiş başarılı bir siyasî iktidarın gözlüğünden bakmak gerekir.

Devlet idaresinde dikkat edilmesi gereken en önemli husus, kararların günlük olayların dışına çıkılarak ve tepkilerden arınarak alınmasıdır. Türkiye, bu bakımdan kritik bir dönemden geçmekte, alınacak kararların soğukkanlılıkla ve dikkatle incelenmesi gerekmektedir. Meselâ, 17 Aralık Operasyonu‘na tepki olarak Adlî Kolluk Yönetmeliği‘nde yapılmak istenen değişiklik doğru olmamıştır. Nitekim bu konuda Danıştay yürütmeyi durdurma kararı vermiştir.

Diğer taraftan, HSYK‘nın yangından mal kaçırır gibi usulüne uygun olmayan bildirisi de doğru değildir. Ancak, buna tepki olarak HSYK üyelerinin TBMM tarafından seçilmesini düşünürseniz kuvvetler ayrılığı prensibini zedelemiş olursunuz. Aynı şekilde yargıda sonuçlanmış dâvâlardan şüphelenerek ve başka konuda yapılan yanlışlıkları karine olarak alıp hukuku sündürüp çiğneyemezsiniz.

***

17 Aralık Operasyonu‘nu tasvip etmek mümkün değildir. Yolsuzluk operasyonu böyle yapılmaz. Bu operasyonun siyasî mahiyette olduğu, Hükûmeti ve Başbakanı hedef aldığı ve zamanının buna göre ayarlandığı inkâr edilemez. Bu operasyonun tertipçileri, bilerek ya da bilmeyerek Türkiye‘nin düşmanlarının komplosuna âlet olmuşlardır. Ancak, 17 Aralık Operasyonu‘nu ve 2012 Şubatı‘ndaki operasyon teşebbüsünde bulunanları emniyet ve yargıdaki kadrolaşma dışına taşırıp bütün bir câmiayı ‘örgüt’ olarak değerlendirmek doğru değildir.

Zira bu cemaat, büyük bir halk tabanına sahip, Türkiye‘de ve dünyanın her yerinde eğitim ve hayır hizmetlerinde bulunan din ve ahlâk temelli bir cemattir. Cemaatin lideri de düne kadar herkesin hürmetle yâd ettiği bir İslâm âlimidir. Halbuki, Türkiye‘deki PKK/KCK gibi terör örgütleri, Ergenekon gibi derin yapılanmalar ve yarım asırdan beri milletin başının belâsı olan Darbeciler çok farklı konumdadırlar.

17 Aralık‘ta gerçekleştirilen ve daha sonra ikinci dalga teşebbüsüne mâni olunan yolsuzluk etiketli komplonun bir kısım emniyet ve yargı mensubu tarafından tertiplenmiş olması, 5 yıldır devam eden Ergenekon ve Darbe dâvâlarının da aynı şekilde yapılmış olduğuna karine teşkil etmez. Kaldı ki beş yıl önce HSYK CHP eğilimli bir yapıya sahipken bu dâvâlar için savcılar ve hâkimler görevlendirilmiştir.

Bu dâvâlarla ilgili bütün savcı ve hâkimlerin cemaat tarafından yönlendirildiği söylenemez. Unutmayalım ki bu ülkede yarım asırdan beri ‘Darbeler Dönemi’ yaşanmış; askerî vesayet ve jüristokratik tahakküm neticesinde, eşinin başörtüsü sebebiyle Cumhurbaşkanı seçiminde engelleme yapılmıştır. Daha dün diyebileceğimiz kadar yakın bir tarihte, 27 Nisan 2007’de TSK, Hükûmet aleyhine bildiri yayınlamıştır.

Ergenekon ve Darbe dâvâlarındaki binlerce sayfalık iddianameleri ve delilleri görmezlikten gelip, bir yorumcunun yazısına dayanarak hukuku tersyüz etmeye kalkarsak bindiğimiz millet iradesi dalını asıl o zaman kesmiş oluruz.

***

İşin vicdanî tarafına gelince, Darbe dâvâsında hukuka aykırı kararlar alındığı iddiaları, herkes gibi bizi de rahatsız etmektedir. Ancak bu konuda yapılacak işlemler için son derece dikkatle hareket edilmeli; demokratik hukuk devletinin, kuvvetler ayrılığı ilkesinin ve yargı bağımsızlığının zedelenmesine meydan verilmemelidir. Evvelâ, şu hükmü altını çizerek belirtelim ki kesinleşmiş yargı kararları kanunla değiştirilemez. Bu sebeple ‘af’ haricinde yasamanın müdahalesi düşünülemez.

Terör suçlularının mebzul miktarda bulunduğu bir ülkede ise af düşünülemez. Diğer taraftan, formül olarak ileri sürülen ‘geçici 2. madde’nin kaldırılarak mevcut mahkemelerin değiştirilmesi de mümkün değildir. Burada yapılması gereken işlem, Yargıtay Başsavcısı‘nın sonuca itiraz ederek dâvâyı Yargıtay Genel Kurulu‘na götürmesidir. Böylece, bu tarihî dâvânın sorumluluğu da Daire üyesi 5 kişinin omuzlarında kalmamış olur.

***

Bizden söylemesi: Şap ile şekeri karıştırmayalım. 17 Aralık Operasyonu ile Ergenekon ve Darbe dâvâlarının ilgisi yoktur. Bu dâvâları değerlendirirken CHP‘nin, MHP‘nin ve ulusalcı jakobenlerin değil, militarist vesayete son vermiş başarılı bir siyasî iktidarın gözlüğünden bakmak gerekir.

Devlet idaresinde dikkat edilmesi gereken en önemli husus, kararların günlük olayların dışına çıkılarak ve tepkilerden arınarak alınmasıdır. Türkiye, bu bakımdan kritik bir dönemden geçmekte, alınacak kararların soğukkanlılıkla ve dikkatle incelenmesi gerekmektedir. Meselâ, 17 Aralık Operasyonu‘na tepki olarak Adlî Kolluk Yönetmeliği‘nde yapılmak istenen değişiklik doğru olmamıştır. Nitekim bu konuda Danıştay yürütmeyi durdurma kararı vermiştir.

Diğer taraftan, HSYK‘nın yangından mal kaçırır gibi usulüne uygun olmayan bildirisi de doğru değildir. Ancak, buna tepki olarak HSYK üyelerinin TBMM tarafından seçilmesini düşünürseniz kuvvetler ayrılığı prensibini zedelemiş olursunuz. Aynı şekilde yargıda sonuçlanmış dâvâlardan şüphelenerek ve başka konuda yapılan yanlışlıkları karine olarak alıp hukuku sündürüp çiğneyemezsiniz.

***

17 Aralık Operasyonu‘nu tasvip etmek mümkün değildir. Yolsuzluk operasyonu böyle yapılmaz. Bu operasyonun siyasî mahiyette olduğu, Hükûmeti ve Başbakanı hedef aldığı ve zamanının buna göre ayarlandığı inkâr edilemez. Bu operasyonun tertipçileri, bilerek ya da bilmeyerek Türkiye‘nin düşmanlarının komplosuna âlet olmuşlardır. Ancak, 17 Aralık Operasyonu‘nu ve 2012 Şubatı‘ndaki operasyon teşebbüsünde bulunanları emniyet ve yargıdaki kadrolaşma dışına taşırıp bütün bir câmiayı ‘örgüt’ olarak değerlendirmek doğru değildir.

Zira bu cemaat, büyük bir halk tabanına sahip, Türkiye‘de ve dünyanın her yerinde eğitim ve hayır hizmetlerinde bulunan din ve ahlâk temelli bir cemattir. Cemaatin lideri de düne kadar herkesin hürmetle yâd ettiği bir İslâm âlimidir. Halbuki, Türkiye‘deki PKK/KCK gibi terör örgütleri, Ergenekon gibi derin yapılanmalar ve yarım asırdan beri milletin başının belâsı olan Darbeciler çok farklı konumdadırlar.

17 Aralık‘ta gerçekleştirilen ve daha sonra ikinci dalga teşebbüsüne mâni olunan yolsuzluk etiketli komplonun bir kısım emniyet ve yargı mensubu tarafından tertiplenmiş olması, 5 yıldır devam eden Ergenekon ve Darbe dâvâlarının da aynı şekilde yapılmış olduğuna karine teşkil etmez. Kaldı ki beş yıl önce HSYK CHP eğilimli bir yapıya sahipken bu dâvâlar için savcılar ve hâkimler görevlendirilmiştir.

Bu dâvâlarla ilgili bütün savcı ve hâkimlerin cemaat tarafından yönlendirildiği söylenemez. Unutmayalım ki bu ülkede yarım asırdan beri ‘Darbeler Dönemi’ yaşanmış; askerî vesayet ve jüristokratik tahakküm neticesinde, eşinin başörtüsü sebebiyle Cumhurbaşkanı seçiminde engelleme yapılmıştır. Daha dün diyebileceğimiz kadar yakın bir tarihte, 27 Nisan 2007’de TSK, Hükûmet aleyhine bildiri yayınlamıştır.

Ergenekon ve Darbe dâvâlarındaki binlerce sayfalık iddianameleri ve delilleri görmezlikten gelip, bir yorumcunun yazısına dayanarak hukuku tersyüz etmeye kalkarsak bindiğimiz millet iradesi dalını asıl o zaman kesmiş oluruz.

***

İşin vicdanî tarafına gelince, Darbe dâvâsında hukuka aykırı kararlar alındığı iddiaları, herkes gibi bizi de rahatsız etmektedir. Ancak bu konuda yapılacak işlemler için son derece dikkatle hareket edilmeli; demokratik hukuk devletinin, kuvvetler ayrılığı ilkesinin ve yargı bağımsızlığının zedelenmesine meydan verilmemelidir. Evvelâ, şu hükmü altını çizerek belirtelim ki kesinleşmiş yargı kararları kanunla değiştirilemez. Bu sebeple ‘af’ haricinde yasamanın müdahalesi düşünülemez.

Terör suçlularının mebzul miktarda bulunduğu bir ülkede ise af düşünülemez. Diğer taraftan, formül olarak ileri sürülen ‘geçici 2. madde’nin kaldırılarak mevcut mahkemelerin değiştirilmesi de mümkün değildir. Burada yapılması gereken işlem, Yargıtay Başsavcısı‘nın sonuca itiraz ederek dâvâyı Yargıtay Genel Kurulu‘na götürmesidir. Böylece, bu tarihî dâvânın sorumluluğu da Daire üyesi 5 kişinin omuzlarında kalmamış olur.

***

Bizden söylemesi: Şap ile şekeri karıştırmayalım. 17 Aralık Operasyonu ile Ergenekon ve Darbe dâvâlarının ilgisi yoktur. Bu dâvâları değerlendirirken CHP‘nin, MHP‘nin ve ulusalcı jakobenlerin değil, militarist vesayete son vermiş başarılı bir siyasî iktidarın gözlüğünden bakmak gerekir.

Paylaş
Etiketler: 17 AralıkdarbecilerergenekonKCKÖrgütleripkkterör
Önceki Yazı

Otoriter ve Demokratik Yönetim

Sonraki Yazı

Artvin ve Hatay-Samandağ’dan Birer Şiir

Hasan Celal GÜZEL

Hasan Celal GÜZEL

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

İlişkili Yazılar

Hasan Celal GÜZEL

Geleceğin Süper Gücü: ‘Yeni Türkiye’ (II)

04 Eylül 2016
5k
Hasan Celal GÜZEL

Geleceğin Süper Gücü: ‘Yeni Türkiye’ (I)

01 Eylül 2016
5k
Hasan Celal GÜZEL

Türkiye’nin Lideri: Recep Tayyip Erdoğan

30 Temmuz 2016
5k
Hasan Celal GÜZEL

Akit Gazetesi ve Demokrasi

27 Temmuz 2016
5k
Sonraki Yazı

Artvin ve Hatay-Samandağ’dan Birer Şiir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Yıllardır Süren Arazi Davası

Yıllardır Süren Arazi Davası

17 Aralık 2025
Karagöl

Karagöl

17 Aralık 2025
Bugünün Sorunları Geleceğin Ülküleri

Türkiye ve Doğu Sorunu

17 Aralık 2025
“Karşılaştırılabilirlik Yeknesaklık Değildir” Finansal Raporlamada Kavramsal Bir İnceleme

Hukuki Uyuşmazlıklarda Algı Yönetimi ve Somut Delil Yükümlülüğü Arasındaki Kavramsal Çatışma

16 Aralık 2025
Göz Gördü Gönül Katlanmadı

Sitenin Efendisi

16 Aralık 2025
Kokusuz Güzlerin de Tadı Yok

Kokusuz Güzlerin de Tadı Yok

16 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarımız, Sedayi ALTUN’dan,

“Bir Eğitim Yolcusu” adlı güzel bir eser. Yazarımızın eseri, yine bir yazarımız ve Karadeniz Şairler ve Yazarlar Derneği yönetim kurulu üyemizin sahibi olduğu Ateş Yayınlarından çıkmıştır. Kendilerini kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap