- Hayat yolu her zaman düz ve açık değildir ne yazık ki. Yaşamın içinde iniş ve çıkışlar mutlaka olacaktır. Gülmek kadar ağlamak da hayatın bir gerçeğidir. Bazen dibe vuruşlar, bazen sarp yokuşlar çıkabiliyor karşımıza. Bu iniş çıkışların mesafesi, derinliği kişiden kişiye değişecektir. Ve etkisi de her kişide farklı boyuttadır. Bazı insanlar bu iniş çıkışların kıvrımlarında yaşadıklarını, hissettiklerini, gözlemlerini, düşüncelerini etkili bir biçimde yazarak çizerek, anlatmak, somutlaştırmak isteğiyle kıvanırlar. Bu istek kişiyi sanata ve edebiyata yönlendirir ve ilk basamağını oluşturur.
- Yüreğinde sancı çekmeyen bir sanatçı, bir şair, bir yazar asla olamaz diye düşünüyorum. “Sanatçı olunmaz sanatçı doğulur.” diyen yüce Atamızın sanatçıya değer veren sözü, bilimsel olarak kanıtlanmış olsa da, bu yeteneklerin ortaya çıkmasını tetikleyen unsurlar, acılar ve zorluklardır. Yaşanan zorluklar, acılar, sıkıntılar kişiyi ebedileştirmek için ruhundan fışkırmaya, soyutken somut olmaya doğru akacaktır. Acı ile fışkıran ruh, bir sanat eserine dönüşerek sancı çeken kişiyi belki de ölümsüzleştirecektir.
- Fakat benim en büyük sloganım: “Sanat ve edebiyatın ana kaynağı sevgidir” diyorum. Karakterinde sevgi barındırmayan hiçbir duygunun, sanatsal değeri olan bir somutlaşması olamaz bence. Nasıl ki! susuz bir hayat düşünülemezse, sevgisiz de sanat düşünülemez. Nefret, kin üzerine veya bir duygu hissedilmeden bina edilen bir sanatın benimsenmesi mümkün değildir. Hatta doğması veya yaşaması mümkün değildir. Ruh güzelliğinin izdüşümüdür eserler, bazen şiir, bazen resim, bazen şarkı, heykel ve bunun gibi.
- Nasıl ki ressam ruhunu fırça ve renkler çiziyorsa, şiir de kelimelerin çizdiği şair ruhunun resmidir.
- Ancak bu resimler; seyredilmek ister, okunmak, anlaşılmak, paylaşılmak ister doğal olarak. Seyirci kitlesinin niteliği ve niceliği bu ruhun resmini amacına ulaştıracaktır.
- Her şair ve sanatçı ancak kendi ruhundan kopan parçaları resmedebilir.
- Bu resmi seyredenler kendilerinde ortak payda bulamazlarsa seyretmekten çabuk vazgeçerler. Kalıcı olanlar ise izleyiciyle ortak yüreği yakalayabilenlerdir.
- Kelimelerle ruhumuzun resmini çizmek için sosyo-psikolojik ve bilgi düzeyinde ne çok malzememiz varsa o denli kaliteli şiir veya eser ortaya koyabiliriz. Nasıl ki ressamın resmini tuvale yansıtması için kaliteli malzeme gerekli ise şair için de kaliteli bilgi birikimi gereklidir. Yetenek olmazsa olmazlarımızdandır ancak yeteneğe kalite ve yön veren bilgi düzeyidir. Kaliteli malzeme ve sevgi ile çizilen bir resmi seyretmekten haz almayan olmayacaktır, olamaz da.
- Zorluklar karşısında sevmeyi, direnmeyi, mücadeleyi bilenler için her zahmet bir rahmete dönüşecektir. Eserler, zorluk ve acı sınavının ödülüdür, madalyasıdır bana göre.
- İnsan olmanın en değerli özelliği her zorluğa rağmen aşk ve sevgiyi yaşayıp yaşatabilmesidir. Aşk ile yoğrulan, bilgi ile mayalanan eserler sahibini ölümsüzleştirecektir.
- Her anımızda sevgiyi yaşayıp yaşatmamız dileği ile…
Nisan-2010-İstanbul ASUMAN SOYDAN ATASAYAR
ÇARPICI GERÇEKLER:
- Suyu yokuşa sürüp, su gücünü tüketen
- Hakkı kimden alıyor hükümdar gölge varlık?
- Düşüncesi dar olan zihniyete isyanım!
- Dualarım olmasa boğar beni bu darlık!
- ….. Devran döndü ışıdı içindeki tüm renkler
- …….Dikkatime takıldı şu çarpıcı gerçekler!
- Anlayışı kıt olan kıtlığını bilseydi
- Seyrangâhlı bahçemiz, lâbirente dönmezdi
- Fitne fesat düzenin nefesi kesilseydi
- Sâfi gülen gözlerin tebessümü sönmezdi.
- ……İnsanım deme sakın barikat ören adam!
- ……En alçak mertebedir sana münasip yaşam!
- Azgın kızgın suratlar, kulağıma dolarken
- Gitmiyor başucumdan uğultulu dumanlar!
- Sevgimin tebessümü yüreğime dolarken
- Kaç maskeye sığınmış, benden ikbâl umanlar!
- ……Kördüğümlü zamanda, efkârı benden sağan
- ……Hayatın kuvvetinden, hayâlim daha yaman!
- Çirkinliği yok eden, YARATAN’ın ismi ki;
- Yedi rengin içinde yaşam güzel değil mi?
- Yürüyün yılgın başlar, başka yol mu kalmadı?
- EN SANAT eserinde seyret gitsin hayatı!