Şanlı dere, düzenli akışı, sevilen suyu ve geniş yatağı ile köylülerin göz bebeği idi.
Şanlı dere vadisi, ormanlık alandı. Dere, korkunç yeşilliğin arasından akıyor ve yer yer gölcükler oluşturuyordu. Değirmene kanal ile düzenli su akıtılıyordu. Dağların yakın olması, sel gibi bir afetin, ender görülmesine neden oluyordu.
Şanlı dere köprüsündeki kazadan sonra, düzenli akan ve çok yerden geçit veren akarsu kanlı dere diye anılmaya başlandı. Köprüde iki otobüsün kafa kafaya çarpışıp köprüden düşmesiyle, ender görülen selin insanları sürüklemesi sonucu ölenlerin sayısı maalesef artmıştı.
Bu kazanın peşinden dereye iyi gözle bakılmadı. Köprü daha geniş ve düzenli yapılsa da yaya geçenler bile korkar oldular.
Dere için şanlıydın, kanlı oldun diye türküler yakıldı.
Tepeler için, güzergahı dere yatağından ve yamacın patikasında seçenler oldu. Yatağın yolu, rahattı. Fakat sel gelme ihtimali vardı. Sel korkuları artırıyordu. Yamaçtan gidenler biraz zorlanacaklar ama korkusuz gideceklerdi.
Yamacın zorluğuna katlanamayanlar, dere yatağından yolculuk ediyordu. Kolayı seçtik diyerek kendilerini korumaya alıyorlardı. Bunların sele karşı yapacakları hiçbir şeyleri yoktu. Büyük bir selde kaçacak yer bile bulamayacaklardı.
Bir an önce yaylalara çıkmak isteyen aileler, dere yatağını takip edip patikaya geçiyor ve tepeye tırmanıyordu. Alışkanlıklar kolay bırakılmıyordu. Dere yatağında dağların fırtınası görülmüyordu. Fırtına yağmura dönüştüğünde sel kaçınılmazdı.
Dikkat etmediğin bir doğa olayı gelir seni bulurdu.
Doğanın düzeni her zaman hükmünü sürdürürdü.
Hasan TANRIVERDİ