Kazanın olduğu sahil kasabasına geleli üç gün olmuştu. Altı yıldır hastanelerde dolanıyordu. Altı yılın dördü yatakta geçmişti. Bu yıllar içerisinde ailesinden haberi olmamış ve kimsesi kalmamıştı. Sahile doğru yürüdü ve akar suyun ağzına geldi.
Akarsuya seslendi ve denizi süzdü. Sizleri neydi kudurtan. O elim kazanın ilk anını hatırlıyordu. Yıllar sonra hastanede gözünü açmıştı.
Derinden gelen kabarcıkların yüzeye çıkışını gözledi. Irmağın sessizlikte çıkarttığı esintiye kulak kabarttı. Kıyıya yaklaşan kayığa dikkat etti. Çünkü daha önce böyle bir kayıkçı tanımıştı.
Deniz yerinde duruyor ve ırmak, bulanık akıyordu.
Kayığı kenara aldılar ve balıkları kasaya dizdiler. Balıkçıya en güzel mesleği seçmişsin, dedi. Balıkçı da beğeniyorsan kürekçim ol ve birlikte çalışalım. Kürekçi, ırmakla denizin kesiştiği yerde olaylarla da karşılaşıyorsundur, dedi.
Balıkçıyla kulübeye geçtiler. Balık pişirip yediler. Yemekte konuşmadılar. Sonra balıkçıya kazanın olduğu yılı hatırlattı. Kazada her şeyimi kaybettim. Balıkçı çok üzüldüğünü söyledi. Ölenle ölünmüyor. Ben de daha iyi değilim, hanımım öldü, çocuklarda iki senedir uğramıyor. Hayat yaşamaya değiyor diye eğlenmeme bakıyorum, dedi.
Maalesef gidebileceğim hiçbir yer yok. Onun için yanında kalıp kürekçilik yapmak isterim, dedi. İki elin sesi iyi çıkar, kazancını katlarız. Balıkçı gönüller yeter ki hoş olsun, para her zaman kazanılır. Kulübem uygun yiyecek de var. Rahat ederiz. Turistleri ırmağı karşıya geçiriyor ve geçimimi sağlıyorum.
Balıkçı misafirine kürekçi adını vermişti.
Günleri olta atmakla geçiyordu. Irmak bulanıksa, ağ atıp çekiyorlardı. Ağ çekme zor da olsa geçim için şarttı. Bir aileyi ırmaktan karşıya geçirirken, kazanın yerini kızına göstermesi, kürekçiyi yaraladı. Kürekçi olayı sordu, ne kadarını biliyorsun, dedi.
Kızım yanımızda yoktu. Hanım ve oğlum ile beraberdik. Olayı ağır atlattık. Altı ay hiç kalkmadan yattık. Sonra dışarıdan tedavi olduk. O gün kaza geliyorum, demişti. Yanımızda anne ve oğlu da çok yatmadı. Kürekçi gözleri yaşlı, hanımını ve çocuğunu tarif etti. Kesin onlardı. İki üç ay içerisinde vefat etmişlerdi. Kürekçi ben de yıl geçtikten sonra ayağa kalkabildim.
Boğulma riski yaşayanlar kurtulamadı. Onların ciğerlerine su girdi herhalde. Kürekçi ağlamaktan başka bir şey soramadı. Fakat eşyalarını alamamıştı. Belki de atmışlardı. Altı sene dile kolay. Balıkçı arkadaşına işaret etti ve denize geçelim, dedi.
Balıkçı hayat insanı böyle silkeleyip atıyor. Dayanamadın mı gidiyorsun. Çocuklarım var faydasını gördüm mü?
Irmak ruhumuzu serinletiyor. İncecikten nağmeleriyle bizi mest ediyor. Irmağın dostu olduk. İstediğimiz verir. Zaman kavramı yoktur. Akar kirlisini atığını ve temiz suyunu denize taşır.
Yağmur mevsiminde dalgalarıyla kabarırlar, dalga geçmek isteyenlere.
Kürekçi balıkçı kadar denizi ve de ırmağı sevmişti. Birlikte çok iyi balık avı yaptılar. Sattılar ve geçimlerini en güzel bir şekilde sağladılar.
Hasan TANRIVERDİ