Sebze yetiştirmeye gönül vermişti. Çünkü sebzelerin arasında doğmuştu. Sebzelerinden hiç ayrılmamıştı. Bunun dışında bir dünya düşünemiyordu. Köyde yetiştirdiği o lezzetli domateslerden esinlenerek, amcanın adına domad diyorlardı.
Gönül verdiği bu toprak için, her şeyi vardı. Açık yürekliydi. Komşu ve köylülerinin istediği tüm bilgileri verir, elinden gelen yardımı yapardı. Bahçesi dereye indiği için, sebzeliğine “Çağlayan” adını vermişti.
Domad bahçesine ziraat ilacını sokmaz, ilacın adını bile anmazdı. Ziraat mühendisleri bahçesini gezdiğinde de onlara çalışmasını anlatmış, ilaç konusunda anlaşamamışlardı. Yalnız salatalık olayını kabul etmişti. Salatalıkları lezzetliydi. Suyunu ve gübresini zamanında veriyordu.
Mühendislerin sözü üzerine, bahçenin yarısını salatalık dikti. Zahmetli olsa da üstesinden gelmeyi bildi. Akıl defterine göre, üç sene önce de bahar havaları böyle sıcak geçmişti. “Havalar salatalıklara yaradı.” Dedi.
Salatalıkları haftada iki defa pazara götürür, satardı. Salatalıkları iki sepete doldurur ve eşeğine yüklerdi. Çalıştığı kıyafetleri değiştirir, en güzel elbiselerini giyer ve öyle pazara çıkardı. Eldivensiz çalışmazdı. Domad dayı, köylülere örnekti. “Böyle düzenli olmayı askerde öğrendim.” Derdi.
Eşeğinin sırtındaki sepetten kaç tanesi bir kilo geliyorsa ona göre satış yapardı. Salatalıkları kolay satılırdı. Satıldığında evin ihtiyaçlarını alırdı. Kolay değildi haftanın iki günü pazara çıkmak. Yorucu olsa da alışmış olduğu için, katlanıyordu.
Hayvanı zorlandığında salatalığı kendi sepetine alıyordu. Böylece eşeğini koruyordu. Hayvanını yükledi, yola çıktı. Kendisi de sepeti sırtladı. Nasıl olmuşsa yukarıdan gelen kamyon hayvanı kaştan altına atıyor. Çarpmış olacak ki, hayvan yuvarlanıyor. Hemen hayvanının yanına koşuyor ve hayvanın öldüğünü görüyor.
Domad dayı, kamyoncuya nasıl becerdin diyor. Üzüntüsünü gizleyemiyor. Çünkü eşeği onun eli ayağıydı. Kamyoncu, “Dayı hafta günleri oğlum seni pazara götürüp getirecek. Yakında da sana bir hayvan alacağım.” Diyor.
Domad dayı kendi sepetindeki salatalıkları kamyoncuya veriyor ve şehirde dağıtırsın diyor. Dayı iki sepetini minibüse yükleyip pazara gidiyor. Pazarda sepetleri yolun kenarına bırakıyor ve çay almaya gidiyor. Geri döndüğünde sepetteki salatalıkları bir atın yediğini görüyor. Yavaşça yaklaşıyor ve atı izliyor. At öyle istekli yiyor ki dayı sahibine bağırmak zorunda kalıyor. Hayvanı bu kadar aç bırakır mı insan diyor. Geriye kalan salatalıkları da oradaki insanlara dağıtıyor ve geri dönüyor.
Haftaya dayını kapısına satın aldığı eşeği ile kamyoncu geliyor. Kamyoncu, dayı beğenmezsen, başka getiririm diyor. Dayı eşeğe bakıyor ve beğendiğini söylüyor. Kamyoncu, dayıya ekmek ve diğer ihtiyaçlarını bırakıyor ve geri dönüyor.
Domat dayı, o seneden sonra salatalıklara bahçede o kadar yer ayırmıyor. Bu defa domateslere fazla yer veriyor.
Domates ve biber daha çok satılıyor.
Domad dayı, köyde sebze güzeli olmaya devam ediyor.