Geçen hafta sevgili Ayşen Gruda’yı kaybettik. Yeşilçam sineması için, ailesi için, dostları için çocukluğu Yeşilçam sinemasıyla geçen bizler için çok büyük bir kayıptı. “Bir yıldız daha kaydı” sözü kesinlikle böyle bir durum için söylenmiş olmalı.
Gerçekten bir yıldız kaydı ve diğer yıldızların yanına gitti.
Hiç birini unutmadık tabii. Adile Naşit, Kemal Sunal, Tarık Akan, Zeki Alasya ve daha niceleri bu liste uzar gider. Her zaman söylendiği gibi her insanın hayatı bir romandır. Klişe gibi gelecek ama öyle. 60 – 70 yıllık hayatlarımızda acısıyla, tatlısıyla, kaybıyla, kazancıyla, sevinçlerimizle neler neler yaşarız. Farkında bile olmadan bir ömür parmaklarımızın arasından kayar gider.
Oysa daha dün gibi Hababam sınıfında’ki yaramaz Ayşen. Az izlemedik onların filmlerini. Çocukluğumu hatırlıyorum sadece cumartesi günleri Türk filmi yayınlanırdı ve biz heyecanla beklerdik akşam olmasını. Meyvemizi, çerezimizi alır otururduk tv. nin karşısına. Tek kanal vardı o zamanlar. Az olanın kıymetli olduğu gibi bizim içinde kıymetliydi o saatler. Şimdiki gibi yüzlerce kanalda, binlerce film olmazdı. Dedim ya sadece cumartesileri tek film.
Neyse konu bu değil zaten öylece daldım gittim eskilere yaşlanıyorum sanırsam.
Benim asıl dikkatimi çeken rahmetli Ayşen Gruda’nın ardından yapılan bazı sosyal medya paylaşımları. Biz hangi ara bu noktaya geldik, hangi ara bu kadar sevgisiz olduk. Kimse kimseyi sevmek zorunda değil bu dünyada, sevmeyebiliriz ama en azından saygı duymak zorundayız.
İçlerindeki öfkeyi, sevgisizliği, nefreti satırlara döken ve sonrada bunları sosyal medyada yayınlayan insanları görünce tabir caizse kanım dondu.
Bu insanlar yabancı desem değil. Yabancı olduğu halde sevdiğimiz bir çok sanatçı vardır. Demokrat olduğu için sevilmiyor dinci kesimden desem o da olamaz. İyi bir Müslüman çok iyi bilir ki ölünün ardından asla kötü konuşulmaz hatta konuşulmasına izin bile verilmez. Cahil desem olabilir lakin bizim gelenek ve göreneklerimizde biri bir cahillik ettiğinde uyarılır, bırakın bunları uyarmayı bir çok insanda çanak tutmuş ve desteklemiş bu paylaşımları.
Bu nesil böyle diyemiyorum, bir üst jenerasyondan birileride vardı ona çanak tutan.
Biz ne hale geldik böyle toplum olarak. Tam birleşip bir araya gelmemiz, tek yumruk olmamız gereken bir zamanda neden bu kadar ayrışıyoruz.
Anadolu muhteşem bir coğrafya. Onlarca kültürü barındırmış üzerinde, ama öyle ama böyle binlerce yıldır yaşayıp gidiyoruz bu topraklarda. Farklı olmamız tehdit değil, renktir aslında. Neden göremiyoruz bunu, ya da görmek istemiyoruz. Tek yapmamız gereken insan olmak ya. Yani insan görünümündeyiz ya. Sadece görünmekle kalmayıp insan olmayı hissetmeliyiz.
Çoğu zaman bırakın hissetmeyi kabuk bağlamış öfkelerimiz, bir anlık bile olsa insanlık duygularımıza fırsat vermiyor. Dünyanın yaradılışından bu yana, bir attosaniye bile olmayan insanın yaşam süresini bildiğimiz halde, içimizdeki kibir ve öfkeyi öldürmek yerine büyütmeyi tercih ediyoruz. Sevgi büyüklükten ve asilliktendir derim her daim.
Sevgiyle kalın efendim.
Gazetemize sinerji katacağınızdan eminiz. Hoş geldiniz Vesile Hanım.